|
Militan Protestanlık ve Libya"daki olaylar-2

Biz Müslümanlar tarihte eman verdiğimiz hiç kimsenin farklı dini inancına ve ibadetlerine müdahale etmedik. Zımmilerin İslam hukukunda tüm hakları garanti altına alınmış onların dini ibadet ve müesseselerine hatta sosyal ve ticari hayatlarına müdahale edilmemiştir. Hz. Resul-i Ekrem (SAV) devrinde Necran, Eyle ve Busra Hıristiyanlarına onların hak ve hukukunu belirleyen Ahidnâmeler/Emannâmeler verilmiş, ibadet hakları başta olmak üzere tüm hakları teminat altına alınmıştır. Hatta Hz. Peygamber"e (SAV) dayandırılan ve Hz. Ömer zamanı ile Emeviler devrinde yenilenen Arapça Emannâme metinlerinin kopyaları gerek Ortadoğu ülkelerindeki gerekse Türkiye"deki birçok kilisede bulunmaktadır. Bu Emannâme metinlerine dayanılarak, tarihte İslam devletleri ve hükümdarları Hristiyanların hak ve hukukuna riâyet etmişlerdir. Endülüs, Abbasiler ve Osmanlılarda gayr-i müslimler vezir ve nâzır bile olmuşlardır.

Buna karşın, Batılı Hristiyan dünyanın haçlı seferlerinden beri İslam dünyasına karşı olabildiğince saldırgan bir tutum içinde olup, Engizisyon başta olmak üzere asırlarca bu tutumun sürdürüldüğü gözlemlenmektedir. Son asırlarda ise, özellikle bazı militan Protestan gruplarının bu konuda öncülük ettiği görülmektedir.

1854 yılında, Alman ve Katolik bir aileye mensup olmasına karşın sonradan Evangelic Protestanlığa geçiş yapan Protestan misyoner rahibi Karl Gottlieb Pfander (1803-1865) "Mizânu"l-Hakk" adlı Farsça bir kitap kaleme alır. Bu kitapta Müslümanlığa ve Hz. Peygamber"e (S.A.V) yönelik her türlü iftira saldırı ve karalama kampanyası görülür ve bu kitap 1867"de İstanbul"da yaşayan bir misyoner olan R. H. Weakley tarafından İngilizceye çevrilerek Londra"da basılır. Bu eser İslam dünyasında büyük tepkilere neden olur. İlkin Hint ulemasından Mevlâna M. Rahmetullah Efendi tarafından "İzharu"l-Hakk" adlı bir reddiye kaleme alınarak Hindistan"da neşredilir. Hatta her ikisi arasında Hindistan"da karşılıklı münazaralar sözkonusu olur. İzharu"l-Hakk Hintçe ve Arapça yayınlandığı gibi, Manastırlı İsmail Hakkı Efendi tarafından Türkçeye tercüme edilerek yayınlanır. Bunun yanısıra, Harputlu İshak Hoca bu kitaptaki iddialara cevap olarak 1278/1862 tarihinde "Şemsu"l-Hakika" adlı bir eser hazırlayarak yayınlatır. 1288 tarihinde ise İstanbul"da mukim Necefali Tebrizî adlı bir İranlı tarafından yine bu kitaba "Mizânu"l-Mevâzîn " namıyla Farsça bir reddiye de neşredilir. Bunların yanısıra düzinelerle cevap mahiyetinde risaleler ve reddiyeler kaleme alınır. Bu reddiyelerin tümü İslam"a ve yüce Peygamberimize (S.A.V) yapılan saldırı ve iftiralara cevap niteliğinde olmuş, mesihi topluluklar hedef alınmamıştır. Özellikle, Osmanlı-İslam dünyasında öteden beri varlığını sürdüren Hristiyan topluluklar asla hedef alınmadığı gibi, vikâye dahi edilmişlerdir. Özellikle, Harputlu İshak Hoca gerek Şemsu"l-Hakika adlı eserinde, gerekse daha sonraları yayınladığı Ziyâu"l-Kulûb adlı eserinin mukaddimelerinde bu hususa bahusus temas etmiş, İslam dünyasında, İslam tarihinde Gayr-i Müslim toplulukların ne şekilde hak ve hukukunun muhafaza edilmiş olduğunu verilerle belirtmiştir. Ayrıca, bu reddiyelerde, sadece İslam"a karşı saldırgan bir tutum içerisindeki Evangelic Protestan misyonerlerinin hedef alındığını, öteden beri Osmanlı ülkesinde yaşayan Hristiyan/Mesihi toplulukların asla hedef alınmamış olduğunu açıkça belirtmiştir.

Hele son dönemlerde bu saldırılarda gözle görülür bir artış sözkonusudur. Özellikle Arapça yayın yapan bir kısım Protestan misyoner TV kanalları bu konuda başı çekmektedir. Al-Hayat Ve Al-Fady adlı iki kanal ateşli bir İslam karşıtlığına dayalı her gün sürekli yayınlarda bulunmaktadır. Bu misyoner kanalları, İslam"a Hz. Peygamber"e (SAV) en ağır bir şekilde saldırmaktan geri durmamaktadır. Önceden Mısır Kıpti Kilisesine bağlı olup, sonradan Evangelic Protestan mezhebine girdiği ve İsrail ile karanlık ilişkiler içinde olduğu sağduyu sahibi Süryanilerce de belirtilen Kıpti kökenli Protestan rahibi Butros Zekeriya bütün enerjisini ve mesaisini İslam ve yüce Peygamberimizin aleyhinde propaganda yapmak, kin ve nefret kusmaya hasretmiş durumdadır. Mısır"daki Ortodoks Kıpti kilisesi tarafından da aforoz edilmiş olan Butros Zekeriya tüm hayatını İslam ve Hz. Peygamber (S.A.V) düşmanlığına adamış gözükmektedir. Bu zehir, sadece TV kanallarında akıtılmamakta, internet sitelerinde de aynı durum sözkonusudur. Bu Protestan papaz/keşiş ve benzerleri tüm propaganda konuşmalarını, kin ve nefret saçan, hakaret dolu nutuklarını internet sitelerinde de yayınlatmaktadır.

Bu TV kanalları ve bu internet sitelerinde yer alan tüm yazılı ve görsel dokümanlar dinimizi tahkir eden ifadeleri, Hz. Peygamber"e (SAV) en ağır hakaretleri içermektedir. Bunun yanı sıra, sözde Müslümanlıktan Hıristiyanlığa döndürülen bir kısım dönekler, marranolar TV"ye çıkarılıp, Butros Zekeriya ile birlikte İslamiyet aleyhinde konuşturulmaktadır. Son zamanlarda ABD"de Hz. Peygamber"e (S.A.V) hakareti hedefleyen film de bu gruplar tarafından üretilmiştir.

Osmanlı döneminde bir kısım militan Evangelic Protestan misyonerlerinin bu tür saldırılarına karşı, şiddete başvurulmaksızın hareket edilmiş. Hukuki yollar ve yazılan güçlü reddiyelerle yetinilmiş, Osmanlı ülkesindeki otokton Hristiyan topluluklara yönelik herhangi bir hareket bu anlamda görülmemiştir.

Günümüzde, son dönemde filmle gerçekleştirilen hakaret fiiline karşı, Libya başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki ölümle sonuçlanan kanlı protestolara gelince, bunların kaynağı kesinlikle İslam olmadığı gibi, ideolojik/Siyasal katı Selefîliğin zemin oluşturduğu şiddet sarmalı olduğu gözlemlenmektedir. İdeolojik/Siyasal katı Selefiliğin İslam"ın asırlarca yaşanan pratiğinden, geleneğinden, irfanından, medeniyetinden hiçbir şekilde tevarüs etmediği bilinmektedir. Hariciliği çağrıştıran tarihteki bazı katı selefi ekoller ve soğuk savaş dönemi modern-totaliter ve şiddet içeren ideolojilerin de ağır etkisi ile oluşmuş günümüz selefi akımlarının etkinliği ile gelişen olaylar zinciridir. Bu bağlamda militan Evangelic Protestan grupları ve bu tarz katı selefi gruplar ortamı geren, tarafları siyasal keskinliğe iten, birbirinden beslenen bir işlev görmektedirler.

12 yıl önce
Militan Protestanlık ve Libya"daki olaylar-2
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’