|
Faşizmin dört atlısı

BİRİNCİ ATLI:

''Laikçi'' kadın dernekleri, öncülüğünü yaptıkları Anıtkabir yürüyüşü ile ''türban yasağı faşizmi''nin en büyük destekçisi olduklarını cümle âleme gösterdiler…

"222-A" şifreli sloganları, yürüyüşçülerin derdinin laiklik olmadığının kanıtıydı…

27 Mayıs darbesinin hemen öncesinde "Zinde Güçler"in sloganı "555-K" idi: "Beşinci ayın beşinde saat beşte Kızılay''da buluşalım" diyerek "yangın yerinde" rol almışlardı…

Kimi kadın dernekleri, eli kanlı 27 Mayıs askeri müdahalesinin özlemi ile yanıp tutuşuyorlar…

Laiklik istismarcısı/darbeci/ulusalcı malum cephe "dönülmez akşamın ufkunda" olduklarının farkında değil…

Miting miting, yürüyüş yürüyüş çağırdıkları darbe bir türlü gelmiyor; bundan sonra da gelmeyecek!

"Anıtkabir Eylemi"nde keşke Emekli Org. Şener Eruygur da laikçi bir gösteri yapsaydı…

Sarıkız ve Ayışığı kod adlı darbe girişimlerinin neden başarısız olduğunu anlatabilseydi, o kalabalığa!

Anıtkabir''de bolca laiklik sloganlarının yanı sıra "Satılmış AKP, İşbirlikçi MHP" diye attıran yürüyüşçüler "Ne ABD, ne AB, Bağımsız Türkiye" diye de bağırmışlar!

Gerçeği bilselerdi, böylesine gaza gelirler miydi?

Bakınız, bu yürüyüşleri organize edenlerin ağa babaları için en hayati sorun Ankara''nın Washington''dan kopmuş olmasıdır. Geçen nisandaki yürüyüşleri de aynı temel nedenle bağlantılı olarak örgütlemişlerdi, ancak "Sam Amca''yı Ankara''da yeniden egemen kılmak" için vakit artık çok geçti!

* * *

İKİNCİ ATLI:

Üniversitelerarası Kurul, türbana karşı ODTÜ''nün ev sahipliğinde konuşlanarak "sert bir bildiri" yayınladı.

Darbe Özlemcisi Rektörler, bu bildiri ile "28 Şubat Faşizmi"nin ruhunu çağırdılar!

"Yine gelecek" sanıyorlar ama nafile…

28 Şubat''a şurada pek bir şey kalmadı: Bu defa olsa olsa "türbana özgürlük" gelebilir!

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan "Yabancı ODTÜ"de ÜAK''çılara esir düşmüş gibiydi: Alkışlarla protesto edildi; konuşması ise hiç alkışlanmadı…

"Eski Statüko"ya ait "YÖK Komutanlığı"nın ruhu CHP Meclis Grubu kürsüsünden tanıdığımız ODTÜ Rektörü Ural Akbulut ile ÜAK Başkanı/Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın''a geçmişti!

Akaydın, bazı kadın öğretim üyelerinin türbanı protesto etmek için derslere girmeyeceklerinden bahsediyordu…

Şayet, böyle bir eylemi yaparlarsa ayrımcılığı zirveye çıkarmış olurlar…

Sözü edilen kadın öğretim üyeleri, emekli olup ya da istifa edip "Haydi Kızlar Okula" kampanyalarında gönüllü olarak çalışmalılar!

* * *

ÜÇÜNCÜ ATLI:

İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak''ın türban yasağının kalkması durumunda bulduğu çok parlak bir formül var! Ki böyle bir formül, daha şimdiden "faşizm tarihi"ndeki mümtaz yerini sağlama almış durumda…

"Derslere girmemek" şöyle dursun; tersine türbanlı öğrencilere sınavlarda azap çektirmekten söz ediyor, "yabancı" rektörümüz: "Türbanlılara hak ettikleri notu vermeyeceğiz" diyor!

Demek ki, bundan böyle bir "laik not" olacak, bir de "anti-laik" not…

Şöyle bir düşünün, bir rektör çıkıyor ve "Kıyafete göre not" ile tehdit ediyor, öğrencileri…

Türkçesi şu: "Mussolini pabucu yarım, çık dışarı oynayalım!"

* * *

DÖRDÜNCÜ ATLI:

Hürriyet''in kaptan köşkünde oturan E.Ö. adlı "sivil amiral" ise bugünlerde aynen Deniz Baykal gibi elinde benzin bidonu ile dolaşıyor…

E.Ö. "AKP ve MHP milletvekilleri türban konusunda bir nevi davadan döneni vurun psikozuna girdiler…" iddiasında: Dahası, "Oldu olacak, silah üzerine yemin etseydiniz" feveranıyla ortalığı ajite ediyor…

AKP ve MHP yılların kanayan toplumsal yarasını iyileştirmek için çabalıyor, oysa: Dolayısıyla, her iki parti için "davadan döneni vurun psikozuna girdiler" demek en hafif deyimle iftiradır…

"Silah Üzerine Yemin"e gelince…

"28 Şubat''çılığıyla övünen E.Ö. silah üzerine yemin ettirenlerin kimler olduğunu çok çabuk unutmuşa benziyor: "BÇG Fişlemecisi" emekli albay Fikri Karadağ''ın o tüyler ürperten görüntülerini banttan bir daha izlesin, hele!

16 yıl önce
Faşizmin dört atlısı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…