|
güzel yazının unsurları

yazının ilk şartının ihlâs ve içtenlik olduğuna şüphe yoktur.. güzel yazının esas vasıflarından birisi ise, bildirdiği düşüncelerin doğru ve gerçeklerin ifadesi olmasıdır.. ciddiye alınacak şeyler söyleyeceksiniz.. eğer söylenmeye değer fikirleriniz varsa ancak yazacaksınız.. beyan etmeğe değecek bir düşünceniz yoksa yahut henüz ne diyeceğinizi tesbit edememişseniz kalemi elinize almayacaksınız.. bazı yazılar, duygu yahut heyecan ağırlıklıdır.. ifade edeceğiniz duyguların; yerinde, isabetli, mâkul evsafta olması, yazının temel güçlerinden birisini oluşturur.. onu şöyle de anlatalım: kaydetmeğe teşebbüs ettiğiniz fikirler ve duygular; güçlü, kuvvetli ve haklı olacaktır.. bu sıfatları taşımazsa, onları anlatmak için ne kadar güzel, süslü; zengin cümleler kullanırsanız kullanınız, yazınıza istediğiniz güzelliği veremezsiniz.. burada “en güçlü edebiyat, edebiyatsızlıktır” yahut “dileğini düz söyle” gibi sade, basit yazı prensibleri ve mehmet âkif''in “sözüm doğru olsun da, isterse odun gibi olsun” mealindeki satırlarını hatırlamakta fayda vardır..

yani yazmak için, bilmek, söyleyecek şeyi olmak lâzımdır.. güzel yazının temel şartlarından birisi budur..

bunun için de biraz dolmak ve olmak lâzımdır.. fikir, bilgi ve tecrübe biriktirmek lâzımdır.. en azından yazı yazdığınız sâhada!. şimdi burada dil meselesini, kelimelerimizin, cümlelerimizin kuvvetini ve güzelliğini zikretmiyorum.. lisan ve uslûb işi güzel yazının başka esas şartlarından birisidir.. onu ayrıca ele almak lâzımdır.. kudretli, güzel bir dil kazanmanın çareleri ve temrinleri nelerdir, onu ayrı bir yazıda ele almak ve tekrarlamak icabeder.. sözün burasında ise, belirtilmesi gereken, söyleyeceğiniz şeyin nasıl söyleneceği hususudur.. kafanızdaki meramı kâğıt üzerine nasıl dökeceksiniz?.

şahsî kanaatıma, yahut kendi usul ve zevkime göre takibettiğim tarz; sözümü, maksadımı, dilimin ucuna nasıl gelirse, o şekilde o haliyle, sayfalara sevketmektir.. kafanızda oluşan fikir, zaten kelimeler ve cümleler halinde teşekkül etmektedir.. onları, onların esaslarını, anahatlarıını kâğıda yahut bilgisayara intikal ettireceksiniz.. zaten, ârızasız işleyen bir beyinde, fikir bölükleri; birbirini tamamlayacak şekilde, birbirinin mantıkî takibcisi, izleyicisi olarak birbirinin peşisıra zuhur ederler.. sebeb-netice münasebetine göre doğarlar..

bazı kere de birkaç fikir, birkaç duygu ayni anda görünüp ayni anda ortaya çıkabilir.. o takdirde onları tabîî bir sıraya sokarak yazmak gerekir.. yahut ta içlerinden en uygun olanı, maksada tek başına kâfi gelebilecek olanı ifade etmek icabedebilir.. buna karar vermek, yazı yazanın basiretine, düşünce kuvvetine kavrayış yeteneğine kalmış bir iştir.. kendiliğinden vukûa geldiği gibi, bir muhakeme bir îmalifikir ameliyesinden (işleminden) sonra da tezahür edebilir..

sözümüzü bağlayacak olursak: insanlara, ahalîye, gençliğe, yahut belli özelliği olan bir gruba karşı söyleyecek güçlü ve ciddi mesajları, fikirleri olan insan ancak yazmaya teşebbüs etmelidir.. yahut ta edebî, entellektüel bir haz peşinde olanlar..

yazı yazmak, beyninizde ve kalbinizde doğan düşünceleri, duyguları ve olayları kâğıda ve kitaba dökmektir.. onlar nekadar gerçekçi, nekadar güçlü, nekadar güzel olursa, siz de o kadar güçlü, o kadar kaliteli bir insansınız demektir.. atasözü ne güzel söylemiş: “lâf, insanın yarısıdır”..

