Biden’ın başkanlığa seçilmesiyle birlikte Trump yönetiminde de bürokratik bir darbe gerçekleşti ve Pentagon kritik görevlerin tamamına kendi isimlerini atadı.
İlk hamle ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in emekliye ayrılmasıyla başladı. Jeffrey, ABD bürokrasisinde Türkiye’nin Suriye tezlerine en güçlü desteği veren isimlerden biri olarak biliniyordu. Jeffrey’in yerine atanan isim ise: Joel Rayburn
Yeni temsilcinin enteresan fikirleri var: Kerkük’ün demografisi Kürt nüfus lehine değiştirilmeli de bunlardan biri
Joel Rayburn’ın özel temsilciliğe gelmesiyle birlikte doğrudan Suriye konusundaki ana belirleyici aktör olması da bekleniyor. Bazıları bu yeni görevlendirmelerin kısa vadeli olduğunu düşünse de Biden yönetiminin Rayburn ile devam edeceği öngörülüyor.
- Bunun mesajı da ilk kez 3 gün önce Demokrat Parti’nin neredeyse resmi yayın organı gibi çalışan CNN’den geldi. CNN’de Peter Bergen imzasıyla yayınlanan ‘başlıklı içerik hangi görevlere kimlerin getirilmesi gerektiğine dair tespitler içeriyordu.
Birçok görevde değişiklik öngörülürken Rayburn’un koltuğunda kalması gerektiği anlatılıyor. Rayburn anti-İrancı olarak bilinirken ABD’nin Suriye rejimine ve Lübnan’daki isimlere karşı getirdiği ekonomik ambargoların, ‘Caesar Acts’ hamlelerinin arkasındaki isim olarak biliniyor.
Rayburn’ün 2014 yılında yayınlanan ‘Amerika sonrası Irak: Liderler, Mezhepler, Direniş’ adlı bir kitabı da bulunuyor. Rayburn bu kitabın 6. bölümünde ise Kerkük’e Kürt nüfusun taşınması ve demografinin değiştirilmesi gerektiği tezlerini anlatıyor.
Yeni Savunma Bakanı Miller, Trump ile YPG için kavga etmişti
Bir diğer hamle ise Savunma Bakanlığı görevinde gerçekleşti. Mark Esper yerine atanan Christopher Miller 2019 yılında Trump’ın Suriye’den çekilme kararına en sert tepki veren isimlerin başında geliyordu.
Türkiye, Biden koltuğa yerleşmeden kazanımları artırmalı
- Olayların bu şekilde cereyan edeceğini konuyla ilgili daha önce hazırladığımız dosyalarda da belirtmiştik. Biden ile birlikte ABD’nin Obama ile kurgulanan dış politikaya geri döneceği ve Suriye’deki sistemi ters yüz etmeyi amaçlayacağı ilk günden belli oldu.
Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Suriye konusuna değinmiş, ''Bize verilen sözler tutularak buralardaki tüm teröristler belirlediğimiz hattın dışına çıkartılmazsa, ihtiyaç duyduğumuz her an harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu tekrarlıyorum'' demişti.
Türkiye’nin de bir an önce kendi hamlelerini yapma yolunda adım attığı bu açıklamadan da görülürken olası bir zaman kaybı da Suriye’de ABD’ye kendi statükosunu kurma yolunda güç kazandırabilir. ABD bütün Suriye politikasını PKK’nın Suriye kolu YPG üzerinden kurgularken Rusya da Suriye’de yaşanacak zaafları avantaja çevirip İdlib’i kuşatmayı planlıyor.
Bugün Türkiye’de Joe Biden’ın seçilmesini alkışlayan insanların yarın İdlib kanalıyla ülkemize akma ihtimali olan milyonlarca mülteci ile ilgili söz söylemeye de hakkı yok. Üstelik Biden’ın ve geri dönen 2008-2016 yıllarının ABD’sinin dış politikasını dizayn eden ekibin bütün politikaları Suriye’de kör topal ilerleyen düzeni bozmayı amaçladığı bu kadar aşikarken.