|
“Darbe Günlükleri” neden “tedirgin”di?

Önce şu tarihi fotoğrafa bir bakalım: Ne oldu geçen Cumartesi? Türkiye''de ilk defa üç kuvvet komutanı görevde bulundukları dönemde darbe hazırlıkları yaptıkları iddiasıyla ifade verdiler.

Bu, “daha önce hiç görmediğimiz” filmin…

Gün gelip de, Ergenekon operasyonu kapsamında gösterime girebileceğine ihtimal verenler o kadar azdı ki…

Dahası, “Darbe Günlükleri” döneminin üzerine gidilmesini ısrarlı biçimde arzu edenlerin ezici çoğunluğu da, yakın bir zamana kadar böylesine çarpıcı bir filmi izleyebileceklerine ihtimal vermiyorlardı…

Sonuçta, Türkiye bu aşamaya da geldi.

*

Peki, ya bundan sonrası?

Üç emekli generalin on saat boyunca sorgulanmalarının ardından serbest kalmalarına bakıp da, “Herkes evine döndü, dosya kapandı” değerlendirmesini yapanlar var.

Hatta…

Daha da ileriye gidip, “Ergenekon davası çöktü, davanın sonu geldi!” diyenlere yani uçuşa geçerek saçmalayanlara da rastlanıyor.

Oysa…

Öncelikle, emekli komutanlar hakkındaki soruşturma devam edecek…

Sonunda ya dava açılacak ya da takipsizlik kararı verilecek.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, gelinen noktaya açıklık getirdi, “Sorgulanan eski kuvvet komutanları hakkındaki iddialar ile ele geçen delillerin değerlendirilmesinin devam ettiğini” söyledi.

Başka?

“Şüphelilerin serbest bırakılmasının suç şüphesini ortadan kaldırmadığına” dikkat çekti.

*

Üç eski generalin ifadelerinin alınması, Ergenekon soruşturması kapsamında en önemli kilometre taşlarından birisidir.

Son hadise…

Ergenekon soruşturmasının giderek çok daha fazla derinleşeceğinin işaretidir.

Ergenekon Davası dediğimizde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli davasından bahsediyoruz…

Hep söylüyorum…

Ergenekon, uzun sürecek bir dava…

Davanın sonraki aşamalarının, şimdiye kadar yaşadıklarımızdan bile daha sarsıcı-şok edici gelişmeleri beraberinde getireceğini öngörmek zor değil…

“Kaçışı mümkün olmayan” bir süreç yaşanıyor.

*

“Darbe Günlükleri” gerçeğinden de kaçış yok.

Emekli Oramiral Özden Örnek''in günlüklerin kendisine ait olduğu gerçeğini mütemadiyen yalanlaması, hakikati değiştirmiyor.

Özden Örnek''in muhtıra günlükleri ile Mustafa Balbay''ın günlüklerinde sayısız ortak nokta var; sadece bu husus bile tek başına darbe hazırlıklarının varlığını ortaya koymaya yeter.

Hilmi Özkök''ün tanıklığını da bu cümleye ekleyelim!

“Darbe Günlükleri” olayının arka planında, şu ana kadar gün ışığına çıkmamış “bazı sürpriz hadiseler”in yaşanmış olabileceğini düşünüyorum.

*

Bakınız, sevgili okuyucular…

Sadece ve sadece dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök''ün karşı çıkmış olmasıyla…

Sarıkız-Ayışığı-Eldiven- Yakamoz kod adlı darbe planlarının bir biri ardına engellenmiş olması mümkün görünmüyor.

Bu denli derindeki bir hadise, bu kadar basit olamaz.

Öyle “Süpermen” formatıyla falan izah edilemez.

Devletin derinliklerinde ve TSK''da; ABD-NATO''ya bağlı Ergenekoncu darbecilere karşı koyan “hakim bir irade” oluşmamış olsaydı…

Org. Hilmi Özkök tek başına darbeleri önleyebilir miydi?

Önleyemezdi!

*

Üç eski komutanın sorgulanmasının ardından basına yansıyan “perde arkası” haberlerde ne var?

En dikkat çekici olanını okuyalım:

Özkök döneminin üç kuvvet komutanı, Eldiven planı kendilerine sorulunca şöyle demiş:

“-Şener Eruygur bunları bize slaytlarla anlattı. Ama biz kabul etmedik. Evet desek darbe olurdu…”

Şayet, bu haber doğruysa…

“Darbe planlarında adları geçen üç eski komutanın nasıl olup da bir süre sonra Şener Eryugur''a destek vermekten vazgeçtiği ya da neden hiçbir biçimde destek vermediği” hususu üzerinde ciddi kafa yormak gerekiyor!

Hatırlayınız…

Şener Eruygur, Sarıkız Operasyonu''ndan netice alamayınca…

Mesela, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman''la “darbe işi”nin olamayacağını algılayıp, Ayışığı Planı''na (sonra da diğerlerine) yelken açmıştı, değil mi?

Sonunda, dört planın kapı kolu da darbecilerin ellerinde kalmıştı!

*

Finalde, bir hayati hususu daha vurgulamalıyım…

ABD''nin -örneğin Paul Wolfowitz''in- 1 Mart Tezkeresi''nin reddedilmesinden TSK''yı yani dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök''ü sorumlu tutmuş olduğunu unutmuş olamazsınız…

“Genç Subaylar”ın tedirginliği tam da o döneme ait bir hadiseydi ve bu “darbeci tedirginliğin” tezkerenin reddedilmiş olmasıyla birebir bağlantısı vardı.

14 yıl önce
“Darbe Günlükleri” neden “tedirgin”di?
Orta yol doğru istikameti gerektirir
Korksak mı?!
Londra izlenimlerim, beklentiler ve riskler
Türkiye’nin enerjisi
Komprador entelektüel ve siyasi işlevi