|
Tüketiciyi aldatanlar yaşadı! Cezalar yaptırım gücünü yitiriyor

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı''na bağlı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü bir genelge yayınlayarak tüketiciyi istismar edenlere uygulanacak yeni ceza miktarlarını açıkladı. Tüketicinin haklarının korunmasından sorumlu olan bu Bakanlığın açıkladığı rakamlara göre ülkemiz insanlarının ekonomik çıkarları resmen hiçe sayılıyor. Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürü Ali Ulvi Temel''in Bakan adına yayınladığı genelgede sıralanan rakamlarla tüketiciyi aldatanlara uygun görülen cezalar neredeyse yok seviyesine indiriliyor.

İşte bu içler acısı durumu özetleyen yalnızca birkaç örnek;

Daha önce satışa sunduğu ürünün üzerine etiket koymayarak "her müşteriye yutturabildiği fiyatı söyleme" amacı güderek tüketiciyi en doğal hakkı olan bilgilenme imkanından yoksun bırakanlara uygulanan cezanın miktarı 135 milyon TL. idi. Yeni genelgeye göre bu miktar 40 milyon liraya düşürülüyor. Ağır enflasyon koşulları altında ezilen tüketicilerin bir de aldatılması artık daha kolay. Bu sayede sürekli olarak "daha fazla imkan verelim, yerel yönetimleri güçlendirelim" şeklindeki nutuklara konu olan, hatta yeni bir yasaya kavuşturulması bile düşünülen belediyelerin kasasına giren önemli bir miktar paraya da üstelik tüketiciyi harcamak pahasına el konulmuş oluyor.

Tüketicinin başının belası olan kapıdan satışlarla ilgili mağduriyetler konusunda da durum aynı; daha önce tüketiciye bir hafta içinde malı iade edebileceğine dair belge vermeyenlere uygulanan ceza 135 milyon iken, bundan böyle 40 milyon TL. olacak. Tüketicinin bir hafta içinde cayma hakkıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere uygulanan ceza eskiden 270 milyon TL. idi, bu rakam da genelgeye göre 80 milyona düşürülmüş oluyor.

Dünyanın her yerinde artık toplam kalite gerçeğinden sözedilirken, ülkemizde ürünlerin garanti belgesiyle satılması gibi basit bir konuda almış olduğu "tersine yol"un hikayesi ise bundan böyle şu rakamlarla ifade edilebilir; şimdiye kadar sattığı ürün için garanti belgesi vermeyenlere uygulanan ceza 270 milyon TL. iken artık bu rakam da 80 milyona düşmüş oluyor.

Yazımı bu rakamlarla daha fazla boğmak istemiyorum; aynı şekilde özürlü bir malı sağlammış gibi satmanın cezası, ya da bir malı satışa sunulduğu halde satmaktan kaçınmanın cezası da düşürülüyor. Yasalara, genel ahlaka uygun olmayan yanıltıcı, aldatıcı, tüketicinin tecrübe ve bilgi eksikliğini istismar edici, ahlaki değerleri ve kamu sağlığını bozucu, çocukları istismar edici reklam yapılması durumunda da artık daha az ceza almak mümkün.

Bir laf vardır "Herkes Mersin''e giderken..." diye... Bu durumda biz nerelere gidiyoruz Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkililerine sormak lazım.

Şöyle de sorabiliriz; insanların hergün ihtiyaç duyduğu alışveriş konularında aldatılmaları, cüzdanlarına kastedilmesi, haklarının yenmesi bir trafik suçundan daha mı önemsiz? Bir insanın bir günde trafik kazası yaşaması ihtimali yüzde kaçtır bilmiyorum, ama bu ülkede hergün artan ekmek-peynir fiyatları yetmiyormuş gibi bir de üçbeş kötü niyetli tüccarı koruyucu yasalar çıkarırsanız tarih sizi affetmez. Osmanlı''da ihtisap nazırları tüketiciyi istismar eden esnafı falakaya yatırırmış... Şimdilerde tüketicinin bir tek para cezası gücü vardı... onu da ufalta ufalta bitiremediler. Kısacası tüm dünya evrensel tüketici haklarının kapsamını nasıl genişletebiliriz diye düşünürken, Türk tüketicisi geri geri giden adımlara kurban ediliyor.

Bu köşe tüketicilerin. Esnaf da aynı zamanda tüketici, tüccar da... Herkes tüketici. Bir de işin karşı tarafından bakalım. Ya dürüst esnafın, doğru ve kuralına uygun çalışan tüccarın hakkı ne olacak? Dahası bugüne kadar eski miktarlarda para cezasına muhatap olanlar şunu sormayacak mı: "Benim günahım neydi?"

Şöyle de sorabiliriz; bu nasıl adalet!

Sorunun muhatabı tabii ki bu ülkede hem rekabetin hem de tüketicinin korunmasından sorumlu olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı.

Eğer birilerinin bu sorulara verecek cevabı varsa; Allah''ın izniyle köşemiz açık.

Tüketicinin sesi geliyor mu?

Tüketici haklarının gerçek takipçilerinin sayısı artıyor. Tüketiciler, yazılı-görüntülü-sesli medyada da daha yoğun olarak seslerini duyurmaya başlıyorlar. Şahsen tanık olduğum acı tecrübelere rağmen bazı çıkar odakları tarafından tüketicinin sesinin kısılmayacağı umuduyla, güzel bir gelişmeden daha sözetmek istiyorum; tüketicilerin bir radyo kanalı daha oldu. Bu köşenin takipçileri hatırlayacak; AKRA FM bir tüketici programı hazırlayarak bu yolda önemli bir adım atmış, onların bu yöndeki gayreti köşemizden de gerekli desteği bulmuştu. İşte gerçek yayıncılık anlayışı adına bir başka güzel gelişme; Marmara FM de halkın geçim derdi meselesini radyoya taşıyor. "TÜKETİCİNİN SESİ" adıyla 31 Ekim''den itibaren her Pazar 12.00-13.00 saatleri arasında 105.3 frekansından yayınlanacak programı bir tüketici derneği gönüllüsü hazırlıyor. Müstakil Tüketiciler Birliği Yönetim Kurulu üyesi Ömer Keser''in hazırlayıp sunacağı programda haftanın tüketici şikayeti, tüketici haklarının tartışılacağı bir konuk köşesi ve tüketicinin gündeminden haberler yer alacak.


24 yıl önce
Tüketiciyi aldatanlar yaşadı! Cezalar yaptırım gücünü yitiriyor
Vursana hadi. Hadi vur.
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim