, hızlı bir rüzgar gibi
'den,
ve
vadilerinden esip geçmiştir.. necip fazıl, ona “
” derdi..
'de ne zaman rastlasam beni durdurur, yakamdan tutar “
”den mısralar ve beyitler,
hazeratından menkabeler dinletirdi.. bir taraftan terini siler, bir taraftan hararetle, heyecanla edebi, siyasi, insani gerçekleri anlatırdı.. ilk dostluğumuz 1952 – 1960 arası “
”nin münakaşalı konferanslarında başlamıştır.. o da ben de münakaşa mevzularına ta ortasından dalar, müzakereleri kızıştırırdık..
nureddin topçu, nureddin ergin, mümtaz turhan, hüseyin nail kubalı, ziyaeddin fahri fındıkoğlu, gökhan evliyaoğlu...
ve daha birçok öğretim
üyesi ve öğrenci kütlesi.. o fikir
ziyafetinden nasibedar olurduk...
'nu (
)nde iki gün üstüste andılar.. maalesef bulunamadım..
'nu ne kadar anlatsak bitiremeyiz.. bir hissiyat ve fikriyat hazînesiydi..
'ın hususi kalem müdürü iken asıl bakanlığı (milli eğitim)
yapıyordu.. her şeye o hâkimdi.. hayatının her parçasında hep bilgi, duygu ve hizmet kavramları hâkim olmuştur..
nur içinde yatsın...
bu isim, emekli olmuş bir öğretmene aittir.. örnek bir eğitimci olarak
okullarında yaptığı hizmet esnasında birçok defa takdirname, teşekkürname almıştır.. birçok hatırası arasından seçtiğim birini naklediyorum:
, birgün parkta dinlenirken, yanındaki kanepede oturan üç çocuğun cigara içtiğini görür.. der ki: “
çocuklar bu cigarayı ne olur içmeyin.. birçok hastalığın sebebidir.. elinizdeki nesneleri yere atın..
”
çocukların ikisi susarken birisi “
” demez mi!.
“
.. siz benim çocuklarımsınız.. bu cigarayı içerseniz ben çok üzülürüm.. atın bu zehirli nesneyi..
” der ve susar..
herkes susmaktadır.. sessizlik biraz daha devam ediyor.. fakat itiraz eden öğrenci elindeki cigarayı yere atıyor.. “
hocam siz doğru söylüyorsunuz.. ne olur beni bağışlayın..
” diğer iki çocuk ta cigarayı atıyorlar..
, öğrencileri takdir edici şeyler söyledikten sonra parktan ayrılıyor..
10-15 senedir kadırgada
ile görüşürüm.. nezaketi, sıcak samimi tavırları hep dikkatimi çekmiştir.. ağzından sert ve gereksiz bir kelime çıktığını görmedim..
“
”nde işte örnek bir öğretmen.. gençliğimizi böyle öğretmenler yetiştirirse bu gençlik elbette ki adam olur..
yayınevinin birisi,
'nın bazı eserlerine ait kapak resimlerini bir gazetede neşretmiş.. kitap isimlerinin yanına konmuş olan fotoğrafı zekâ ve fikir ışıkları saçmakta idi.. gözlerinden çıkan zekâ hüzmeleri dikkatleri çekmekte idi.. gazete parçasını aldım, rahmetli üstadın yüzüne dikkatlice baktım..
türkçenin bu hârikulâde yazıcısının siması, dilimizin güzelliğine dair duygularımı ve inançlarımı canlandırdı.. düşünmekten kendimi alamadım.. türkçeyi
'le aynı ayarda veya ona yakın evsafta kullanan diğer kalburüstü yazarları hatırladım.. bunların isimlerini bu sütunda bir kere daha tekrar etmek fırsatını kaçırmak istemem..
yahya kemal beyatlı, refik halid karay, necip fazıl kısakürek, yusuf ziya ortaç, refi' cevad ulunay, ismail hami danişmend, ali fuad başgil, ömer nasuhi bilmen, arif nihad asya, reşad nuri güntekin, yakub kadri karaosmanoğlu, nihad sami banarlı, mümtaz turhan, erol güngör, safiye erol, samiha ayverdi, mehmet kaplan..
bu dizi böyle devam eder gider.. 20. yüzyılda türkçeyi iyi kullanan, ciddiye alınmaya değer edebi, fikri ve ilmi beyanlarını bu dille anlatan 150-160 kadar isim tesbit ettim.. çünkü ben 1940'lı yıllardan itibaren türk edebiyatının ve matbuatın belli başlı yazarlarını tanıma imkânına kavuştum.. basını günügününe takibettim.. her gün babamın dükkanında, arkadaşlarına gazete okurdum..
bu mevzua sık sık dönmekten haz duyacağımıza şüphe yoktur...
(ali emiri')de bir toplantı
sevgili okuyucularım; bizim yazı hayatımızın 63.cü yılını kutlamak için (
kültür işleri daire başkanlığı
) ve edebiyatçı, yazar arkadaşlarımızın ortaklaşa teşebbüsü ile (
)nde 27 kasım 2015 günü, saat 19:00 – 22:00 arasında bir toplantı yapılacaktır.. edib ve yazar arkadaşlarımız konuşacaklar..
kadirşinas dostlarımıza ve toplantıyı şereflendirecek olan okuyucularımıza şimdiden teşekkürlerimi sunarım...