|

Babıali’nin hafızası kitap sokağı olsun

Geçmişi yüz elli yıl öncesine uzanan Türk basın ve yayıncılık tarihinin kalbi olan Babıali her geçen gün yalnızlığa terkediliyor. Geçtiğimiz hafta İstanbul Kültür Çalıştayı’nda Babıali’nin ruhunu canlandırmak adına daha önce Kültür Şurası’nda da dile getirildiği gibi bir kitapçılar sokağının açılması gündeme geldi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 20/05/2018 Pazar
Güncelleme: 00:00 - 19/05/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
onlarca yayınevi, gazete, dergi ve matbaa binasında Türk Basın Tarihi’nin yüzelli yılı yazıldı.
onlarca yayınevi, gazete, dergi ve matbaa binasında Türk Basın Tarihi’nin yüzelli yılı yazıldı.

Türk yayın camiasının nabzı İstanbul’da atar. Çemberlitaş’tan başlayıp Sirkeci’ye kadar uzanan güzergah üzerindeki caddeler ve bu caddelere açılan sokaklarda yer alan binalarda hizmet veren onlarca yayınevi, gazete, dergi ve matbaa binasında Türk Basın Tarihi’nin yüzelli yılı yazıldı. Meşhur şair, yazar ve gazetecileri ağırlayan ve pek çok yazarın kalem kavgasına şahitlik eden bu semt seksenlerin ortalarından itibaren yavaş yavaş canlılığını yitirmeye başladı. Önce gazete binaları ardından da yayınevleri birer birer bu semti boşaltmaya başladılar. Teknolojik gelişmeler, sektördeki isimlerin değişimi, yayınevleri zincirleri, holdingler derken hem yayın dünyası hem de basın dünyasında değişimler kaçınılmaz oldu. Basın ve yayın dünyasının buluştuğu bu semtte yayınevlerinin bir kısmı eskiden sadece yabancı yayın yapan yayıncıların buluşma yeri olan Beyoğlu ve Kadıköy’e taşındı. Basın dünyası ise İkitelli tarafını tercih etti.

YAZAR VE GAZATECİLERİN BULUŞMA ADRESİ

Bir başka değişiklik ise basında yazan çizen kesimde yaşandı. Babıali’nin en önemli kalemleri arasında yazarlar yer alırdı yine ilk roman tefrikaları okurla gazete sayfalarında buluşurdu. Büyük beğeni toplayan bu eserler daha sonra kitap olarak basılırdı. Yine köşe yazarları arasında fıkra, deneme, makale yayınlayan, kitap eleştirileri yapan isimler arasında dönemin ünlü yazar, şair ve eleştirmenleri olurdu. Bugün Divanyolu’ndan Cağaloğlu’na ve oradan da Vilayet Konağı’nın önünden Sirkeci’ye doğru inerken bir döneme tanıklık eden yayın ve basın camiasının el ve eteğini buradan çektiğine şahit olursunuz. Kapanan yayınevleri, taşınan basın yayın organları yerlerini çoğunlukla otel binalarına bıraktı. Sektör el değiştirince artan kiralar bağımsız kitapçıların ve yayıncıların ya bu sektörden çekilmesine ya da taşınmasına sebep oldu. Yazar, çizer ve gazeteciler de buradaki buluşma mekanlarını terk ettiler. Bugün bu güzergahta yaptığınız yolculuklarda ya boş binalar ya da butik oteller sizi karşılar.


KİTAPÇI SOKAĞI

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından organize edilen ve İstanbul Kültür Müdürlüğü ev sahipliğinde ilki geçen hafta gerçekleştirilen İstanbul Kültür Çalıştayı’nda İstanbul ve Yayıncılık Komisyonu’nda görev aldığımda birinci gündem maddemiz Babıali’ydi. Yaklaşık bir yıldır bu semtte çalışmalarını sürdürmüş yayınevi sahipleriyle yaptığım söyleşilerde dile getirilen en önemli sorun bu semtteki yayıncı ve kitapçıların yavaş yavaş el çekmesiydi. Peki yayıncılığın kalbi olan bu semti yeniden harekete geçirmek için neler yapmak lazımdı? Bu sorunun aslında en güzel cevabı geçen yıl yine Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde üçüncüsü gerçekleştirilen Kültür Şurası’nda dile getirilmişti: Babıali’de bir kitapçı sokağının açılması.


