Türkiye, sosyal politikalar alanında vatandaşlarının eşit fırsatlardan yararlanmasını ilke edinmiş, geliştirdiği sosyal hizmet vizyonuyla ise artık yurtdışındaki vatandaşlarına da ulaşmaya başlamıştır.
1960’lı yıllardan itibaren Avrupa’ya işçi olarak giden Türkler, Almanya’da 4 milyona yakın bir nüfusa ulaşmış ve ülkenin kalkınmasında önemli bir rol oynamışlardır. Bununla birlikte aradan geçen 60 yıla rağmen halen bulundukları ülkelerde yabancı düşmanlığı, fırsat eşitsizliği, kuşak çatışması ve çocukların eğitimi gibi problemlerle mücadele etmektedirler.
AVRUPA’DA TÜRK AİLELERİ
AK Parti Hükümetleri, yurtdışındaki vatandaşlarının sosyal ve kültürel haklarını korumak üzere başlattığı çalışmalarına 6518 sayılı Kanun ile bir yenisini daha eklemiş ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yurt dışı teşkilatı kurma yetkisi vermiştir. Ayrıca 2015 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile de Almanya’da Berlin Büyükelçiliğimiz nezdinde 1 müşavirlik; Düsseldorf, Köln, Münih, Hamburg ve Stuttgart Başkonsolosluklarımız nezdinde de 5 ataşelik kurulması kararı çıkarılmıştır.
AİLE ATAŞELİKLERİ
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’mıza (ASHB) bağlı olarak kurulan Aile Ataşelikleri, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın karşılaştıkları özellikle sosyal sorunların çözümü için kişiler ve kurumlar arasında sağlıklı bir koordinasyon sağlamayı ve bütüncül çözümler üretmeyi hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda ilk ataşeliğimiz 2015 yılında Almanya’nın Düsseldorf kentinde kurulmuştur.
Aile Ataşeliğimiz, insanlarımızın hak ve menfaatlerini korumak adına, danışmanlık ve rehberlik merkezi olarak faaliyet göstermektedir. Alman makamları tarafından sunulan sosyal hizmetler konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirmekte ve yönlendirmektedir.
Ataşelik çalışmalarımızın ortak hedefi, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın milli ve kültürel değerleriyle bağlantılarını canlı tutmaktır. Türkiye’de olduğu gibi Almanya’daki vatandaşlarımız için geliştirdiğimiz politikalarda da “aile birliğinin korunması” öncelikli hizmet alanlarımızdandır. Nitekim yurtdışında kurulan her aile yuvası bir Türkiye’dir. Çocuklarımız ve gençlerimiz bu yuvalarda, milli ve kültürel değerlerinden beslendikleri sürece ait oldukları kimlikleri koruyabilmektedir.
Almanya’da ataşeliklerimizin sayılarının ivedilikle artmasında etkili olan ve ASHB’nın görev alanına giren en ciddi sorunlardan biri, çocuklarımızın ve gençlerimizin, “Alman Gençlik Daireleri” tarafından korunmaya alınmasıdır. Alman devletinin çocuk ve gençlere yönelik geniş bir hizmet ağına sahip olan Gençlik Daireleri, Türk kamuoyunda çocukları ailelerinden koparması iddiasıyla tanınmaktadır. 2013 tarihli TBMM İnsan Hakları İnceleme Raporu, söz konusu iddiaların asılsız olmadığını, Türk ve Alman halklarının konuya ilişkin şikayetlerinin bulunduğunu aktarmaktadır.
ALMANYA’DA TÜRK KÖKENLİ KORUYUCU AİLELER
Ancak bu noktada gözden kaçırılmaması gereken ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren en önemli nokta yeterince Türk kökenli koruyucu ailenin bulunmamasıdır. Gençlik Daireleri tarafından koruma altına alınan Türk çocukları, çoğu zaman “yeterli sayıda” Türk kökenli koruyucu aile olmaması sebebiyle Alman ailelere verilmektedir. Bu durum, çocukların zaman içinde kendi kimliklerinden uzaklaşmasına yol açmaktadır. Bu tehlikenin farkında olarak meseleye katkı sunmaya çalışan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, öncelikle Almanya’daki Türk toplumu içinde koruyucu ailelik müessesesinin yaygınlaşması için çalışmaya başlamıştır.
Yurt dışı temsilciliklerimiz Almanya’da çok düşük olan Türk kökenli koruyucu aile ve çocuk evlerinin sayısını çoğaltmaya yönelik faaliyetler gerçekleştirerek, bu konudaki farkındalığı artırmak üzere planlamalar yapmaktadır.
Düsseldorf Ataşeliğimiz ile 2015 yılından bu yana, 49 koruyucu aile bilgilendirme toplantısı düzenlenmiş, bu toplantılara 2560 “koruyucu aile ilgilisi” katılmıştır. Söz konusu ailelerden 602’si “koruyucu aile adayı” olarak listede yer almıştır. Yeni açılan ataşeliklerimizde de benzer çalışmalar yoğunluklu olarak gerçekleştirilecektir.
30 HAZİRAN KORUYUCU AİLE GÜNÜ
Şu noktayı özellikle vurgulamak gerekir ki, yeni nesillere sahip çıkmak sınırlarımızın ötesinde de hayati bir mesele haline gelmiştir. Milletinin bekasına hizmet etmek adına, çocuklara ve gençlere sığınacak liman olmanın, sıcak bir yuva sunmanın sorumluluğunu her Türk ailesinin derinden hissetmesi elzemdir.
30 Haziran Koruyucu Aile Günü sebebiyle bu soruna özellikle yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın dikkatini çekmek ve bu konuda daha cesur davranarak koruyucu ailelik halkasının içinde yer almalarını sağlamak hepimiz için önemli bir sosyo-kültürel sorumluluktur.
Yurtdışında kurulan her Aile Ataşeliği’nin varlık gayesi, gurbetin açtığı yaraları Türkiye’nin şefkatli dokunuşu ile daha kolay sarmak ve her bir vatandaşımıza asla yalnız olmadıklarını hissettirmektir.