|
Futbol sadece futbol değilmiş

Gerçekle yüz yüze geldik. Süper Lig tarihinde ilk kez üç Temmuz''dan bu yana futbol camiasında yaşanan olaylar yurdum insanına büyük bir düş kırıklığı yaşattı. Futbol dünyasında dönen para büyüdükçe, bu oyun bir endüstri haline geldikçe nasıl çığırından çıkıyormuş, öğrendik. Kurumlar, kuruluşlar, kulüpler, yöneticiler, futbolcular, hocalar, menajerler, politikacılar ve sayamayacağımız kadar unsur, hukuku da içine alarak nelerle uğraşıyormuş.

İddianame yayımlandı, mahkeme görülecek.

Kimi ceza alacak, kimi beraat edecek.

Ama bizim gibi düz vatandaşın, futbol âşığının kırılan kalbi tamir edilemeyecek.

Zaten bozulan düzen, kanunla dizayn edilse bile kim bilir ne zaman düzelecek, kim bilir ne zaman taşlar yerine oturacak, seyirci “Tamam bu defa oldu” diyebilecek?

Şimdilik meçhule doğru gidiyoruz.

Sezonun ilk yarısı bitti. Oynanan futbol şike ve mahkeme gölgesinde kaldığı için fazla ilgi çekmedi. Seyirci ve gol sayısında gözle görülür bir azalma vardı.

Gariptir ve isabetlidir; bütün bu olup bitenler ülkedeki ekonomi, siyaset, bürokrasi, askeriye ve adliye alanlarında da yaşanan çalkantıya, kaosa denk düşüyordu.

Demek ki ülke yenileniyor.

Önce yıkılacak, sonra yapılacak. Şehrin yeniden yapılanması gibi toplum da bir sosyal değişim geçiriyor. Zaruret hali galiba.

Futbol camiası, medyası ve kulüpler buna ayak uydurmalıdır. Oysa tam tersi bir gidişat hakimiyetini sürdürüyordu.

Yine bitmez-tükenmez idari çekişmeler, yine isabetsiz transferler, yine baş aşağı giden futbol kalitesi.

Belki yukarıdan beri saya geldiklerimiz sezonun ilk yarısında kısır bir futbolu doğurdu. Hocalar hücum futbolundan vazgeçti, oyun temposunu kaybetti, bir de o anlaşılmaz play-off uygulaması gelince takımlar tümden içe kapandı.

Düşünün seyir zevki aldığımız kaç maç oynandı?

Zaten formunu yitirmiş, güçten düşmüş takımlar bir de haftada iki, üç maç oynamaya başlayınca büsbütün döküldüler.

Göze batan ayrı bir görüntü Anadolu''da yaşandı. Bin sezon parlayan (Sivas misali) üst sıralara çıkan, hatta şampiyon olan (Bursa) takımlar; umut vadeden ekipler tel tel dağıldı. Ancak yine de Anadolu takımları dört büyükler için devamlı tehlike arz etti. Her takım bir düştü, bir kalktı, hiçbiri tam bir istikrar gösteremedi. Puan cetveline baktığımızda Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş''ın ilk üç sırayı aldığını görüyoruz. Demek ki bu kadar hengame pek bir şey değiştirmemiş.

İlk yarı için göze batan üç hususa değinelim. İlki sezona kötü bir giriş yapan, takımı neredeyse tamamen değiştiren Galatasaray''ın toparlanarak form tutması, Fatih Hoca''nın yönetiminde şampiyonluğa en yakın ekip haline gelmesi. Trabzon''un geçen yıl ki fırtına çıkışının şu veya bu sebeple sona ermesi, ilk yarıyı 8. sırada bitirmesi.

Üçüncü olarak bu takımı bu ilk yarıda halen gol kralı olan Burak''ın tek başına taşıması.

Hadi bir dördüncüyü ekleyelim. Bu kadar tantanaya rağmen Fenerbahçe''nin hâlâ ayakta kalması.

12 yıl önce
Futbol sadece futbol değilmiş
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi