Mesele Serdar Turgut''u desteklemek ya da ona karşı çıkmak değil. Bu kadar basit olsa, kesinlikle destekleriz.Ortada memleket adına bir çıkış yolu belirmişken, onu görmezden gelip, hatta karşı çıkarak ''Teknokratlar Hükümeti''ni savunmak, bunca yıllık demokrasi mücadelesini bir kalemde silip atmak anlamına gelir.Yani...Yanisi şu:"Seçime gerek yok...Parlamentoya gerek yok...Halkın oyuna değer vermek anlamsız...Milli irade falan boş laf...Zaten halk ne anlar demokrasiden falan..."İyi ama, hani hakimiyet
Mesele Serdar Turgut''u desteklemek ya da ona karşı çıkmak değil. Bu kadar basit olsa, kesinlikle destekleriz.
Ortada memleket adına bir çıkış yolu belirmişken, onu görmezden gelip, hatta karşı çıkarak ''Teknokratlar Hükümeti''ni savunmak, bunca yıllık demokrasi mücadelesini bir kalemde silip atmak anlamına gelir.
Yani...
Yanisi şu:
"Seçime gerek yok...
Parlamentoya gerek yok...
Halkın oyuna değer vermek anlamsız...
Milli irade falan boş laf...
Zaten halk ne anlar demokrasiden falan..."
İyi ama, hani hakimiyet milletindi?
Hemi de kayıtsız şartsız!
Bu lafı biz mi uydurduk?
TBMM deyip geçmek istemiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi dersek, üstüne basa basa, daha iyi anlaşılır. Oranın duvarına Atatürk''ün sözünü "yeşillik olsun" diye mi yazdılar?
Yıllardan beri havanda su mu dövdük?
Çırak, ustaya özenince...
Oto tamircisi, dükkanında bir arabayı yukarı kaldırmış, çalışıyor. Etrafında çırağı, kalfası...
"Şunu getir, bunu götür... Vidayı sık, anahtarı ver..."
Ustanın ağzında sigara.
Tamir edilen araba dizel. Bir leğen içinde mazot var.
Usta, bitmek üzere olan sigarasını leğenin içine fırlatıyor.
Çırak havaya uçacaklarını beklerken, sigara "coss" sesiyle sönüyor.
Hayretler içinden hayret beğeniyor çırak kendine, pek de belli etmemeye çalışarak.
Bir başka gün, benzinli araba var dükkanın içinde.
Usta yan taraftaki lokantaya karnını doyurmaya gitmiş.
Gizli gizli sigara içen çırak, leğendeki benzinin içine sigarayı fırlatıyor ve "boom" diye bir patlama! Ardından dükkan alev alev...
* * *
Bu fıkra gibi olayın siyasete uyarlamasını yapacak olursak, ustanın yerine Turgut Özal''ı, çırağın yerine de Mesut Bey''i koyabilir miyiz?
Gönlünüz elvermiyor olsa bile, Mesut Bey''in dükkanındaki alevleri görüyor olmalısınız.
Kara Atmaca der ki...
Beyaz adam kafa derisi yüzmüyor. Ama daha kötüsünü yapıyor. Kalpleri zehirliyor. Onların kalbi temiz değil. Kara Atmaca''nın halkının kafa derileri yüzülmeyecek ama birkaç yıl içinde beyaz adama benzeyecekler yani güvenilmez olacaklar ve yaşadıkları yerde ancak çok sayıda subay olursa düzen sağlanabilecek. (1832)
Q Klavye
Bilişim sayfasında Melih Bayram Dede, "Fe klavyenin cazibesi" başlıklı bir yazı kaleme aldı ve bilgisayarlarda F klavye kullanmanın ne kadar önemli olduğunu vurguladı geçenlerde.
Konuyla ilgili Melih''in de üye oluduğu Bilişim Muhabirleri Derneği''nin e-posta grubunda hararetli bir tartışma sürüyor.
Bu gruba, Gülseren Koçbey tarafından gönderilen aşağıdaki mesaj, konuyla ilgili fikir vermesi açısından önemli.
Ders kitaplarına konu olmuş bir Dilbert Hikayesi...
Daktiloların ilk yıllarında harflerin en uygun dizilişini bulmak amacıyla, hızlı yazma yarışmaları düzenleniyor. Ve bu yarışmaların sonucunda en uygun, en rahat dizilişe F klavye ile ulaşılıyor. Daktiloları hatırlıyorsanız hala, tuşların uzun çelik bağları vardır.
O dönemde uzunca bir süre piyasadaki daktiloların büyük bölümünün bu bağları birbirine kilitlenip kırılıyor. Bütün makineler teknik servislerde...
Adamlar buna çözüm olarak şunu buluyorlar: Harfleri öyle dizelim ki, yazmak zor olsun ve insanların yazma hızı düşsün. Böylece çelik bağlar birbirine kilitlenmez!
Hakikaten öyle de yapıyorlar ve yazmaya en elverişsiz harf dizilişini buluyorlar: Bu da Q.
Bir süre sonra IBM ilk klavyeyi çıkardığında artık, çelik bağ sorunu toptan ortadan kalkıyor. Ama, pazar almış yürümüş Q dizilişinde.
Yani şu an, kullanıma en elverişsiz Q klavyeler kullanılıyor piyasada, insanlar zor yazsın, hızları kesilsin, çelik bağlar birbirine kilitlenmesin diye...
(Not: F klavye yarışma sonucu değil, Türkçe kelimelerin taranıp en çok kullanılan harflerin tespit edilmesiyle ortaya çıkarılmıştır.)
"LIK" FARKI
Şüphesiz insan kimi zaman (hatta çoğu zaman) yanılgı içindedir. Ama insanlık, her zaman doğru yolda ilerlemektedir.
Partiye isim
Abdüllatif Şener, kurulacak partiye hangi ismi vereceklerinin kesinlik kazanmadığını söyledi. Bazı isimler önersek fena olmaz herhalde.
Yeni Oluşum Partisi
Gelecek Partisi
Halkın Gücü Partisi
Hak ve Özgürlük Partisi
Düzene Çekidüzen Partisi
Seven Ne Yapmaz Partisi
Seni Seven Neylesin Partisi
En Büyük Türkiye Partisi
Herkese Mutluluk Partisi
Yine Bekleriz Partisi
Çok Çalışmak Lazım Partisi
Vatan Bize Emanet Partisi
Çalışan Kazanır Partisi
Yarınlar Bizim Partisi
Türkiye Umut Partisi
