|
Tansiyon düşmesin böyle daha iyi oluyor

Kimilerinin kavlince, Şeker Bayramı''na, gündüz gözüyle Ramazan Bayramı sokmak suretiyle Sayın Başbakan yine tansiyon yükseltme olayına girmiş.

Başbakan ne yapmış?

Ramazan Bayramı vesilesiyle birlik beraberliğe vurgu yapmış; küçükler büyükleri ziyaret etmeli; analar, babalar asla ihmal edilmemeli demiş.

Hulasa?

Bayramı sırf tatilden ibaret belleyip gezip tozmanın, büyükleri ziyaret etmeyi ihmal etmenin doğru olmadığını anlatmaya çalışmış.

Başka?

“Kültür ve geleneğimizin” güzel örnekleri arasında yer alan yardım ve dayanışmanın yoğun bir şekilde idrak edildiği Ramazan Bayramı''na “Şeker Bayramı” demenin “kültürel erozyon”un yansıması olduğunu belirtmekle kalmamış buna “fırsat verilmemesi” gerektiğini dillendirmiş.

Nerde?

Partisinin Şanlıurfa teşkilatı tarafından bir lokantada verilen iftar yemeğinde.

İmdi, Sayın Başbakan''ın mezkur konuşmasındaki “kültürel erozyona fırsat verilmemesi” dileğine maksadını aşan anlamlar yüklemenin âlemi var mı?

Bunu “bayramın adı, şekerin tadı”na indirgeyerek algılamak ne kadar doğru?

Her şeyden evvel, “Şeker Bayramı” adlandırmasına bidayetinden beri itiraz edildiği unutulmamalı. (İlk gençlik yıllarımızda bununla dalga geçilir; “Kurban Bayramı''na da et bayramı diyelim…” denirdi.)

Belirli bir proje çerçevesinde ıstılahları değiştirmeye çalışan; peygambere “yalvaç”, namaza “yükünç”, sahura “obaş” diyen zihniyet, Ramazan Bayramı (Fıtır Bayramı) yerine şeker bayramı demiş, çok mu? (Adı üstünde ''şeker'' olduğu için de diğerlerine rağmen daha bir tutmuş, hepsi bu.)

Sayın Başbakan''ın büyükleri ziyaret etmenin gerekliliği sadedinde “Bayramda anacığımın elini öpmeden bir yere ayrılmıyorum…” diyebilecek kadar içtenlikli konuşmasından gerginlik devşirmeye çalışmak abesle iştigal etmektir.

Ayrıca siyasi bir partinin elbette “kültür” politikası olabilir ve “kültürel erozyon” telakki ettiği ''tehlikelere'' karşı mücadele vermeyi de pekala dile getirebilir.

Ne var bunda?

Hayır, kanun hükmünde kararnameyle, “Ramazan Bayramı''na bundan kelli Şeker Bayramı denilmeyecek…” mi deniyor?

Lafın belini kırmaya hiç lüzum yok.

Cevaplamamız gereken soru şudur:

Başbakan''ın konuşmaları mı gerginlik oluşturuyor yoksa birilerinin alışkanlıkları mı?

Bu sorunun cevabını “Başbakan''a birkaç not” başlığı altında Menderes''in akıbetini hatırlatan Taha Akyol da açık yüreklilikle vermelidir.

Öyle “Türkiye çok şükür darbeleri aşmıştır…” demek yetmez.

Madem darbeler aşılmış, Şevket Sürreya''nın merhum Menderes''e “Tansiyonu düşürün…” tavsiyesini, 27 Mayıs''tan sonra kaleme aldığı anılarında, “Meğer Şevket Süreyya Bey bize ne kadar önemli bir uyarıda bulunmuş...” şeklinde anan Mükerrem Sarol''un ifadesini nakletmenin manası ne?

Darbeler aşılmışsa bu “tavsiye”yi Başbakan''a niçin hatırlatıyorsun?

Nedir?

Bu ülkenin başbakanlarının göğsündeki yafta mıdır o kahrolası “tavsiye”?

Neden tansiyonun yükselmesi konusunda patronuna tavsiyede bulunmuyorsun peki?

Yakın tarihimizde patronlara uygun bir “tavsiye” olmadığından mı?

Yok, dünden bugüne aşılmayan sadece gerginlik veya tansiyonsa eğer…

Sevgili patronunun malum icraatları alışılageldiği gibi tıkırında yürümediği sürece tansiyon düşmeyecek demektir

Çünkü Başbakan''ın konuşmasına bağlı bir hal değildir bu!

Başbakan ne konuşmuştu da, şehirlerarası otobüslerin namaz molalarından korku cumhuriyeti, market reyonlarından mahalle baskısı, üniversite kantininden 31 Mart vakası, hasta bir çocuğun testisleri üzerinden türban faciası üretilmişti?

Saygıdeğer patronun siyaseti dizayn etme alışkanlığından vazgeçmediği müddetçe tansiyonun düşmeyeceğini bilmez değilsin ya!

Yoksa, ver şu adamın istediğini de bitsin artık bu gerginlik mi demeye getiriyorsun?

Eğer öyleyse…

Yani eski hesap, eski düzen aynı tarz devam edecekse…

Boşver düşmesin tansiyon, böylesi daha iyi.

16 yıl önce
Tansiyon düşmesin böyle daha iyi oluyor
Hiç değişmeyen zihniyet: Sen çalış ben yiyeyim
2024 yılında memurlara ödenecek dil kursu yardımı yüzde 84,21 oranında arttırıldı
FETÖ itirafçısı Kod Garson bu kez de Emniyet’teki soru hırsızlarını deşifre etti!
50 Yaşındaki Bir Kişi KPSS B Grubu Kadrolara Yerleşebilir mi?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…