
Türkiye''de neden doğru dürüst bir sol teşekkül etmedi? Her zaman sorulan bir soru bu.
Sol, 27 Mayıs darbesinden sonra bambaşka bir nitelik kazandı.
Oysa Osmanlı sosyalistleri, komünistleri Marksist terminolojiye daha vakıftılar. Faaliyet alanları da yeni teşekkül eden işçi zümreleriydi.
Türkiye Komünist Partisi Cumhuriyet döneminde doğal olarak yeraltına kaydı.
Marksist Sol, 1960''larda darbeciliğin, cuntacılığın rüzgarına kapıldı. Sol''u Sol bağlamdan koparan ittifaklar gerçekleşti.
Öyle ki TİP gibi ''yumuşak'' bir parti bile darbeciliğe meyletmediği için suçlandı, vs.
Can Dündar Milliyet''te "Vehbi Koç neler yaşadı?" başlıklı bir dizi yayımlıyor.
Dizinin dünkü bölümünde Koç''un 1960''larda TİP''li Sadun Aren''le görüşmesi Milli Emniyet''in takibine yakalanmış.
Koç için de bir dosya tutulmuş..
Dosyada Koç''un sosyalistlerle münasebetleri yer alıyormuş.
1966''da Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, Koç''a "Vehbi Bey, Milli Emniyet senin için dosya tutmuş. Şimdi Faruk Sükan''ın elinde.. Bir uğrasan da konuşsan" falan demiş.
Koç, hemen İçişleri Bakanı Faruk Sükan''dan randevu almış.
Görüşmede Koç''un, Sadun Aren''le ilişkisi, yanısıra solcu gazetelere verdiği ilanlar gündeme gelmiş..
Koç, Başbakan Demirel''e de gitmiş..
Aren''le TİP''in ithalatı, ihracatı, sanayii ve bankacılığı devletleştireceği şeklindeki seçim beyannamesi üzerinde konuştuklarını söylemiş.
TİP 1965 seçimlerinde Meclis''e girmişti.. Aren de TİP''ten milletvekili seçilmişti.
Demirel, Koç''u "safını belirle Vehbi Bey" diye ikaz da etmiş.
Haa bu arada, Merhum Koç da az değilmiş..
Meğer o da işadamlarıyla ilgili istihbarat yaptırırmış.
O da hangi işadamının, hangi gazeteye, ne kadar ilan verdiğini gizlice araştırmış. Elindeki listeyi de Sükan''ın önüne koymuş..
Listeyi gören Sükan şaşkınlıktan az kalsın küçük dilini yutacakmış..
Öyle isimler varmış ki, "Vay anasını yahu!!!" olmuş Sükan..
Tabii o isimler kimler, kime ne kadar para aktarmışlar, sır.
Sükan "Vehbi Bey bundan sonra senin en büyük müdafaacın ben olacağım" diyerek uğurlamış Koç''u..
Ee burada bitmiyor tabii.
Başbakan Demirel üç adamını göndererek Koç''tan AP''ye maddi destek istemiş..
Madem solculara ''özel sektörü desteklemeleri'' karşılığında ilan yağdırıyor, o halde liberal ekonomi taraftarı AP''ye, hem de iktidara gelmişken niye vermesin ki..
"Seve seve" verir. Sevmese de verecek, eli mahkum..
Vehbi Koç ile solcuların, sosyalistlerin görüşmelerinde anormallik yok. Anormallik, marksistlerin, sosyalistlerin Koç başta olmak üzere burjuva işadamlarıyla gizlice iş pişirmeleri..
Sonra da sol söylemin içerisine ''kapitalist'' içerikler sızdırmaları..
Das Kapital''in kapağını bile açmayan zavallı sosyalistler ''sızdırmayı" nasıl anlasın?
Ulusal Demokratik Cephe dersin, Milli Demokratik Devrim dersin, Milli Burjuvazi dersin, olur biter.
9 Martçı solcuların yayın organlarına da banka reklamları sağlamışlardı..
Niye sol yok diyoruz ya, işte bundan.
Lamı cimi yok abicim..
Yem''lemişler işte.
Şu bizim medya dünyası gerçekten ilginçliklerle dolu.. Bugün gazetesi yazarı Ali Atıf Bir daha önce Hürriyet''te yazıyordu. Bir, 2005 yılında Hürriyet''te "Erdoğan''ın alaturka liberalizmi" başlıklı yazısında Türk Hava Yolları''yla ilgili iddialar ortaya atmıştı. Konu Atlasjet ve THY arasındaki bir rekabetle ilgiliydi. Atıf Bir yazısında THY yöneticilerini suçlamış,"Candan Karlıtekin ve Hamdi Koç daha önce batan İslami sermaye Kombassan''a ait Alfaair''de yönetim kurulu üyeliği yapmışlar. Ortada bir eş, dost, yandaş kayırma durumu var anlayacağınız" demişti. Kombassan''da çalışmak kusurmuş gibi. Gerçi Topçu, Alfaair''de yönetim kurulu üyeliği de yapmamış. THY Başkanvekili Hamdi Topçu da, iddiaların gerçek dışı ve karalama maksatlı olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurmuş. Mahkeme, Bir''i haksız bulmuş. Yargıtay da kararı onaylamış. Yani Atıf Bir, Topçu''ya onaltı bin dokuzyüz Yeni Türk Lirası ödeyecek. Allah''ın işine bakar mısınız, Atıf Bir, şimdi Bugün gazetesinde yazıyor. Ne demiş büyüklerimiz, "Büyük lokma ye, büyük laf etme"..
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üniversitelerde başörtüsüne serbestiyet getiren Anayasa değişikliklerini onayladı. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da rektörlere gönderdiği yazıyla başörtülü öğrencilere zorluk çıkarılmamasını istemiş.. Anayasa değişikliğinin "başörtüsü serbestiyeti" için yeterli olduğunu belirtmiş. Dün bazı üniversiteler buna uymuş, bazıları uymamış. Oysa, üniversitelerde başörtüsü yasağının başlatılması da YÖK tamimleriyle gerçekleşmişti. Şimdi niye bu anlamsız direniş? Anlaşılıyor ki bazı rektörler her şey rağmen yasağı devam ettirecek. Bu yetmiyormuş gibi, YÖK''ün dokuz üyesi de bir bildiriyle Başkan Özcan''ın tutumuna karşı olduklarını bildirmişler..
Başörtüsü yasağını savunanların ortak paydası, "YÖK Kanunu''nun 17. maddesi değişmeden olmaz.."
Bana kalsa kanun da koysanız önlerine, bahane bulacaklar.. Belki o zaman da başörtülüler polis eşliğinde okullarına girebilecekler.. Elbette YÖK üyeleri görüşlerini tek tek bildirebilirler, ona sözüm yok. Ama bir bildiriyle ortaya çıkmaları tuhaf değil mi? Bu bile başlı başına YÖK''ün önceki dönemlerin tersine özgürlük ortamına geçtiğini gösteriyor.. Siz hiç önceki dönemlerde böyle bir çıkışa tanık oldunuz mu? "YÖK hep doğru yoldaydı, tepki gerektirecek hiçbir şey yapmadı ki" diyenler çıkabilir. Eee ona da kargalar güler..
Ben sadece tebessüm ediyorum. Bilgiç, bilgiç..
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.