|

Mustafa Cambaz Ayasofya’da

Türkiye’nin ulu camilerini ilk kez kitapta toplayan gazeteci ve fotoğraf kayıtçısı Mustafa Cambaz’ın bir hayali gerçek oldu. “Memleketimin Ulu Camileri” adlı sergi Ayasofya Cami avlusunda 26 Temmuz’a kadar görülebilir. 15 yıl boyunca Türkiye’deki tarihi eserleri fotoğraflayarak kayıt altına alan Cambaz eğer Ayasofya’nın yeniden ibadete açıldığını görseydi şüphesiz en güzel karelerin altına imzasını atacaktı. Cambaz 4 ayda 41 il ve 77 ilçeyi dolaşarak 118 ulu camiyi yeniden fotoğraflamıştı. Bu kadar kısa sürede 17 bin kilometre yol kateden Cambaz bir iki uçak yolculuğu dışında, bu seyahatlerini otobüs, minibüs ve bazen de otostop çekerek tamamlamıştı.

Ayşe Olgun
04:00 - 11/07/2021 Pazar
Güncelleme: 22:19 - 9/07/2021 Cuma
Yeni Şafak
'Memleketimin Ulu Camileri' adlı sergi Ayasofya Cami avlusunda ziyarete açıldı.
'Memleketimin Ulu Camileri' adlı sergi Ayasofya Cami avlusunda ziyarete açıldı.

Takvimler 2016 yılının Haziran ayını gösteriyordu. Yani Mustafa Cambaz’ın 17 bin kilometre yol kat ederek 41 il ve 77 ilçe dolaşarak hazırladığı “Türkiye Ulu Camiler” adlı albüm kitabının Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları arasından okurla buluştuğu günler... Sıcak bir ikindi vakti. İş yerinin bahçesinde oturmuş, elimizde kitap Cambaz’la cami fotoğraflarına bakıyoruz. Bir yandan da onun bu camileri çekmek için yaptığı seyahat hatıralarını dinliyorum. “Keşke İstanbul’da sanat galerilerinin birinde bu fotoğraflar için bir sergi açsak” diyorum. “Sanat galerisi değil de İstanbul’daki tarihi camilerden birinin avlusunda açsak ne güzel olur” diyor. “Yapalım bu sergiyi” diye heyecanla yeni bir sohbete dalıyoruz. Sahi hangi camide olur böyle bir sergi? Bu fotoğraflardan hangilerini seçmek lazım acaba? Peki ne zaman bu sergiyi açabiliriz?


5 YIL SONRA AYASOFYA’DA

Bugün 2021 yılının Temmuz ayındayız. Yani büyük bir coşkuyla sergi planı yaptığımız tarihten bugüne tam beş yıl geçmiş. Ama o heyecan, o coşku hiç geçmemiş gibi. Üstelik bu defa sergiyi konuşmaya değil açmak için buluşuyoruz. Hem de yeniden ibadete açılan Ayasofya Cami avlusunda…

Geçen hafta Mustafa Cambaz’ın “Türkiye Ulu Camileri” adlı albüm kitabından yola çıkarak düzenlenen “Memleketimin Ulu Camileri” sergisinin hikâyesi işte yukarıda bahsettiğim beş yıl öncesindeki bu hayale uzanıyor. İstanbul Valiliği, Albayrak Grubu ve 15 Temmuz Derneği’nin ortak girişimiyle Ayasofya Camii avlusunda açılan sergi üstelik bir kere daha Cambaz’ın dostlarını buluşturuyor. Ne güzel! Ne heyecanlı! Ama hepimizin kalbini aynı yerden burkan bir şey de var: Ulu cami fotoğraflarını İstanbul’un kadim camilerinden birinde sergilemek isteğini dile getirdikten birkaç hafta sonra 15 Temmuz hain darbe girişiminde şehit olan kıymetli arkadaşımız Mustafa Cambaz’ın yokluğu…


HİÇ DEĞİŞMEYEN PORTRE

O artık aramızda olmasa da bizde yaşayan portresi hep aynıdır, hiç değişmez: Nereye gitse etrafını saran kediler, asla elinden düşmeyen fotoğraf makinası ve yüzünde eksik olmayan kocaman tebessümün toplamıdır Mustafa Cambaz. Mesela İstanbul’dan başlayıp Anadolu’yu karış karış gezen Cambaz’ın tarihi eserleri fotoğraflamadan önce yaptığı ilk iş eserin etrafındaki çöpleri toplamak ve çevredeki kedileri beslemektir. Cami fotoğraflarını çekerken rutini ise şöyledir: Önce caminin avlusundaki şadırvanda abdest alır, minberin kenarında iki rekat mescit namazı kılar. Sonra da büyük bir heyecanla ve hayretle fotoğraf çekmeye başlar. Caminin içeriden ve dışarıdan her ayrıntısını fotoğraflayana kadar sürer artık macera, tâ ki yorulana kadar…


FOTOĞRAFLARI HERKESE AÇIK

“Türkiye Ulu Camileri” adlı kitap projesi Mustafa Cambaz’a teklif edildiğinde aslında elinde ülkedeki ulu camilerin neredeyse tamamının fotoğrafları vardı. Zaten onun arşivi sadece cami fotoğraflarıyla sınırlı değildi. Türkiye’yi karış karış gezip çeşme, medrese, saray, han, köprü, su kemeri… gibi tarihi eserleri tüm ayrıntılarıyla fotoğraflardı. Çektiği fotoğrafları internet sitesinde ücretsiz olarak herkesin kullanımına da açan Cambaz’ın sayfası öğrenciler, akademisyenler ve kültür-sanat meraklıları tarafından ilgiyle takip edilirdi. Pek çok akademisyenin, tarihçinin, sanat tarihçisinin kitabında Cambaz’ın fotoğraflarını görmek mümkündür. Hatta Paris’te, Louvre Müzesi’nde bile!

Fotoğraf çekmek için çıktığı gezilerde yanında kimi zaman ailesi kimi zaman da kadim dostu gazeteci Mehmet Şeker olurdu. “Türkiye Ulu Camiler” projesi de yine böyle bir gezi sonucunda ortaya çıkmıştı.


41 İL 77 İLÇEYİ 4 AYDA DOLAŞTI

Ömrünün son 15 yılını tarihi eserleri fotoğraflamakla geçiren Mustafa Cambaz’ın arşivinde Türkiye’nin ulu camilerinin de neredeyse tamamı olduğunu söylemiştim. Bazı eksik fotoğrafları tamamlamak için yola çıkan Cambaz, camilerin fotoğrafları çekmeye Güneydoğu Anadolu’dan başlamıştı. İlk yolculuğu tam bir ay sürmüştü. İkinci defa camileri fotoğraflamak için çıktığı yolculuktan tam 45 gün sonra evine geri dönebilmişti. Sonrasında iki ay boyunca her hafta sonu bir şehre giderek ulu camileri ziyaret etmişti. Böylece 4 ayda 41 il ve 77 ilçeyi dolaşarak 118 ulu camiyi yeniden fotoğraflamıştı. Bu kadar kısa sürede 17 bin kilometre yol kateden Cambaz bir iki uçak yolculuğu dışında, bu seyahatlerini otobüs, minibüs ve bazen de otostop çekerek tamamlamıştı.


Büyük bir emek vererek hazırladığı “Türkiye Ulu Camiler” alanında yapılmış ilk ve tek çalışma. Aynı albümden yapılan seçkiyle düzenlenen “Memleketimin Ulu Camileri” sergisini Ayasofya Camii avlusunda 26 Temmuza kadar ziyaret edilebilirsiniz. Serginin Ayasofya’da açılması ayrıca anlamlı: Zira bu mabed Cambaz’ın da çok sevdiği dostu rahmetli Semavi Eyice Hoca’nın sözleriyle “1453’ten 1934’e kadar şehrin ulucami niteliğindeki başcamisi”dir. Bugün Cambaz Ayasofya'nın ibadete açıldığını görseydi hiç şüphesiz yine en güzel karelerin altında onun imzasını görecektiniz.



Dilerim, Türkiye’nin tarihi çeşmelerine dair hazırladığı ikinci albüm kitap projesi, yine kendisi gibi ömrünü kadim mirası fotoğraflamaya adamış bir “kayıt fotoğrafçısı” tarafından Mustafa Cambaz’ın aziz hatırasına ithafen tamamlanır.

HALA ULU CAMİLERİN YAPILMADIĞINI GÖRDÜM

Cambaz, ulu camilere ilgisini şöyle anlatıyor: “Fotoğraflanacak detaylarının fazla olması bende ulu camilere karşı özel bir ilgi uyandırdı. Araştırmalarımda, Anadolu’daki Selçuklu ve Beylikler dönemi yadigârlarının hepsini bir arada toplayan bir çalışmanın henüz yapılmadığını gördüm. Bu bir eksiklikti ve yıllarca zihnimin bir köşesini meşgul etti. Türkiye sınırları içindeki ulu camileri en ince detaylarına kadar fotoğraflayıp kayıt altına almak ve bir albüm kitapta toplamak istiyordum. Çünkü fotoğraf en önemli kayıttır. Türkiye’nin ulu camilerinin haritasını çıkardım ve rotamı çizip vira Bismillah dedim.”

“YILLARCA ZİHNİMİ MEŞGUL ETTİ”

Ülkenin dört bir yanına koşarcasına gidip bu çok önem verdiği projeyi tamamlayan Cambaz’ın kitabın önsözü için yazdığı şu cümleler dikkat çekici: “Depremler, savaşlar, işgaller ve yönetim değişiklikleri gibi sebeplerle zarar gören mimari kültür varlıklarımızın titizlikle korunması, onların yüksek sanat değerinin ve tarihî öneminin bilinmesiyle kolaylaşacaktır. Türkiye Ulu Camileri Fotoğraf Albümü, fotoğraf teknolojisinin imkânlarını kullanarak bu seçkin eserlerin değerine ve güzelliğine dikkat çekmeyi, söz konusu kültür varlıklarımızın korunması, yaşatılması ülküsüne hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Albümün ayrıca gelecek yıllarda ihtiyaç duyulabilecek muhtemel tamir, bakım, onarım çalışmalarında ilgili uzmanlara bir görsel kaynak, fotoğrafla kaydedilmiş bir hafıza olması da gözetilmiştir.”

#Mustafa Cambaz
#Memleketimin Ulu Camileri
#Sergi
3 yıl önce