Behsat Gerçeker, ENBE orkestrasının mimarı. Yurt içinde ve yurt dışında pek çok önemli ismin arkasında onun orkestrası var. Mustafa Ceceli, Aslı Güngör gibi isimlerin piyasada yer edinmesinde emeği bulunan Gerçeker'le bu işe başlama öyküsünü, kimlerle çalıştığını ve hayallerini konuştuk.
Ankara'da dünyaya geldim. Teyzem konservatuvarda piyanistti. Aynı zamanda eğitmenlik yapıyordu. Ailem ve pek çok dostum müzikle uğraşıyorlardı. Beş yaşlarındayken piyano eğitimine başladım. Piyanodan sonra nefesli sazlara yöneldim ve trompet icra ettim. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet ve Opera Balesi gibi özel orkestralarda çaldım. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nda da zaman zaman yer aldım.
Hayır. Öyle bir hayalim olmadı ve hiçbir zaman da söylemedim. Ancak nasıl şarkı okunur çok iyi bilirim. Çünkü şan bölümü sınavlarını kazanmıştım. Orkestraya yeni katılan arkadaşlara da bu konuda yardımcı oluyorum. En önemlisi orkestra ile sahne önündeki kişinin arasındaki uyum… Eğer öyle olursa ancak dinleyici ile iletişim kurulabilir. Sahne ruhunun müzikle ve sanatçıyla örtüşmesi gerekiyor. Hepsinin uyum içinde olması önemli...
İyi müzik yapmanın ne demek olduğunu. Orkestra şefliğinin nasıl yapıldığı hakkında geniş bilgi edindim. Orada bulunmak bana çok şey öğretmiştir. En önemlisi de yeteneğin değil, çalışmanın önemli olduğunu göstermiştir.
Bir orkestrayı yönetmek demek enstrümanların tümüne hâkim olmak anlamına geliyor. Ben bu hâkimiyet duygusundan hoşlanıyorum. Orkestra şefi aşçıbaşı gibidir. Yemeği en son tadan odur. Enstrümanların nasıl ve hangi aralıklarla çalınacağını bilmek gerekiyor.
Bizim işimiz çok zor. Hem müziği hem insanları yönetmelisiniz. Hem de bir ses kurgu operatörü kadar bilgi sahibi olmalısınız. Sahne ışıklarının düzeni ve koreografi de benim denetimimden geçer, beğenmediğimde uyarırım. Dünyadan aldığım tecrübeleri bizim sahnemize uyarlıyorum. Son kararı ben veriyorum. Klip çekimine bile müdahale ederim. Ortamda giyilen kıyafete, o klipte işlenen duyguya ben karar veriyorum.
Karakter her şeyden daha önemli. Sonra müzisyenliğin derecesi. Aradığım materyalin o kişide olup olmadığına bakarım. Bir de çalışma şekline. Benim hayatım sürekli bir çalışma içinde geçti. En son ENBE'nin içindeki müzikal anlayışa uyum sağlayıp sağlamayacağı. Çok iyi müzisyen olabilir ama yapısı buna uygun değilse o müzisyenle çalışmam.
İsimlerimizin baş harfiydi.
15.
Tüm sorumluğu üstleniyorum. Gemiyi en son terk eden benim. Kimse üç kişi birarada çalışamazken ben 15 kişi ile çalışıyorum. Hepimiz fedakârlık gösteriyoruz.
İşimde çok ciddiyimdir. Alın terine çok saygı duyuyorum. Amacım çalışan ekibin alın terini heba etmeden insanlara ulaştırmak. Alın terine saygı duymayanın burada işi yoktur. İş bittikten sonra her şey yapabiliriz ama o an sadece işimizi düşünmemiz gerekiyor.
Elbette. Ben konservatuar da yıllarca klasik müzik çalıştım. Batı klasik geçmişimiz Cumhuriyetin kurulmasından sonra başladı. Batıda klasik müzik anlayışı ise yüz yıllara dayanıyor. Çok kişiye ulaşmak istiyoruz. Onun için pop müziğini akustik icra ediyoruz.
Evet, yaptığım müziğin ruhunu oradan alıyorum.
Klasik ruhu yaşatmayı önemsiyorum. Hem müzikte hem de küçük ayrıntılarla o havayı oluşturmaya çalışıyorum.
Evet, dikkat çekiyor. Yaptığımız parçalarda müzikal lezzet var.
Ben klasik müzik eğitimi alırken diğer taraftan da günümüzün en önemli sanatçılarının orkestrasında çalıyordum. Zaten onları daha önceden tanıyordum. Leman Sam, Nükhet Duru, ile çalıştım. Konservatuvar da yüksek lisans yaparken Nilüfer ve Kayahan gibi isimlerin arkasında orkestra şefliği yapıyordum. Ama kendimi bununla sınırlamak istemedim. Dünya yıldızlarını Türkiye'ye getirmeyi müzik vizyonumuzu ve kalitemizi geliştirmek için fırsat olarak gördüm.
Evet. Ancak bu işi yapan şirketler var. Ben yanlarında orkestra ile gelmesi yerine dünyaca ünlü müzisyenlerle aynı mekanda çalma teklifinde bulundum. Orada önemli olan şuydu; o yabancı müzisyenler buraya gelince bizim içimizde de son derece yetenekli insanların olduğunu ispat etmiş olduk.
Duvar ustası gibi tuğlaları tek tek koydum. Dünyanın en büyük seslerinden biri olan Barry White ile çaldım. Hiçbir şey bana bir anda gelmedi. Barry White ile çalmak hayatımın dönüm noktasıdır, ikincisi de yurt dışına gitmemdir. Tüm bu geçmişe bakınca artık kendimizi ispat eder duruma geldik. 'ENBE'yenilen' adında bir televizyon programı yaptım orada da sanatçıları ağırladım. Yani birden ortaya çıkıp bu isimlerle çalışmadım. Zaten yıllar öncesine dayanan bir altyapım vardı.
Mesela Gloria Gaynor... Konser sonrasında ona "Nasıldı?" diye sordular. O da "Zaten ENBE'yi daha önceden tanıyordum" dedi.
Evet, herkesin kendi ruhu var ama ayaklarının üzerinde durmaya başladıkları an o ruhu taşıyabilirler. Biz on beş kişi ile beraber toplu hareket ediyoruz. Ben dönen bu çarkın bir dişlisiyim. Mesela şimdi Mustafa Ceceli kendi albümlerini yapıyor ve kitlelere ulaşıyor. ENBE'de ilk olarak "unutamam" şarkısını benim için söyledi. Yıldız olduktan üç yıl sonra Eksik ve Yağmur Ağlıyor parçasını benim için seslendirdi. Ne kadar kadirşinas ve karakterli biri olduğunu gösterdi bana.
En önemsediğim şey..
Çok basit. İnternet aracılığı ile bana bestelerini mail olarak gönderiyorlar. Beş kişilik bir ekibim var. Onlar, dinleyebileceğim parçaları ayırıyorlar. O parçaları alıp önce evde dinliyorum ve beğendiklerimi ofise çağırıyorum. Sonra piyanonun başına geçip o parçayı tekrar çalıyorum. Eğer beğenirsem altı ay birlikte çalışıyoruz. Sonra da orkestraya yavaş yavaş dahil ediyorum.
İnanamayacağınız kadar çok…
Dürüst olmak gerekirse birçoğu şöhret olmak için geliyor. Daha önceki örneklere bakıyor. Doğru adres olduğunu düşünüyor ve bana geliyor. Bu ülkede çok yetenekli genç insanlar var.
Hayır öyle bir iddiam yok. Ben sadece kendime uygun insanlar seçiyorum. Belki başkalarına göre benim seçtiğim kişiler yeteneksiz olabilir. Ben görebildiğim kadarını yorumluyorum.
Çok önemsiyorum. Ben konservatuvar eğitimi almasaydım bu işe hâkim olabilir miydim?
Benimki pop orkestrası. Klasik bir orkestrada şef ile göz teması çok önemlidir. Pop müziğinde ya duyguyu iletirsiniz, ya da eğlendirirsiniz. Benim yaptığım şarkılar lirik ve romantik.
Her zaman heyecanlanıyorum ilk defa müziğe başlamış gibi oluyorum.
Son beş dakika kendimle baş başa kalıyorum ve dua ediyorum. Allaha şükürediyorum.
Çok çalıştığımız için pek hata olmuyor. Ama olduğu zaman da orkestra bana baktığında ne demek istediğimi anlar. Hata olduğunda bütün ekip anlıyoruz. Ancak orada önemli olan durmadan şaşırmadan kaldığı yerden kusursuz bir biçimde devam etmesi. Onları o şekilde organize ediyorum.
Sabah mutlaka spor yapıyorum. Ya tenis oynarım, ya da koşu yaparım. Buna çok ihtiyaç duyuyorum çünkü ruhumu temizlemem lazım. Düzensiz yaşayan insanlarız. Spordan döndükten sonra notalarıma bakarım ve evde hazırlığımı yaparım. Sonra haftanın dört günü prova yaparız. Daha sonra besteci arkadaşlarımın yanına uğrarım. Sezen Aksu, Kenan Doğulu'nun stüdyosuna giderim. Onların çalışmalarını takip ederim. Gece stüdyoda çalışmalarım oluyor, genelde kayıt yapıyorum. Konser veya özel davet varsa onlara hazırlanıyoruz.
Tenis oynarım. Bir işi yaparken en iyisin olsun diye uğraşıyorum. Tenise otuz yaşımdan sonra başladım. Üç sene sonra dünya şampiyonasında Türk milli takımında oynadım. Bütün Türk oyuncuları yendim. Taklit kabiliyetimi kullandım. Tıpkı enstrüman gibi…
İşimi iyi yapan biri olarak gündeme gelmek istiyorum. Bu anlamda müzisyenlerin de tanınmasını istiyorum. O yüzden şu anda durduğum yer ne çok geride ne çok önde. Bizden sonra bu işi başkaları yapacak. İstiyorum ki ne kadar önemli bir iş olduğunu bilsinler.
ENBE adı altında enstrümantal bir albüm yaptım. ENBE vaktimi çok alıyor. O yüzden şu anda ona yoğunlaşmış durumdayım. Klasik senfoni orkestrasıyla ENBE'nin tüm parçalarını senfonik olarak yeniden yorumlamak gibi bir hayalim var.
Avrupa'da bir albüm yapıp oradaki müzik sektöründe ses getirmek istiyorum. Avrupa'daki 'top on' listesinde ilk sırada ENBE orkestrasının bir parçasının olmasını isterim. Sadece kendimiz yapıp kendimiz dinliyoruz. Bu beni rahatsız ediyor. Halbuki geleneksel enstrümanlarımızla güzel besteler yapılabilir. Ama bunun için dünya müziğine uygun hale getirmeniz lazım. Yalnızca milli olarak bestelediğinizde dünya müziği olamıyor. Bunu yaptığınızda başarılı olmamak mümkün değil.
Hayır. Buradan bile yapabilirsiniz. Avrupa'nın müzik anlayışı başka. Ona göre besteler üretmeniz lazım. Belçika'ya gittiğimde orada son üç yılın en çok liste başı kalan şarkılarını dinledim. Onların müzik anlayışı çok farklı. Şu anda Avrupa'da Rihanna ve Beyonce fırtınası var. Tüm müzikler bana onun öykünmesi gibi geliyor. Pop R&B çok tutuyor. Norah Jones gibi isimler de var. Avrupalılar kebabı yorumlayarak servis ediyorlar. Bizim de öyle yapmamız lazım.






