|

Fenelon’u hatırlarsınız

Adını lise ders kitaplarından hatırlayacağımız Fénelon tarafından hazırlanan Antik Felsefe kitabı, 1854 yılında dilimize çevrilmişti. Kitaba önsöz yazan Yusuf Kamil Paşa eseri, aslı hikmet olan bir ahlak kitabı olarak anlatır. Kitap, Büyüyen Ay Yayınları tarafından yaklaşık 150 yıl sonra yeniden okurla buluşturuldu.

04:00 - 15/02/2020 Cumartesi
Güncelleme: 00:35 - 15/02/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
François Fénelon
François Fénelon
ALİM KAHRAMAN

Bedri Mermutlu’nun keşfedip eski harflerden yeni harflere aktardığı, Büyüyen Ay Yayınları arasında Antik Felsefe Tarihi adıyla çıkan Fénelon’a ait bir kitaptan söz edeceğim. Onun mahiyeti ve çeviri tarihimiz içinde tuttuğu müstesna yere geçmeden önce bir soruyla konuya girmek istiyorum: Fénelon’u hatırlıyor musunuz?

Türkiye’de Lise düzeyinde eğitimi olanlar, derinlemesine olmasa bile Fénelon adını bilirler. Onun Telamak adlı eseri, modern Türk Romanını hazırlayan ilk çeviri olmasıyla, yıllarca, üniversite giriş sınavlarının namlı soruları arasında yer aldı. Yusuf Kâmil Paşa tarafından 1862 yılında gerçekleştirilen bu çevirinin ismini biliyorduk ama cisminden ve içeriğinden haberdar değildik. Çünkü eski “inşâ”ya göre gayet ağdalı bir dil kullanılarak yapılmıştı çevirisi.

BİR AHLAK KİTABI


O kitabın başına Yusuf Kamil Paşa’nın yazdığı bir sunuş vardı. Paşa, orada, ilk bakışta hikaye gibi görünen bu eserin, aslı hikmet olan bir ahlak kitabı olduğu konusunda bizi uyarıyordu. Anladınız değil mi, Telemak, yazarı tarafından, felsefî özlü bir ahlak kitabı olarak yazılmıştı. Eğitici bir eserdi. Eserdeki hikayeleştirme, bu amaca hizmet eden bir araçtı (Bizdeki “kıssadan hisse” çıkarma anlayışında olduğu gibi). Fénelon da edebiyatçı değil bir felsefeciydi. 17. yy.da yaşamış, adı Voltaire ile birlikte anılan, despotizme karşı duyarlılığı ve siyasetteki ülkücülüğüyle 18. yy. Filozoflarını müjdeleyen isimlerdendi.

Biyografisine baktığımızda, bir Katolik papazı olan Fénelon’un eğitimciliği hemen dikkati çeker. Eğitimini üzerine aldığı Bourgogne dükünün yaramaz oğlunu dizginleme, bölgedeki Protestanları Katoligliğe döndürme gibi işlerdeki başarısı onu, XIV. Louis’in torunlarına öğretmen olarak atanmasına kadar ilerletir.

Fénelon, Telemak’ı da bu ikinci eğitimcilik döneminde yazar. Eser, bir gezi ve aşk romanı özelliği taşır. Kitapta, akıl ve mantıkla yönetilen bir krallık vardır. O krallıktan savaş, zorbalık ve lüks kovulmuştur. Eser, o dönemde, XIV. Louis yönetimine yönelik ağır bir eleştiri içerdiği gerekçesiyle yasaklanmıştır.

Sözü uzatmayalım.

Fénelon ve eseri Telemak’ın önemi, bizim çeviri tarihimiz içinde tuttuğu yeri size hissettirebildiğimi sanıyorum. İşte sözünü edeceğimiz kitap, bu yazarın, Evvel Zamanda A’zamü’ş-şân Olan Filozofların İmrar Etmiş Oldukları Ömürlerinin İcmâlidir adıyla Türkçeye çevrilen bir başka eseridir. Bir taraftan bakılırsa eser, Thales ve Solon ile başlayıp aralırında Socrate, Platon, Diogene’in de bulunduğu isimlerle devam eden Epicure ve Zenon ile tamamlanan 26 filozofun biyografisi. Onların “imrar etmiş oldukları ömür”ler hayatlarına ait anekdotlar ve bazı fikrî çıkarımlarla ortaya konuluyor. Bu kere eser, biyografilerin tarihî bir dönemi bütünlemesine de bakarak, Antik Felsefe Tarihi üst başlığıyla okuyucuya sunulmuş. Kitabın Türk çeviri tarihinde tuttuğu yer, alt başlıkta, Türkçede Yayımlanan İlk Felsefe Eseri ifadesiyle belirtilmiş.

