|
Türkiye’nin yeni “Taraf”ı

Şu sözü bilirsiniz: “Gerçeği kırmanın il üstadı şeytandır.”

Bu, burada bir dursun.

Gerçeği kırmak, hakikati bükmek, olanın olduğu yatağı değiştirmek ve en nihayet suyu bulandırmak, medyanın sıklıkla başvurduğu bir şey olagelmiştir. Ne ki, medya, ne olursa olsun günün sonunda “itibarını korumak için” duracağı, durması gerektiği yeri bilir, belirler.

Bunun, yani “itibarımızdan vazgeçebiliriz” noktasına ilerlemenin tek bir istisnası vardır bir medya kuruluşu için. O da şudur: “Neyin operasyonunu yaptığımızı biliyoruz, itibar askıda.”

Tan gazetesinin “sakallı bebek haberi” ile “Çin’e giden tren nerede?” kampanyasını akraba kılan şey budur. “İtibarı neye feda ettiğinin farkında olmak” yani.

Bu da burada bir dursun.

T24 ve ODA TV gibi medya odaklarını kendi içlerinde tutarlı buluyorum. Şundan: Zaman zaman yazılarımı alıntılar bu iki medya kuruluşu. Yazımın içinden en olmadık, en akla gelmedik manşeti bulup “yandaş Yeni Şafak yazarı şöyle şöyle dedi” diyerek haber yaparlar. Fakat bir mesleki nezaket de göstererek yazımın bütününü yayımlarlar. Hal böyle olunca ben de “en azından yazımı kesip biçmeden yayınlamışlar; bu kendi içerisinde ahlaklı bir tavır” derim.

“Türkiye’nin yeni Taraf”ı Karar gazetesi”nden de insan böyle bir ‘kendi içinde ahlaklı’ tavır bekliyor ister istemez. Lakin, döndüğü virajın keskinliğinden olsa gerek, şaşkın bir mermiye dönüşen Karar’da böyle bir tavır görmek şöyle dursun bir çeşit “operasyon merkezi olma” hissiyatı hâkim olmuş görünüyor.

Bu sefer mesele ben değilim. Mesele ben değilim ama mesele o kadar mühim ve göstergesel ki yazmasam, itiraz etmesem olmayacaktı.

Görenleriniz olmuştur. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, katıldığı bir televizyon programında “bardak” üzerinden bir örnekleme yapıp bir argüman kurdu. Ünal burada, “18 yıl önce Türkiye’de bardak boştu, biz bu bardağı 18 yılda hiç olmazsa yüzde yetmiş oranında doldurduk” dedi.

Bir bakıma bir özeleştiri de içeriyordu Mahir Ünal’ın sözleri. AK Parti’nin 18 yıllık iktidar sürecinde yapmak, hayata geçirmek istediklerinin ancak yüzde yetmişini yapabildiğine dair bir tespitti. Üstelik bu örnekleri uzun uzun çeşitlendirerek geliştirdi bardak argümanını.

Karar Gazetesi, tam burada girdi devreye. “Türkiye’nin yeni Taraf’ı” olmayı göze alarak Mahir Ünal’ın bu yayında söyledikleri üzerinden bir “operasyon” yaptı.

Tweet tam olarak şöyleydi: “Mahir Ünal’dan tepki çeken bir açıklama daha: Bir dönem Türkiye’de bırakın bardağın içindeki suyu, bardak yoktu.”

Doğru, Mahir Ünal uzun konuşmasının bir yerinde Türkiye’de bardağın yüzde yetmişini doldurduklarını ifade ettikten sonra bu cümleyi bir argüman, bir benzetme olarak kuruyor... Mealen diyor ki “Bizden önce bardağın dolu olması bir yana, bardağın kendisi ortada yoktu.” Hani eğer zekâ seviyesi “Şimdi tuvalete gitmem gerekiyor” düzeyinde değilse bir insanın, Mahir Ünal’ın “bardak” benzetmesi üzerinden “Bizden önce Türkiye’de bardak yoktu” düz anlamını değil, politik bir benzetmeyi kastettiğini bilir ve bunu “Tepki çeken bir açıklama daha” diye servis etmeye utanır. Tabii, bir “operasyon merkezi”ne dönüşme çabası içerisinde değilseniz…

Kusura bakılmasın. Karar o görüntüye o manşeti “karanlık bir operasyon merkezi” olan Taraf Gazetesi’nin geride bıraktığı mirası doldurabilmek aşkına patlatıyor bence. Bir gram fazlası değil.

Bakın şu değil. Dediğim gibi, gazeteler bazen ait oldukları kamp gereği, hizmet ettikleri amaç gereği, hedefledikleri şey gereği bilgiyi zorlarlar yahut manipüle ederler. Keşke etmeseler elbette ama bu alışık olduğumuz, bildiğimiz bir şeydir. Lakin gerçeği bunca yok saymak, haberi böyle bükmek; insaf, ahlak ve meslek dışıdır.

Bir gram insafı, bir gram aklı ve bir gram meslek ahlakı olan gazete bu operasyonu yapmaz.

Hadi yaptın diyelim. Hadi saldın nifakı ortaya, peki “haber yeteri kadar dolaşıma girdikten sonra” haberi silmek, kaynağı belirsiz hale getirmek nedir yahu? Yok etti Karar o haberi, sildi. Kendisini bir “operasyon merkezi” haline getirdiğinin ispatı da o “silme eylemi”ndedir tam olarak.

Hakan Albayrak, Yusuf Ziya Cömert, Ahmet Taşgetiren gibi çok sevdiğim, hukukumuz olan abiler kusuruma bakmasın. Karar, hızla bir operasyon merkezine dönüşüyor ve vaktiyle Taraf hangi rolü üstlendi ise o role talip olmaya çabalıyor.

Öyle ki, bu yazım için bana da benzer bir operasyon çekebilecekleri riskini alarak yazdığımı hissettiriyorlar bana bu satırları. Tehlikeli olan tam da budur ve burasıdır işte. Ne muhalif olmak, ne karşıt olmak, ne öfkeli olmak bu yaptıklarını yapmalarını gerektirmez.

Bilmem anlatabildim mi derdimi?

#Taraf
#T24
#ODA TV
3 years ago
Türkiye’nin yeni “Taraf”ı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi