|
TUSKON Başkanı mı camianın sözcüsü mü?

TUSKON Genel Kurulu yapıldı ve başkanı bir konuşma yaptı. İş dünyasında iş alemini temsil eden bir konfederasyonda ekonomi konularından ziyade bir camia sözcüsü gibi konuşması beklenmedik bir şey değildi ama yine de hoş olmadı.

Konuşmasının bir yerinde siyasetin zenginleşme ve servet edinme aracı olmadığını, zenginleşmek isteyenlerin şeffaf bir ortamda iş adamı olarak iş dünyasında yer alması gerektiğini söyledi.

Doğrudur, siyasetin bir ahlakı ve etiği olmalı, siyaset yapanlar ellerinde olan rant imkanlarını kendi ve çevresindekiler için bir servet aracı olarak kullanmamalı. Bunun yanında vatandaşların verdiği vergilerin nereye harcandığına dair gerektiğinde bilgiye ulaşma konusunda şeffaflık, açıklık ve güvenilir bir ortamı sağlamalı ve gerektiğinde hesap vermeli.

Ama her insana has olması gereken özellikleri sadece siyaset ve siyasetçilerden beklemek gerekmediğini de bilmeli. Siyasilerden beklediğimiz açıklığı şeffaflığı iş dünyasından da beklemek hakkımız.

Şöyle ki, siyasetçi nasıl projeleri ile vatandaşın karşısına çıkıp oy istiyor ve bir sonraki seçimde yaptıkları ve yapamadıkları ile vatandaşa hesap veriyor ise iş dünyası da açık, rekabetçi bir ortamda herkes ile eşit şartlarda mücadele etmeli. Ahlaklı olmalı, siyasilerle olduğu kadar, çıkar örgütleri ve kendine insanlık hareketi, camia gibi isimlerle tanımlayan bir koruma şemsiyesi altında da olmamalı. Her dönemin adamı olarak her siyasi geleneğe eğilmemeli. 28 Şubatta askerci, Ecevit"in DSP"sinde Kemalist, Ak Parti döneminde demokrat maskesi takmamalı. Ülkesine hizmet etmeli, para ve ikbal için ABD ve İsrail hizmetkârlığına da soyunmamalı.

İnsanların dini duygularını kullanarak Allah yolunda bir cemaat etrafında toplayıp sonra bu insanları her şekilde sömürmek, kandırmak aldatmak tehdit ederek bununla ekonomik bir imparatorluk kuracak şekilde mali bir kazanç elde ederek ahlaksızlık yapmamalı.

Kurban, zekat, yardım adı altında aldıkları paraları nereye harcadıkları konusunda en ufak bir şeffaflık olmayacak, insanlar en basit hali ile gazete aboneliği için bile tehdit edilecek hatta peygamber efendimiz adına kurban keseceğiz gibi olmadık nedenlerle dini duyguları suiistimal edilecek sonra kalkıp iş adamı olarak eşit şartlarda mücadele önermemeli.

Karanlık imparatorluğu için yargı dahil her şeyi kullanacak, iş adamlarını tehdit edecek, insanların yüz milyonlarca lirasını dinlemelerle kayıt altına almalarla elde ettiğiniz kirli bilgilerle emniyet ve yargıdaki adamlarınızla her türlü çirkinlikle ele geçirecek, kendisinden başka herkesi düşman görecek onları yok edecek sonra kriz ortamında bile dünyanın en büyük ekonomik mucizesini gerçekleştiren, kardeşlik ortamını sağlayan, demokratik açılımları yapan hükümete iş dünyasına katılmayı teklif etmemeli.

Gizli dinlemeleri, özel hayata müdahaleyi, alüfteleri takip edenleri ve bu konuda fikir verenleri, bu bilgilerle haksız kazanç elde eden ve statü sahibi olan gayri ahlaki oluşumu eleştirmeli.

Sonuç; bankacılık sisteminde alternatif banka, beğenmediğiniz medyaya karşı alternatif medya, alternatif eğitim kurumları, ticaret örgütleri, bolca para, siyasete de aşırı bir ilgisi olan kişileri her dönemin adamı olarak siyasette ilkesiz bir duruş sergilemek yerine bir parti de kurmaya davet etmeli.

10 yıl önce
TUSKON Başkanı mı camianın sözcüsü mü?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler