İlhan Selçuk nihayet “Ergenekon” konusunda yazı yazabildi… İlhan Bey baktı ki, sessiz kalması sorun olmaya başlıyor. Tuttu; yasak savma kabilinden, lütfen bir yazı kaleme aldı…
“Ulusalcı ve darbeci” İlhan Selçuk, “Ulusalcı ve darbeci” Veli Küçük ve arkadaşlarının “gayrı nizami harp” bağlamındaki örgütlenmesine tek kelime etmiyor!
“Ergenekon''u boş verin” demeye getiriyor…
“Onun yerine El Kaide''ye, Hizbullah''a bakın” diyor…
“Medyanın gözde çetesi Ergenekon; ama Hizbullah ve El Kaide İslamcılıkla hemhal olduklarından, işin ucu da iktidara dokunduğundan onlara laf eden yok…” sızlanmasıyla hedef şaşırtmaya çalışıyor, İlhan Bey…
Ergenekon çetesine toz kondurmayan Selçuk “El Kaide''nin Amerikan el yapımı bir örgüt olduğunu” bilmez mi?
“Ankara 62 yıl sonra Washington''ın elinden gittiği için” fevkalade gergin bir telaşla Bush Amcası''na açık mektup yazan kendisi değil miydi?
“Gizli Amerikancı” İlhan Selçuk, “Hizbullah” adlı örgütün de “Derin Devlet/Gizli İktidar” tarafından üretildiğini bilmez olur mu, hiç?
Ortadoğu''daki Hizbullah örgütünün isminden kopyalanarak “Amerikancı Gizli İktidar” tarafından kurdurulan bu “İslamcı Örgüt!” aslında neydi?
1992''de bir Hizbullah militanı örgüt hakkında konuşmuş ve “Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezi''nde eğitildik!” demişti…
Ezcümle, “28 Şubat Kalıntısı Ergenekon” ile “Gizli El” yapımı “Hizbullah” aynı hesaba dahildir…
9 Mart Cuntası''nı kurdurtan, sonra aynı cuntayı 12 Mart darbesine ezdirten “Gizli Devlet Eli” ile Abdullah Öcalan''ın 12 Mart döneminde serbest kalmasını sağlayan “Gizli Devlet Eli”nin aynı el olduğunu da bilir, İlhan Bey!
Cumhuriyet''in patronu gazetesine atılan bombalar hakkında ise hâlâ tek kelime edemiyor: Çekindiği bir şey mi var, dersiniz?
Onun yerine Hikmet Çetinkaya yasak savmış:
“Ben de peşindeyim o bombaların, Cumhuriyet de peşinde... Ucu ister askere dokunsun, ister Veli Küçük''e, ister bir başka yere dokunsun peşindeyiz.” diye yazıyor…
Peşindeler, tabii!
Aylarca sus pus oldular. Ergenekon patlayınca hep birlikte “Aheste çek kürekleri bombalar uyanmasın”ı söyler gibiydiler…
Bu konudaki haberleri ya hiç vermediler, ya da satır aralarına özenle gizlediler…
Hakikaten -acayip peşindeler!
Cumhuriyet''e atılan bombalarla Ümraniye''de ele geçirilen bombaların seri numaraları aynı çıktığında İlhan Selçuk ve arkadaşları kulaklarının üzerine yatmışlardı…
MKE''nin Kara Kuvvetleri''ne verdiği bombalar nasıl olup da “Ulusalcı Çete” mensuplarının eline geçmişti? Hayati soru budur…
Son haber de şu: “Genelkurmay Askeri Başsavcılığı, Cumhuriyet''e atılan bombaların kışladan nasıl çıkarıldığının araştırılmasını istedi!”
Gazetelerinin bombalanması olayını inceden gizleyen Cumhuriyet''çiler “bomba soruşturması”nın sonucu ile yüzleşebilecekler mi, doğrusu çok merak ediyorum!
TÜRBAN VE ASKER: Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, dün türban hakkındaki soruyu cevaplarken “Bu konuda askerin düşüncesini bilmeyen yok. Bir şey söylememiz malumu ilandan ileri gitmez. O yüzden bu konuda herhangi bir şey söylemek istemiyorum” diye konuştu…
“Asker konuşur, meydan gümbür gümbür gümbürdenir/ Türbana serbestlik getirmek isteyen çalışmalar da akim kalır” beklentisiyle rejim krizine oynayanlar, Büyükanıt''ın bu açıklamasıyla hayal kırıklığına uğradılar…
Genelkurmay Başkanı, türban konusunda topa girmedi; böylelikle TSK''nın TBMM''nin iradesine karışmasının söz konusu olamayacağını açık etti…
AKP ve MHP''nin türbanla ilgili yasal düzenlemesinin “üniversitelerle sınırlı” içeriği; laikçi kesimin topluma yerleştirmeye çalıştığı “korku”ların ne denli geçersiz olduğunu ortaya koydu…
GATA''daki türbanlı ziyaretçilerin başlarını “fi-yonk” şeklinde bağlama usulü üniversiteler için de geçerli oluyor: Haliyle, “Asker ne der?” cephesinin feveranları havada kalıyor.