*

güzel yazının ilk iki özelliğinin içtenlik (yazarın içtenliği) ve doğruluk (gerçeğe uygunluk) olduğunu kaydetmiştik.. yazının, bu iki faktörden sonra gelen üçüncü vasfı ise “akıcılık”tır.. eskilerin “selâset” dediği şey.. akıcılığın iki çeşiti var: birisi fikirde, yâni mânâda akıcılık, diğeri de söyleyişte telâffuzda akıcılık..

anlamda akıcılığın anlamı, paragraflarda ve sayfalarda ifade edilen fikirlerin ve duyguların birbiriyle uyuşarak yürümesi ve gelişmesidir.. zihniniz fikirleri takibederken bir engele bir pürüze takılmaz.. pürüz dediğimiz şey ya bir anlam karışıklığıdır.. yahut ta bir fikrin kendinden evvelki veya sonraki fikirle uyuşamaması keyfiyetidir.. fikir akıcılığı bulunmayan bir yazıyı okurken kendinizi iri tezeklerle dolu bir tarlada yürüyor gibi hissedersiniz.. fikirdeki yahut anlamdaki akıcılığın sağlanmasında en büyük rolü “sarahat yani açıklık” oynar.. ayrıca birbirini izleyen fikirler ve duygular arasındaki entegrasyon ve tabîîlik; açıklıkla birleşerek belki bazı zaman da “sadeliğin” yardımını alarak mânâdaki akıcılığı hep birlikte temin ve teşkil ederler.. zihin böyle yazıları, yani akıcı metinleri okurken hiç yorulmaz; fikirler, tasavvurlar, hayaller ve duygular sayfaların üstünden akar geçer.. metni anlamakta zorlanmazsınız..

söyleyişteki yani telâffuzdaki akıcılık ise, kelimelerin ve cümlelerin sesleri arasındaki ses uyuşması, telaffuz kolaylığı, ve biraz da ses güzelliğidir.. telâffuzu akıcı olan bir parçayı okurken âdeta bir mûsîkî nağmesi dinliyor hissine kapılırsınız.. bu ses güzelliği, mânâ ve duygu güzelliğiyle birleşmiş olursa.. böyle bir metin yâ gerçek bir şiirdir, veya bir artistik nesirdir.. ikisi de ayni kapıya çıkar.. ikisinin de özü edebî hazdır, söz güzelliğidir..

ekseriya (çoğu zaman) fikir akıcılığiyle telâffuz akıcılığı, birlikte bulunur ve ikisini de kapsamı içine alan bir terimle, sadece “akıcılık” kelimesiyle isimlendirilir..

bazı yazarlar için “işlek bir dili var” denir.. bu işleklik dediğimiz şey ise, yazıdaki akıcılıkla beraber kelime hazinesi, cümle çeşitleri bakımından bir zenginliği de şumulü (kapsamı) içinde bulundurur.. yani işlek bir dile malik olmak için, geniş bir vokabüler ve türkçe''nin çok çeşitli cümle klişelerini ihtiva eden bir çatıya sahip olmak lazımgelir.. kudretli dili olan yazarın ve hatibin, zengin kavramlardan, zengin cümle çeşitlerinden rahatça seçme imkanına sahibolan kişi olduğuna şüphe yoktur.. yani işleklik biraz da ifade gücünden geniş kavramlardan, bereketli hayal ve fikirlerden doğan bir hususiyettir..

16 yıl önce
güzel yazının unsurları
Sinemada ihtiyarlara yer yok mu?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?