GENÇLERİN BULUŞMA ADRESİ

Aradan bir yıl geçtikten sonra bunun için neler yapıldı? Sorusundan yola çıkarak komisyon tartışmasında yeniden bu sokağı gündeme getirdik. Komisyon Başkanımız Cevat Özkaya’nın önerisi bu sokaktaki binalara giydirmeler yapılarak bir sanat sokağına çevrilmesi yönündeydi. Ayrıca burada kitapçı dükkanlarını açmanın ötesinde buluşma adresi olması için konsept bir kafenin hizmet verebileceği söyledi. Yine sokağın simgesi olacak farklı dillerde üzerine ‘oku’ yazan bir kitap büstü de sokağı dikkat çekici kılacaktı. Kamu yayıncılığında büyük fark yaratan Zeytinburnu Belediyesi Başkanı Murat Aydın’ın bu sokakla ilgili önerisi de çok kıymetliydi: İstanbul Üniversitesi’yle işbirliği yaparak mesela Türkiyat Bölümü öğrencilerinin bazı derslerinin bu sokakta yapılmasını sağlamak. Böylece gençlerin de girip çıktığı çok daha canlı bir kitapçı sokağı olacaktı. Benim önerim ise son yıllarda her yaş grubunun ilgi gösterdiği kitap müzayedelerinin haftanın belli günleri bu sokakta yapılmasıydı. Komisyon olarak bu konuda önerilerimizi Çalıştay’ın kapanışında Cevat Özkaya dile getirdi. Çalıştay sonrası hem bu sokağı hem de bu sokağın çevresinde Babıali ruhunu yeniden yaşatmak için neler yapılacağını öncelikle okur olarak merakla bekliyoruz.


Ruhu Çatalçeşme’de canlansın

Pınar Açılım Yayınlarının sahibi Cevat Özkaya Babıali’yi 1972’lerden yani öğrencilik yıllarından bu yana biliyor. “O zamanlar dergi çıkarıyorduk dergilerin paketlenmesine yardım etmeye gelirdik. Cağaloğlu’na büyük ölçüde kitapçıların hakim olduğu bir dönemdi. Binaların zemin katlarında matbaacılar olurdu. Bu semte girince o farklı havayı hemen fark ederdiniz. Matbaacılar, kağıtçılar, yayınevleri, dergi büroları, kitapçılar vardı. Yine Milliyet, Hürriyet gibi büyük gazetelerin binaları da buradaydı. Mesela az ilerde çocuk kitapları ve ansiklopedileri dağıtılırdı. Görsel Yayınları vardı hani şu seksenlerde ansiklopedilerin çok ilgi gördüğü yıllarda buradan ansiklopedi dağıtımı yapılırdı. Yine sokakta sırtınta kurşun harfler taşıyan insanlar görürdünüz. İnternet falan olmadığı için yazarlar kitaplarını ya da köşe yazılarını getirirlerdi ve onları görürdünüz bu sokaklarda “ diye o eski hareketli günleri anlatıyor.

MARKAMIZ OLMUŞ

Babıali’nin bir marka değeri olarak yeniden ruhunun bu semtte canlandırılmasını en çok önemseyen isimlerden biri Özkaya. Biraz da yayıncı ve kitapçıların ağabeyi olarak bu işe gönül vermiş bir isim. Eskiye hürmet adına bu sokaklarda bir şeyler yapılsın istiyor. Kültür Şurası’ndan sonra kitapçı sokağı olarak Babıali’nin hafızası sayılan Çatalçeşme Sokağı için bir ön çalışma yapılmıştı. Bu sokak için başka ne yapıla bilinir diye merak edip soruyorum Özkaya’ya. “Hangi sokağın olması önemli değil asıl önemli olan şey bu ruhu bir sokaktan başlayarak yaşatmaya başlamak aslında” diyor Özkaya. Çatalçeşme diğer sokaklara göre biraz daha şanslı görünüyor. Çünkü sokaktaki canlılık yavaş yavaş ölse de hala burada hizmet veren şirketlerin yüzde ellisini yayıncı ve kitapçılar oluşturuyor. Özkaya bu sokaktan yola çıkarak Babıali’nin simgesi başka binalardan da bahsediyor: “Necip Fazıl’ın 40-50 yıl büyük Doğu dergisini çıkardığı bina biraz ileride. Yine hattat Hamit Aytaç’ın bir han içinde eserlerini yazdığını biliyoruz. Benim son dönemlerine yetiştiğim Meserret Kıraathanesi ya da İbnülemin Mahmut Kemal’in konağı bu muhitte. Bu binaların Babaıali’nin hafızası olarak yerlerinin tespit edilip en azından üzerlerine birer plaket çakılması gerektiğini düşünüyorum.”

  • Gittikçe tenhalaşıyor
  • Geçtiğimiz yıl uzun bir aradan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde üçüncüsü gerçekleştirilen Kültür Şurası’nda yayıncılığın kalbi olan Babıali’nin hafızasını canlandırmak adına en azından bir sokağında yayıncı ve kitapçılarının buluşturulması önerisinin dile gelmesi herkes gibi beni de heyecanlandırmıştı. Hatta bunun için en uygun sokağın Çatalçeşme Sokağı olacağı dile getirilmişti. Sezai Karakoç’un Diriliş Yayınları ya da Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu dergisinin adresi olan bu sokak ne yazık ki son yıllarda yayıncıların ve kitapçıların birer ikişer buradan çekilmesiyle her geçen gün biraz daha kaderine terk ediliyor.
#Babıali
#Kitap
6 yıl önce