Günlerdir Etibank dosyası ile ilgili, özellikle politikacı ve bürokratların sorumluluğu ve suçlu olanların nasıl hesap verecekleri konusunda tartışmalar yapılıyor. Biz, Etibank dosyasının, yani Etibank''ta yaşananların, banka operasyonlarında ortaya çıkan gerçekler açısından Egebank''ı aratacak düzeyde olduğunu söyledik. Çünkü Etibank dosyası ile ilgili aldığımız bilgi ve belgeler "işadamı-siyasetçi-bürokrat" üçgeninin olduğunu gösteriyordu. Bu kadar önemli ayakları bulunan Etibank dosyası ile ilgili aldığımız son bilgi ise "yine yaptılar yapacaklarını" dedirtecek cinsten: Etibank''la ilgili olarak hazırlanan raporun 80 sayfalık bir bölümünün yok edildiğini öğrendik.

Kanımca olayın vahametini anlayan bazı uyanıklar olaydan kurtulmak için bu 80 sayfalık bölümü rapordan çıkardılar. Rapor bu haliyle, konuyla yetkili olan kişilerin önüne gitti.

Raporun kaybolan bu bölümlerinde neler vardı, ne tür ilişkiler ortaya konmuştu ki birileri rahatsız oldu? Eğer raporun bu bölümlerini yok edenler bu ilişkilerin ortaya çıkmayacağını sanıyorlarsa bence yanılıyorlar.

Etibank olayıyla ilgili olarak öğrendiğimiz bir diğer boyut ise iş dünyasının gerektiğinde devlete nasıl "kafa tuttuğunun" en açık göstergesi mahiyetinde. Etibank, eski Bankalar Kanunu''nun 64. maddesi kapsamına girince, yani Hazine gözetimine alınınca, Hazine bankaya kendi içinden gözlemci sıfatıyla bir yönetici atıyor. Ancak her ne hikmetse o dönemde banka yönetimi bu temsilciyi bankaya sokmuyor. Kısacası özel sektör devlete bir anlamda meydan okuyor. Yetkililerin ise sesi çıkmıyor. Sizce bu gücü nereden alıyorlar?

Cüneyt Sel''e kıyak direkten döndü

Geçtiğimiz hafta içinde Bankacılık Üst Kurulu tarafından el konan İktisat Bankası''nın yönetim kurulu üyeleri ile ilgili soruşturma dosyasının savcılığa gönderildiğini duyurmuştuk. Bu dosyada bankanın Yönetim Kurulu Başkanı eski Hazine Müsteşarı Cüneyt Sel ve bankanın sahibi Erol Aksoy''un isimlerinin de olduğunu yazmıştık. Ancak özellikle Cüneyt Sel isminin dosyaya öyle kolay kolay girmediğini öğrendik. Sizlere, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu''nda (BDDK) bu olayla ilgili yaşananları anlatmak istiyorum:

İktisat Bankası dosyası çerçevesinde haklarında soruşturma başlatılması için bankanın yönetim kurulu başkanı ve üyeleri hakkında suç duyurusu hazırlığı yapılırken, ilk hazırlanan yazıda Cüneyt Sel ismi -bankanın yönetim kurulu başkanı olmasına rağmen- yer almıyor. Yazı birkaç Kurul üyesi tarafından imzalanıyor, ancak ismini açıklamayacağım bir Kurul üyesinin önüne geldiğinde durum farkediliyor. Yazıyı Kurul üyesinin önüne getiren kişi durumu anlıyor ve hiçbir şey söylemeden yazıyı alıp yeniden hazırlıyor. Böylece, suç duyurusunda Cüneyt Sel''in isminin olmaması bir Kurul üyesinin dikkati sayesinde önleniyor.

Peki Sel''in ismi yazıda neden yer almıyor? Bu konuyla ilgili yorumlardan biri Sel''in "Hazine kökenli" olması. Bu olayı öğrenince kendimizi "acaba bürokraside bu tür ne skandallar yaşanıyor?" demekten alıkoyamadık.