|

Dede Korkut bu defa Bursa’da

Bursa’da bir antikacı dükkanında ortaya çıkan Dede Korkut’un 120 varaklık yeni yüzmasında 12 hikaye yer alıyor. 16. yüzyıla tarihlenen değerli yazma, Dede Korkut hikayeleriyle ilgili pek çok soruya da cevap verecek.

Halil Solak
01:00 - 20/03/2022 Pazar
Güncelleme: 02:43 - 19/03/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Bursa Kur’an ve El Yazmaları Müzesi
Bursa Kur’an ve El Yazmaları Müzesi

Dede Korkut Hikâyeleri’nin yeni bir nüshası Bursa’da ortaya çıktı. Bu yeni nüsha Prof. Dr. Ersen Ersoy tarafından 17 Mart’ta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne düzenlenen “Dede Korkut Sempozyumu”nda bilim dünyasına tanıtıldı.

12 hikâyeden oluşan Dede Korkut Hikâyeleri’nin yakın zamana kadar Dresden ve Vatikan kütüphanelerinde bulunan iki nüshasından haberdardık. Üç yıl önce ise Prof. Dr. Metin Ekici, “Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi” konulu 13. hikâyeyi içeren ve İran’da bulunan yeni bir Dede Korkut yazmasını yayınladı. Böylece Dede Korkut Hikâyeleri yeniden yoğun bir şekilde gündeme geldi.

MÜZE ZİYARETÇİSİNİN DİKKATİ

  • Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi Prof. Dr. Ersen Ersoy’u Bursa’daki Dede Korkut yazmasından dostu Mehmet Yayla haberdar etmiş.
  • Aynı zamanda ciddi bir kitap koleksiyoneri olan Yayla’nın 19 Şubat’ta Bursa’daki Kur’an ve El Yazmaları Müzesi’ni ziyareti esnasında bir eser dikkatini çeker: Bilgi kartında “Dede Korkut Hikayesi” şeklinde tanımlanan yazmayı görünce fotoğraflayarak Prof. Ersoy’a gönderir.
  • Fotoğrafı inceleyen Ersen Ersoy, yazmanın tamamına dijital olarak eriştikten sonra vardığı sonuç Türkoloji araştırmaları için büyük bir müjdedir: Bu, daha önce literatürde hiçbir şekilde kullanılmayan yeni bir nüshaydı.

120 VARAKTA 12 HİKAYE

Sayfaları karışık halde ciltlenen 120 varaklık bu yazmada 12 hikâye yer alıyordu, üstelik Dresden nüshasıyla büyük benzerlikler taşıyan ve 16. yüzyıla tarihlenen bu değerli yazma harekeliydi. Yani Dede Korkut Hikâyeleri’nin 200 yıldır cevaplanamayan soruları, Bursa’daki bu yeni yazma sayesinde artık çözülebilirdi. Yıllardır yerli ve yabancı onlarca Türkolog, Dede Korkut’taki problemli bir kelime, deyim ya da söz öbeklerini anlamlandırmak için yüzlerce makale ve kitap yazdı, çeşitli tezler, teklifler öne sürdü. Şimdi artık Dede Korkut’un şifrelerini çözmek için elimizde bir büyük veri daha var: Dede Korkut’un Bursa nüshası!

BURSA: BİR KİTAP CENNETİ

  • Dede Korkut Hikâyeleri’nin yeni bir yazmasının Bursa’da bulunması aslında çok doğal. Çünkü Osmanlıların ilk başkenti olan Bursa, 14. yüzyılın ilk yarısından itibaren cami, medrese, tekke gibi ilim kurumlarıyla donatılmıştı ve bu şehirde irili ufaklı onlarca kütüphane vardı. Halil İnalcık’a göre 1402’de Timur’un askerlerinin Bursa’ya girerek her tarafı yağmalayıp şehri ateşe verdikleri sırada ilk Osmanlı padişahlarına ait resmî vesikalar ve birçok telif eser yok olmuştu. Ancak bu darbeye rağmen Bursa’da kıymetli elyazmaları bakımından halen çok zengindir: Mesela Oğuz Türkçesinin en eski örneklerinden sayılan Behçetü’l-Hadaik’in bir yazması, Anadolu’nun İbn Sina’sı sayılan Hacı Paşa’nın tıp konusundaki Kitâbü’s-Sa’âde ve’l-ikbâl’inin bir yazması, 17. yüzyılın ünlü mutasavvıfı Niyazî-i Mısrî’nin kendi hattıyla hatıralarını içeren mecmuası, Divanü Lugati’t-Türk’ün ilk Türkçe çevirilerinden Abdullah Sabri Karter’in tercümesinin yirmi iki defter halindeki yazmaları hep Bursa kütüphanelerinde korunmaktadır.

