Yıllar önce televizyonda tüketici programı hazırlarken zaman zaman İstanbul''un çeşitli bölgelerinden gelen yoğun şikayetler nedeniyle konuyla ilgili yetkili birimlerle denetimlere çıkardık. Bir ara Eminönü bölgesinde belediyeyle seyyar satıcılarla ilgili bir denetime çıkmaya karar verdik. Zabıta müdürünün odasında, son derece hassas bir gizlilik havasında yapılan denetim planlamasının ardından biz de Eminönü''nün o zamanlar henüz açılmış olan altgeçitinde seyyar operasyonunu izlemek üzere ekibe katıldık. Denetlemeler sırasında Eminönü''nün sıradan karmaşasını yansıtan alışageldiğimiz görüntüsü bir anda toz bulutu içinde kayboldu adeta. Satıcılar, tezgahlardan düşenlere aldırmadan sağa sola kaçışıyor, insanlar ne olduğunu anlamamanın şaşkınlığını yaşıyorlardı.
Bu görüntüler programda yayınlandığında o zamanlar moda olan reality showların kanlı-canlı havası renkleri bile gölgede kalmıştı.
Aradan yıllar geçti; ama Eminönü hâlâ aynı Eminönü. Tek fark var; alt geçidin yanına başka bir geçit daha yapıldı ve ben özellikle Cumartesi-Pazar tatil günlerinde oradan geçerken aynı nostaljiyi yaşamaya devam ediyorum. İstanbul''un genişleyen kollarının hal-i perişanını siz düşünün. Bugün seyyar satıcılar yine yerlerinde. Hâlâ bağrışmalar ve egzoz dumanları arasında tezgahlarda satışa sunulan ürünler, teknolojinin son imkanlarını yansıtan yeni yolları ve yeşil alanları gölgede bırakmaya devam ediyor.
Bir kere ilk sözüm, "Seyyar satıcı tüketicinin alışveriş ihtiyacını karşılıyor, bu bir arz-talep meselesi" diyenlere; diyelim ki aldığınız bir mal bozuk çıktı, Tüketici Kanunu''nun size tanıdığı para iadesi hakkını seyyar satıcıya anlatsanız nasıl bir cevap alırsınız?
"Vatandaş ucuz mal buluyor ne yapsın" diyenlere de sözüm var; Bunun başka bir yolu yok mu? Mesela kentin belirli yerlerinde oluşturulacak sabit pazarlarla bu ihtiyaç karşılanamaz mı? Ayrıca böyle bir ortamda tüketicinin sağlığı bozulduğunda ortaya çıkan maliyeti de hiç ucuz sayılmaz sanırım.
Pazarlarda bile halkın gelip geçmesine mani olacak engellerin kaldırılması gerekir. Hz. Ömer (R.A) zamanında başlayan ve Osmanlı''daki ihtisab sistemiyle gelişen son derece zarif ama bir o kadar da etkin önlemleri örneği mevcutken, 2000''li yıllardaki bu pervasızlığın izahı yapılabilir mi?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi''nin bu köşeden duyurduğumuz "Ver Kâğıt Al Ağaç" kampanyası devam ederken, okulların bu konudaki duyarlılığı sayesinde elde edilen katılım rakamlarıyla ilgili bilgiler de ulaşmaya başladı. Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı''ndan yapılan açıklamada bugüne kadar toplanan kullanılmış kağıt miktarının ayda 145 tona ulaştığı bildirildi. Açıklamada; halen 130 resmi ve özel okulda olmak üzere toplam 350 yerde yürütülen kampanya çerçevesinde toplanan atık kâğıtların ağaç katliamını önlemeyi hedeflediği hatırlatılırken, tüketicinin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının önemine işaret eden şu rakamlara yer verildi: Bugüne kadar toplanan 904 ton kağıt sayesinde 31 bin kişinin oksijen ihtiyacını karşılayan 16 bin yetişkin ağaç kesilmekten kurtarıldı, 3 bin dolayında ailenin ayda tükettiği 29 ton su kirlenmemiş oldu, 2 bin ailenin aylık ısınma ihtiyacını karşılayan birbuçuk milyon litre fuel-oil tasarruf edilmiş oldu... Belediye yetkilileri kampanyanın süreceğini bildirirken önümüzdeki günlerde iş merkezleriyle apartmanları da konu alan bazı sürprizlerinin olduğunu haber veriyorlar ve şu çağrıyı yapıyorlar: "Temiz ve yeşil bir İstanbul için tüm İstanbullular''ı kampanyaya katılmaya davet ediyoruz."
Samsun''dan gönderdiği faks mesajında, safra kesesinde bulunan taşlar yüzünden rahatsız olduğunu ifade eden tüketicimizin, doğal bitkilerle tedavi konusunda çalışan bir firmayla ilgili şikayeti sonuçlandı. Naci Olgun isimli okurumuzun Aksoy Şifalı Bitkiler Gıda Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi''nden satın aldığı böbrek ve safra kesesi taşı macunu kendisine beklediği sonucu vermeyince firma yetkilileri reklamda vaadettikleri gibi parayı iade etmek için harekete geçtiler. Köşemize ulaşan tüketici sorunlarından bazıları da çözüm aşamasında. İstanbul''dan Osman İpek adlı okurumuzun "Haberleşme Hürriyetimizi İstiyoruz" başlıklı faks mesajında bizimle paylaştığı Türk Telekom''la ilgili sorunu, yine aynı tüketicimizin AEG-Bosch-Siemens firmasıyla ilgili problemi, Gülizar Zora''nın EskortNet firmasının internet erişim paketiyle ilgili şikayeti ile ilgili temaslar sürüyor.
