|
Kılçık

Adil Gür, CHP"nin yerel seçimlerdeki yenilgisini "17 Aralık silahına sarılmasına" bağlıyor. "17 Aralık süreci olmasaydı belki muhalefet proje geliştirmeyi deneyecekti. Tek sundukları 17 Aralık"tı, hükümet değil ana muhalefet zararlı çıktı" diyor.

*

CHP, 17 Aralık darbe girişiminden medet umdu.

30 Mart için siyasi sonuçlar devşirebileceklerini sandılar.

Paralel destekli CHP, derin baronların suflesiyle havaya girdi, buna mukabil bir kere daha sandıktan "umutsuz vaka" olarak çıktı.

Mesela, 1983 genel seçiminde Halkçı Parti"nin elde ettiği yüzde 30"luk oy yüzdesine, 1992 yılında yeniden açıldıktan sonra hiçbir seçimde ulaşamayan bir CHP var.

CHP derken, aynı zamanda "ecnebi" bir partiden söz ediyoruz!

Bu tanımlama, hem halkına yabancı bir partiyi anlatıyor, hem de Washington ile onun İstanbul"daki baronlarının kontrolündeki bir partiyi simgeliyor.

*

17 Aralık darbe girişimini, Derin ABD-İsrail-AB Cephesi"nin Paralel Yapı üzerinden Yeni Türkiye"ye yönelik bir "istila girişimi" olarak da okuyabiliriz!

CHP"nin, 509 bin kişinin dinlendiği "Paralel Telekulak" skandalına ve dahi "Paralel Casusluk" olayına itiraz etmeyişi...

Hatta dolaylı destek vermesi...

"Gayrımilli" konumunu işaretliyor, "yabancı bir parti" hüviyetini teyit ediyor!

*

Başbakan Erdoğan"ın seçim kampanyası sırasında, Türkiye"ye yönelik saldırıya karşı "İstiklal Mücadelesi" verildiğini dile getirmesi hadisenin hayati boyutlarını anlatıyordu.

"Seçimden önce İstiklal Savaşı dendi. 31 Mart sabahı uyandım ki, denize dökülmemişiz. Sahiller yerinde duruyor" diye yazan iliştirilmiş pişkinler mi?

İşbu İstiklal Mücadelesi verilirken, "Ecnebiler" tarafında konuşlanarak Yeni Türkiye"ye ateş açan "etki ajanları"dır.

Bu tiplerden "Özel Harp Dairesi" kapsamındaki anılarını kitaplaştırmalarını falan beklemeyiniz!

Kozmik Oda"ya girildikten sonra paniğe kapılıp koltuklarını bırakmalarını ise kafi bir ipucu olarak not edebilirsiniz.

*

17 Aralık"tan üç gün sonra, AB üyesi ülkelerin Ankara"daki elçilerine...

Kapalı kapılar ardında...

"Türkiye"de yaşanacak gelişmeleri çok iyi izleyin, bir liderin çöküşüne şahit olacaksınız!" diye konuştuğu iddia edilen ABD"nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone dünkü Hürriyet"te ağırlanmıştı...

ABD"nin, Ankara"daki büyükelçisinin ağzından "Baronların Hürriyet"i aracılığıyla...

Bir nevi "Hipnoz Seansı"dır!

*

Ricciardone, "Twitter veya Youtube yasaklarını anlamıyoruz!" diyor!

Aynı büyükelçi, Edward Snowden"ın sızdırdığı belgelerin ABD"de "ulusal güvenliğe tehdit" olarak değerlendirildiğini...

Bu konudaki haberleri yayınlayan Amerikan gazetelerinin merkezlerinde hükümetlerinin tedbir alıp bilgisayarların belleklerini sıfırladığını unutmuş görünüyor!

ABD için "Mevzubahis olan Ulusal Güvenlik"se gerisi teferruattır" kuralı işler!

Buna mukabil, Türkiye için ulusal güvenlik diye bir hadise asla kabul edilemez!

Yani?

"Yaşasın, daima Batı Kulübü"ne yontan Şahane Çifte Standartlar!"

*

Francis Ricciardone, Ecnebi Hürriyet"e...

17 Aralık"a atıfla "Seçim kampanyasında suni bir yabancı müdahalesine odaklanıldı" diyor ki...

Sihirbazlık numarasıdır!

17 Aralık"ta yabancı müdahalesi/bağlantısı kapı gibi bir gerçektir...

"Bunlar Komplo teorisi" denilerek arka plandaki hakikatlerin üzerini örtebilmek mümkün değildir.

Şimdiye kadar "Komplo Teorisi" söylemiyle ihtimamla karartılmaya çalışılan gerçekler eninde sonunda gün ışığına çıktı; Batı Kulübü"nün içerideki ve dışarıdaki bütün misyonerlerini mahçup etti!

FİNAL SORUSU

"Benim Adım Paralel Kemal" ile "Sermaye"nin Sarıgül"ü" ile hususi görüşmeler yapan Ricciardone değil miydi?

Mustafa Sarıgül, yeniden CHP üyesi olduğu günün akşamında İstanbul"da boğaza nazır Uskumru balık lokantasında Amerikalı eski diplomat Richard Murphy ile görüşmüştü...

Yedikleri balıkların kılçıkları temizlenmişti!

30 Mart Yenilgisi"nin efkarını Uskumru"da mı dağıtırlar, acaba?

Kılçık deyince birden aklıma geldi:

17 Aralık darbe girişimi esnasında Emniyet ve Yargı"daki Paraleller ile birlikte operasyona katılan ve enselenen yabancı istihbarat mensubu oldu mu?

10 yıl önce
Kılçık
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?