
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde Dünya İnsan Hakları Günü “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye" programında konuşuyor.
Kıymetli dava arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler sizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Siz kardeşlerimle bir araya gelmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
İnsanlık için güçlü Türkiye programının ülkemiz milletimiz gönül ve kültür coğrafyamız ile tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu güzel programı tertipleyen AK Parti İnsan Hakları Başkanlığımızı tebrik ediyor icrasında emeği geçen her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum.
Savaşların, çatışmaların, yokluk ve yoksulluğun bütün yükünü minik omuzlarında taşımak zorunda kalan masum çocukları ve onların cefakar annelerini babalarını kalpten selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım değerli misafirler; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan tam 77 sene önce 10 Aralık 1948’de büyük bir teveccühle kabul edildi. 30 maddeden oluşan bu beyanname iki yıkıcı Dünya Savaşı sonrasında yeni bir düzen inşa etmeye çalışan insanlık için umut kaynağı oldu.
Beyannamenin ilk üç maddesini burada sizlere aktarmak isterim; Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. Her bir satırı dikkatle okunması içselleştirilmesi ve uygulanması gereken bu tarihi beyanname; yaklaşık altı ay sonra meclisimizde kabul edilerek kaderin bir cilvesi olarak 27 Mayıs 1949’da yürürlüğe girmiştir. Beyannamede kayıtlı hususların özellikle vesayet dönemlerinde ne kadar tatbik edildiği üzerinde ayrıca durulması gereken bir meseledir.
Kimi zaman bürokratik oligarşi antidemokratik güç odakları olarak kendini deşifre eden bu zihniyet milletin hafızasında derin yaralar açmış demokrasimize telafisi uzun yıllar alan zararlar vermiştir.
İnsan hakları cellatlarının ülkemize, milletimize, demokrasimize ve sosyal barışımıza çıkardığı faturaları halen ödüyoruz. Bunların bir kısmını son grup toplantımızda ifade ettim. Orada dile getirmediklerimizi başta mağdurlar olmak üzere milletimizin farklı kesimleri çok çok iyi biliyor. Onları da muhataplarının yüzlerine çarpmaya devam edeceğiz. Efendiler sabıkalı gençleri ile hesaplaşmak yerine işi dedeye, ataya götürseler de biz doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz.
Eşref-i mahlukat ola insana saygı göstermek bizim için ulvi değerlerdir. Peygamber Efndimiz 1400 sene önce Veda Hutbesi'nde insanlığa şöyle seslenmişti: Allah katında üstünlük ancak takva iledir.
Bizler alemin özü yaradılmışların gözbebeği olarak gören medeniyetin mensuplarıyız. Dünyaya gelen her insan alemin özü olarak kıymetlidir.
Hayvanlar için hastaneler bakım ve barım yerleri, camilerin duvarlarını süsleyen kuş yuvaları timsali.
Türkiye'de her şey yumuşamış, hayvanlar bile. hoşgörüye dayanan tasavvurdan bahsediyoruz. Vistülde Türk atları sulandıkça lehler rahat eder.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın sözünü sık sık hatırlatıyorum. Bizim insan hakları konusunda mahcup olacağımız hiçbir leke yoktur. Tarihimizin hiçbir döneminde çiğ süt içmedik. Nerede bir zulüm varsa zalimin karşısında dimdik duruyoruz. Türkiye denilince akla barışı kuran ve diplomasiyi şekillendiren düzen geliyor.
Al bayrağımız dünyanın dört bir yanında nazlı nazlı dalganınca herkes kendini güvende hissediyor. İnsanlık için Güçlü Türkiye şiarıyla üzerimize düşeni yapıyoruz. Dün Suriye devriminin 1.yıl dönümüydü. Devrimin 1. yılında her türlü zorbalığa rağmen 13,5 yıl boyunca zulme direnen kardeş Suriye halkını ülkem ve halkım adına tebrik ediyorum. Suriye halkının son bir yılda yaşanılan zorluklara rağmen ülkelerine dört elle sarıldıklarına şahit oluyoruz. Başkan Şara Emevi Cami'nde hem sabqah namazı kıldırıyor hem de verdiği hutbeyle Suriye'nin geleceğini anlatıyordu. Suriye devrimi son 1 yılda en zoru geride bırakmıştır.
10 Mart mutabakatının altında imzası olanlar düğümü çözecektir. Güçsüz Suriye'ye yatırım yapan şer odaklarını alt üst edecektir. Suriye bölegesinin muteber bir ülkesi olarak istikbale yürüyecektir. 13,5 yıl boyunca Suriyelileri göndereceğiz diyen aparatlara karşı direndiysek yeni döenmde kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Muhalefet geldikleri yere göndereceğiz demiyorlar mıydı ? Biz savaşta onlara sırtımızı dönmedik barışta da yan yana olacağız. Birlikte Suriye'yi imar ve inşa edeceğiz. Kavga ederek değil birbirimize güvenerek yapacağız.






