Türkiye"nin, iş aleminin, sıradan insanların algısı eskisi gibi tekil veriler ve sığ bakış açısı sergileyen kurumlar ve kişiler üzerinden yürümüyor. Bu kurum TÜSİAD gibi ülkenin en büyük iş dünyasını temsil eden bir dernek olsa da, kişi TÜSİAD başkanı olsa da durum değişmiyor. Basit açıklamalar, içi boş söylemler hemen kendini ele veriyor.
Bunlarda bir tanesi geçtiğimiz hafta yapılan TÜSİAD Genel Kurulu"nda yaşandı. TÜSİAD Başkanı"nın Genel Kurul"da yaptığı konuşmada HSYK değişikliğini kastederek bu ülkeye yabancı yatırımcı gelmeyeceğini söylemiş olması, hala standart zihniyetin değişmediğini gösteriyor.
İyi niyetle baktığınızda dünyanın ve gelişmelerin çok gerisinde kalmakla itham edeceğimiz bir bakış açısı. Ancak, daha gerçekçi bir bakış açısıyla iyi niyetten uzak ve ülke menfaatlerini kendi menfaatlerinin kurbanı olarak görmekte ısrar eden bir yaklaşım olduğunu söylemek daha gerçekçi olur.
Elbette hükümetin her yaptığını onaylamak gibi bir yaklaşım göstermesi kimseden beklenemez. İlkesel olarak herkes kendi ve temsil ettiği kurumların duruşunu sergilemek özgürlüğüne sahiptir.
Ancak daha birkaç hafta önce, yüzbinlerce insana istihdam sağlayan, büyük ve riskli işlere girmekten çekinmeyen iş dünyasının önde gelen elliye yakın iş adamını, akla mantığa sığmayan bahanelerle tutuklama kararına tepki göstermeyeceksiniz ama bu yaklaşımı sergileyen mantığa karşı kanun çıkaran hükümete dikleneceksiniz. Bunun neresi akla mantığa uygun?
HSYK ile ilgili değişikliğe karşı itiraz etmenin, bu itirazı dillendirmenin birçok yolu varken, sadece yabancı yatırımcıya dönük negatif bir mesaj yolu tercih edilmemeliydi. Kur, faiz ve borsada yaşanan olumsuz sürece, adeta fırsattan istifade bir açıklama ile odun taşımak hangi mantıkla izah edilebilir?
Şimdi, gerçekten HSYK ile ilgili kanuna mı muhalifsiniz, yoksa kendiniz dışında iş dünyasında aktör oluşmasına mı karşısınız, anlamakta zorlanıyoruz desem, doğru olmaz mı?
Başbakan"ın açıklaması sert olmuş olabilir. Ancak, IMF"den varlık barışına ve son gelişmelerdeki tavra kadar, TÜSİAD"ın hangi söyleminin iş dünyasının gerçeklerine, hür teşebbüse, ülke menfaatlerine uygun olduğu söylenebilir.
TÜSİAD için iş dünyasında büyüklük tarifi sadece nicelik olarak temsil midir?
Gerçekten bir ülkeye yatırımcı gelmemesi hangi durumda söz konusu olabilir?
Bir sabah, teröre destek verme, usulsüzlük ve yolsuzluk yaftası ile suçlanıp bir savcının iki dudağı arasında, girişimciliğin gerektirdiği risklerin dışında risk oluşturan ortama mı? Yoksa, bir ülke Parlamentosu"nun bu riskleri ortadan kaldıracak kanuni değişimi yapmasına mı?
Şimdiye kadar yapılan özelleştirmelerde, sabit sermaye girişlerinde yabancı yatırımcılar TÜSİAD"ın söylemini dikkate alarak karar vermediği gibi, bundan sonra da onu dikkate alarak kararlarını vermeyecektir.
Son olarak, TÜSİAD Genel Kurulu"nda öne çıkan iki olay daha var. Birincisi Sayın Alaton gibi akil bir kişinin, her şeye rağmen bir ümit ile uzattığı barış elini aynı büyüklükle cevaplandırmamak. İkincisi, herkese karşı kibar ve nazik yaklaşımı ile bilinen Hüsnü Özyeğin"in bile ortamın gerginliğine yenik düştüğünü görmek.