ÇEVİRİ GEÇMİŞİNE BİR NOT

Eseri bu yeni baskıya hazırlayan Bedri Mermutlu’nun başarısı, öncelikle, bu verdiğimiz alt başlıkta gizli. Çünkü 1862 yılında yayımlanan Telamak çevirisi ve Münif Paşa’nın 1859’da antik felsefeden yaptığı Muhavere-i Hikemiye adlı “ilk” çevirilire göre, bu eser, modern dönem çeviri tarihimizi beş sene kadar geriye almaktadır. Elimizdeki kitabın Türkçe’ye çevirilip yayımlanması 1854’te gerçekleşmiş çünkü. Bu konuda Mermutlu’ya kulak verelim:

“Bizim için bu kitabın taşıdığı önem, onun Türkçe’ye baştan sona çevrilmiş ve 1854 yılında yayımlanmış bir felsefe eseri olmasından dolayıdır. Bu itibarla Türkçeye Batı dillerinden çevrilmiş ilk felsefe eserinin bir antik felsefe tarihi niteliğindeki Fénelon’un bu eseri olduğu şimdiki bilgilerimiz dahilinde anlaşılmış bulunmaktadır.” (s. 12)

(Ne dersiniz? Üniversite sorularını bu yeni baskının ışığında [en azından felsefe alanıda] yeniden gözden geçirmek gerekecek galiba.)

Anlaşılacağı gibi Fenelon’dan yapılan bu çeviri, çeviri tarihimiz başta olmak üzere birkaç bakımdan önem taşıyor. (Bu ve diğer konularda etraflıca bilgiler ve değerlendirmeler, Bedri Mermutlu tarafından, eserin başına konulan “Giriş”te yer alıyor.) Hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamayan Krikor Kumaryan adındaki Ermeni asıllı bir vatandaşımız tarafından Türkçe’ye kazandırılan bu eserin varlığı bugüne kadar neden gizli kaldı? Bunun en büyük sebeplerinden biri eserin İzmir’de yayımlanmış olmasıysa ikincisi de bugüne kadar kütüphane kayıtlarına yanıltıcı ve eksik bilgilerle girmiş olmasıdır.

TÜRKÇE VE FRANSIZCA BİRARADA

Eser, en başına Krikor Kumaryan’ın düştüğü notlara bakılırsa, basılmadan önce, o zaman İzmir’de idareci olarak bulunan Âli Paşa’ya sunulmuş, onun tavsiyesiyle Fransızca ve Türkçe sayfalar karşılıklı bir şekilde basılmıştır.

Belki Kumaryan’ın Türkçesi’nden ve çeviri anlayışından da bir parça söz etmeliyiz. Eser aslına sadık olarak ve günü için sade sayılabilecek bir Türkçeyle çevrilmiştir. Ancak Ermeni asıllı olan Kumaryan’ın Türkçesi biraz kırık ve kendine has özellikler barındırmaktadır. İşte bir örnek. Diogene ile İskender’in o meşhur karşılaşması:

“(...) İskender, Diyocines’in aklının dakiklik ve muamele serbestliğine taccüp-keş olup anınla biraz musâhabe ettikten sonra dedi Dioyocines’e: ‘Senin çok eksik şeylerin olduğunu görüyorum ve sana iane etmeye çok memnun olurum. Dile benden ne dilersen!’ Diyocines, ‘Biraz diğer tarafa çekil; güneşin keyfini etmemi men’ ediyorsun’ deyü cevap verdükte (...)” (s. 322).

Hatırladınız değil mi: “Gölge etme başka ihsan istemem!” Güzel okumalar.

#Bedri Mermutlu
#Antik Felsefe
#Fenelon
4 yıl önce