BURSALI ANTİKACININ BAĞIŞI

Peki bu Dede Korkut yazması Kur’an ve El Yazmaları Müzesi’ne nasıl geldi?

Nazil olduğu zamandan günümüze Kur’an-ı Kerim’in yazım aşamalarının kronolojik olarak izlendiği ve İslam kitap sanatlarını yansıtan çeşitli örnekleri barındıran müze, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından tarihî Muradiye Medresesi’nde 2019 yılında açılmıştı. Bursa Kapalıçarşı’da antikacılık yapan İbrahim Koca da birkaç matbu Kur’an, birkaç icazetname ile birlikte bu yazmayı da 2018’de, yeni açılacak müzeye bağışlamıştı.

İbrahim Koca, yaptığım görüşmede yazmanın kendisine nasıl ulaştığını şöyle anlatıyor: “7-8 yıl önce Bursa’nın Fadıllı köyünden bir hocaefendi bana bazı yazmalar getirdi satın almam için. Dede Korkut hikâyeleriyle ilgili yazmayı görünce çok sevindim ben. Getiren hocaefendi de işi gereği eski harfleri bildiği için kitabı karıştırıp ne olduğunu anlamıştı zaten. Ben de kendisinden bu yazmayı satın alarak müzeye bağışladım. Bir ziyaretçinin müzeyi gezerken bu eseri fark ederek duyurulması, müzenin de vazifesini yerine getirdiğini gösteriyor.”

Dede Korkut’un yeni yazması, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından “Türk Dünyası Kültür Başkenti” ilan edilen Bursa’daki kültür faaliyetleri kapsamında yakında tıpkıbasım halinde yayınlanacak. Böylece milli kültürümüzün şaheseri, Türkolojinin en bereketli metinlerinden biri olan Dede Korkut Hikâyeleri daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacak.

Osman Hamdi Bey haber verdi 100 yıl sonra yayınlandı

2019’dan itibaren sergilenen bu değerli yazmanın önünden bugüne kadar yüzlerce kişi geçmiş olmasına rağmen ancak 3 sene sonunda fark edilebildi. Bu durum bana, Türkiye’de Dede Korkut’un Avrupa’da keşfedilmesinden ancak bir yüzyıl sonra yayınlanmasını hatırlattı. Türk dilleri uzmanı rahmetli Prof. Dr. Semih Tezcan’a göre oryantalist Heinrich Friedrich von Diez’in Tepegöz hikâyesini yayınladığı 1815 yılından 1916’ya kadar geçen süre içerisinde Dede Korkut Kitabı’nın varlığı sadece Avrupalı ve Rus bilim adamlarıyla onların çevresindekiler arasında biliniyordu: “Türkiye’de ve Türk dilleri konuşan öteki ülkelerde galiba hiç kimsenin ne bu yayından ne de Dede Korkut Kitabı’ndan haberi olmuştu.” Avrupalı ve Rus Türkologların çalışmalarından Türkiye’de ilk olarak ünlü ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey haberdar olmuş, Berlin Devlet Kütüphanesi’nde saklanan (Dresden’den çoğaltılmış) kopyadan fotoğraflar aldırıp bunları Kilisli Muallim Rifat Bey’e vererek ülkemizde Dede Korkut’la ilgili ilk metin yayınının 1916’da gerçekleşmesini sağlamıştır.


#TÜRKSOY
#Bursa
#Dede Korkut
#Ersen Ersoy
#Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
#Kütahya Dumlupınar Üniversitesi
#Kur’an ve El Yazmaları Müzesi’
2 yıl önce