|
Proje ve makyaj...

Erdoğan karşıtı cephenin öne sürdüğü ilk proje CHP-MHP adayıydı, görünen o ki ikincisi HDP adayı Demirtaş olacak. Tarihinde görmediği desteğe kavuşan Demirtaş, seçim kazanma şansı olmasa da bir çok amacı bir arada gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu amaçların bir kısmı ise statükonun projeleriyle örtüşüyor. HDP adayından beklenen AK Parti oylarını almak değil Kürt oyların Erdoğan"a kaymasını engellemek... Öncelikli amaç bu geçişin önünü kesmek, sonrasında ise tepkili CHP"lilerin sandığı gitmemek yerine buraya kanalize olmasını sağlamak.

Demirtaş"ın Cumhurbaşkanlığına aday olması farklı açılardan değerlendirilebilir. Olumlu yönü, böylece HDP ile AK Parti arasında gizli bir anlaşma olduğu tezi bu şekilde ortadan kalkmış oluyor. İkincisi, eleştirdikleri devletin başkanlığına aday çıkarmaları, daha düne kadar bağımsız devlet hayalleri kuran ve terörden medet uman ayrılıkçı bir hareketin demokratik sistemi kabullendiği sonucunu doğurursa bu da ciddi bir paradigma değişimine sebep olabilir. HDP"nin Türkiyelileşmesi olumlu görülebilecek bir durumdur. Demirtaş"ın bulunduğu konum sebebiyle söylemini yumuşatması ve daha kuşatıcı bir perspektife sahip olmaya çalışması da siyasal bir kazanımdır. "Adına demokratik seçim demedik, demeyeceğiz" gibi söylemler ise bu tabloya uymamaktadır.

Demirtaş"ın "ölüm" diyen Kandil"e karşı "yaşam" demesi elbette önemlidir. Demirtaş"ın kişisel popülaritesini artırması Kandil"deki örgüt ağalarını çok rahatsız edecektir.

BDP çizgisi çok parti ve çok genel başkan değiştirdi. İsimler hep kolay harcanan olduğundan hiçkimse öne çıkamadı. Bu belki de Öcalan"a karşı güçlü bir isim ortaya çıkmaması gibi bir kaygıya dayanıyordu. Bu hareket ilk kez bir ismi parlatıyor ve kişisel olarak öne çıkarıyor.

Bunun üreteceği travmaları zaman içinde göreceğiz.

Bilindiği gibi Demirtaş HDP"nin başına geçmeyince çok bozulmuş ve ters beyanlarda bulunmuştu. Örgütün BDP"ye radikal, HDP"ye ılımlı rol biçmesinin neticesi olarak da şahinliğini artırmış, saldırgan bir tavır geliştirmeye başlamıştı. Ama ne olduysa ondan sonra oldu. Adeta siyasete veda edecekmiş edasında olan Demirtaş birden değişime uğradı. Hem HDP"nin başına geçti hem de Cumhurbaşkanı adayı olunca farklı bir görünüme büründü; daha ılımlı, daha alttan alan tavırlar sergilemeye başladı. Hatta hızını alamayıp eski Türkiye medyasının ve İstanbul sosyetesinin adayıymış gibi "beyaz Türk" pozları vermekten çekinmedi.

Demirtaş"ın tek sorunu dün başka bugün başka konuşması veya Diyarbakır"da başka İstanbul"da başka konuşması değil. Elbette batıda sola, doğuda Kürtlere mesaj vermesi bir yere kadar anlaşılabilir. Ancak sorunu üreten ve geçmişte şikayet ettikleri haksızlıkları yapan zihniyetle bu kadar kolay iş tutması, buna karşın çözüm sürecinin mimarı olan Erdoğan"ı yerden yere vurması bir samimiyetsizlik üretiyor.

Rakibini çalmakla suçlayan bir kişinin nazik, ılımlı, hakkaniyetli olduğu söylenebilir mi? 17 Aralık"çıların ağzıyla konuşan bir HDP adayı yeni Türkiye"de kendine rol bulabilir mi?

Demirtaş"ın tutarlılığını ölçmek için bir ay önce ortaya koyduğu siyasi tasavvurla, dünkünü kıyaslamak yeterlidir. Demirtaş Demokratik Özerkliği rafa kaldırmış, Kürt meselesinin kapsamlı çözümünü ise unutmuş... Neredeyse Kürt demekten çekinen HDP başkanının daha adayken kendine yabancılaşmaya başlaması çok hazindir.

Giderek projeye dönüşen bir adayın ilk bahar yağmuruyla makyajını dökerek aslına dönmesi kuvvetle muhtemeldir.

10 yıl önce
Proje ve makyaj...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi