|
Yüzyıllık Meclis’in kurucu ruhu

“Anadolu’nun her köşesinden gelen vekillerimizin teşkil ettiği Büyük Millet Meclisi, olan biteni dinleyip anladıktan sonra millete hakikati söylemeye lüzum gördü. Millet Meclisi halife ve padişahımızı düşman tazyikinden kurtarmak, Anadolu’nun şunun bunun elinde parça parça kalmasına mani olmak, payitahtımızı yine anavatana bağlamak için çalışıyor. Biz vekillerimiz Cenab-ı Hakk ve Resul-i Ekrem’i namına yemin ederiz ki, Padişah’a ve Halife’ye isyan sözü, bir yalandan ibarettir ve bundan maksat, vatanı müdafaa eden kuvvetleri, aldatılan Müslümanların elleriyle mahvetmek ve memleketi sahipsiz ve müdafaasız bırakarak elde etmektir… İzmir’ini, Adana’sını, Urfa ve Maraş’ını elhasıl vatanın düşman istilasına uğramış kısımlarını müdafaa eden din ve milletlerinin şerefi için kan döken kardeşlerinizi arkadan size vurdurmak isteyen alçakları dinlemeyin ve onları Milletin Meclisi’nin kararı üzerine cezalandıracak olanlara yardım edin. Ta ki din son yurdunu kaybetmesin. Ta ki milletimiz köle olmasın. Biz birlik oldukça düşman üzerimize gelmeyeceğini resmen ilan etti. Onun candan özlediği aramızda nifak ve şikaktır. Allah’ın laneti düşmana yardım eden hainlerin üzerine olsun ve tevfiki, Halife ve Padişahımızı, millet ve vatanı kurtarmak için çalışanların üzerinden eksik olmasın.” (Aktaran Şengüler, Mehmet Akif Külliyatı, Cilt 10, 1992:342-343)

6 Mayıs 1920 tarihinde, Hamdullah Suphi bu beyannameyi TBMM’de okur. Beyanname kabul edilir ve daha sonra telgraflarla bütün Anadolu’ya yayılır. Millet Meclisi’nin anlamını ve ruhunu yansıtan bir beyannamedir bu. Dini, vatanı ve hilafeti kurtarmak… Temel amaç budur. TBMM’nin açılış tarzı, vekillerin profili ve söylemi de bunu yansıtır. Hacı Bayram Veli Camisi’nden kılınan Cuma namazı sonrasında, tarikat şeyhi ile beraber sancağı şerif altında dualar okunarak ve kurban kesilerek açılış yapılır. Meclis’in bismillahıdır bu, yeni siyasi merkezin ruhudur. Siyasi ve manevi liderliğin bütünlüğü vardır. Din ü devlet felsefesi içkindir.

Meclis, kurulduğu andan itibaren demokratik bir biçimde çalışıyor. Türkiye’nin siyasal çoğulculuğunu yansıtıyor. Anasır-ı İslam temeline dayalı bir söylemle hareket ediyor. Mustafa Kemal, konuşmalarında bunu yansıtıyor. Anasırı İslamız diyor. Mehmet Akif, Hasan Basri Çantay, Hüseyin Avni Ulaş gibi İslamlaşma hareketinin önemli isimleri bu çatı altındadır. Meşrutiyet temelinde yorumlanan İslam siyasi düşüncesinin büyük etkileri görülür. Şura üzerinde duran Kur’an ayeti, Meclis kürsüsünün üzerinde asılıdır. Bütün Birinci Meclis boyunca tartışmalar, çoğulculuk, siyasal rekabet varlığını sürdürür. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti kurulur. İslam ve cumhuriyet ilişkileri tartışılır. Bir açıdan dünyada “İslam demokrasisi”nin ilk tecrübesi ortaya konulur. Hilafetin varlığını koruyarak süren bir meşruti yönetimin tecrübesi yansır. Çok önemli bir tecrübe.

Meclis, İstiklal Mücadelesi’ni yürütüyor. Vatan toprakları büyük bir işgal ve taarruz halindeyken bile tartışmalarını sürdürüyor. Kanunlar çıkarıyor. Savaşı yönetiyor. Bunun için Mustafa Kemal’i başkomutan olarak atıyor. Olağanüstü bir durumda çalışmaya devam eden bir meşruti/demokratik sistemdir bu. Anayasa yapar. Türkiye’nin sosyolojik ve tarihsel derinliğini kapsayan bir anayasa. Anasırı İslam sosyolojik ufkuna sahip bir anayasa. Milletin katılımına yol veren bir sözleşme.

TBMM’nin başlangıç ruhu ve kuruluş felsefesi çok ayrıcalıklı, çok tarihi, çok değerli bir öneme sahip. Bu başlangıç ruhu ve kuruluş felsefesi tasfiye edildiğinde, Türkiye yeni bir yola girdi. Ne demokrasi kaldı, ne siyasal rekabet, ne de anasırı İslam’ın çoğulculuğu. Akifler, Hüseyin A. Ulaşlar, Çantaylar tasfiye edildiler. Bir “inkılap meclisi”ne geçildi. CHP’nin hâkimiyetine dayalı tek partili rejimi kuruldu. Türkler, neredeyse derilerine kadar değiştirilmeye çalışıldı.

1945 ile beraber Büyük Meclis, yeniden demokrasiye geçti. Türkiye yeniden kendi sosyolojik renkleriyle temsil edilmeye başlandı. Dini özgürlüklerin önü açıldı. Tartışma ve siyasal rekabet doğdu. Türk demokrasisinin temsil edildiği bir çatı oldu. Darbelerle zaman zaman kapısına kilit vuruldu. 15 Temmuz gecesi, bu defa çatısına atılan bombalarla, alçakça yıkılmak istendi. Buna karşı meydan okuyucu bir duruş sergilendi. Vekiller, Meclis’e gelerek darbeye karşı demokrasinin kapısına kilit vurulamayacağını gösterdiler. Meclisimiz yeniden büyüdü. Milli Mücadele içinde doğan o görkemli ruhunu yeniden gösterdi. Yüzyıllık Meclisimizin kurucu ruhunu yeniden hatırlayan millet, kaybettiği hafızasıyla yeniden buluşacak. Türkler, bin yıllık millet ruhu anasırı İslam’la kucaklaşarak yeniden kendi tarihsel anlamlarıyla barışacak.

#TBMM
#Türkiye
#CHP
#Anadolu
4 yıl önce
Yüzyıllık Meclis’in kurucu ruhu
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle