|
Başbakanlık Osmanlı Arşivi"nin akıbeti…

Son birkaç yıldır, Başbakanlık Osmanlı Arşivi"nin Kâğıthâne"de yeni yapılan binalara taşınması gündemde olup, bu çerçevede tartışmalar devam etmektedir. Asıl itibarıyle Cumhuriyet döneminin başlarından beri arşivlerin korunması ve tasnifi meselesi tartışıladurmaktadır. Özellikle 30"lu yıllarda arşivin korunmasız hale gelmesi, birçok farklı yerdeki arşivlerin bilinçli bir şekilde yok edilmesi, Hazîne-i Evrak"tan bazı arşiv malzemelerinin SEKA"ya bir kısmının da Vagonlarla Bulgaristan"a satılarak gönderilmesi gibi facialar yaşandı.(Bkz. Bulgaristan"a Satılan Evrak ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Çalışmaları, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara,1993).

Asırlarca, geniş bir coğrafyada hüküm süren bir imparatorluğun, Devlet-i Aliyye"nin arşivi olarak çok büyük bir hafızayı barındırmaktadır. Orta Avrupa"dan, Adriyatik"ten, Basra"ya, Hicaz, Yemen ve Kuzey Afrika"ya uzanan çok geniş bir coğrafyanın birkaç yüzyıllk tarihini barındırması açısından da hayati öneme sahiptir. Tüm bu coğrafya"da yer alan ülkeler, etnik dini, vs. topluluklar açısından da aynı derecede ehemmiyeti haizdir. Son iki yüzyılda gerek yangınlar, kötü şartlarda muhafaza ve Cumhuriyet devrinin geçmişi inkar politikasına dayalı bilinçli tahribatına rağmen, defterler ve müteferrik evrak serilerinden oluşan 150 milyonu bulan belgeler çok dev bir koleksiyon oluşturmaktadır. Daha onaltıncı yüzyıldan itibaren arşivlere ehemmiyet verildiğinden, özellikle defterler özel sandıklarda korunmuş hatta, "Hazîne-i Evrâk" adı verilmiştir. 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hazîne-i Evrak"a daha fazla ehemmiyet verilip, Padişah fermanları ile korunmaları emredilmiştir. Arşivler, zaman zaman tasnife tabi tutulmuş, defterler ve belgeler tasnifi olarak iki ana bölümde gerçekleşmiş, çok çeşitli fonlardan oluşmaktadır. Divan-ı Hümayun defterlerinden başlayarak, Bâb-ı Ali defterlerine kadar uzanan defter koleksiyonlarında sadece Mühimme defterleri 419 adede ulaşmaktadır. Eyalet Ahkam defterleri yüzleri bulmakta, Maliye"den müdevver Ahkâm defterleri ise 23.138 adede ulaşmaktadır. Berâtlar, Fermanlar,buyuruldular, Şukkalar, Kâimeler gibi belgeler ise on milyonlarla ifade edilmektedir.

Halen kaba tasnife tabi tutulmuş defter/belge sayısının 15 milyonu bulmadığı söylenmektedir. Yani belgelerin bugün için ancak yüzde onu tasnif edilebilmiş. (Bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2010) Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile ilgili 1988"de Turgut Özal"ın Başbakanlığı döneminde ciddi bir yatırım yapılmış, Sultanahmet"teki özel idare binası arşive tahsis edilmiş. Ancak o dönemlerden bu yana gerekse yeterli eleman istihdamı, gerekse teknik yatırım anlamında bazı dijital çekimlerin yapılması gibi çok yetersiz bazı adımlar dışında hiçbir ciddi yatırım yapılmamıştır.

Son yıllarda ise, Osmanlı arşivinin yeni bir kompleks inşa edilerek taşınması gündeme gelmiş, ancak yer seçiminde maalesef çok cimrice davranılarak, Kâğıthâne deresi gibi asla uygun olmayacak bir mekan seçilmiştir. Seçilen alanın uzaklığı bir yana, gerçekten dere yatağı olan bir vadi içinde sel, rutubet gibi her türlü tehlikeye maruz kalabilecek bir mekan olduğunda şüphe yok. Sel baskını olasılığına karşı teknik tedbirler sözkonusu edilse de, yüksek rutubet oranına karşı köklü tedbir alınması mümkün olmayan bir mekan burası.. Sultan II. Abdülhamîd devrinin atış poligonlarının bulunduğu bu alan Kâğıthâne deresinin bulunduğu vadinin neredeyse en kuytu mevkilerinden biridir. Özellikle arşiv depolarının yer alacağı 50.000 metrekarelik bir alanın yer altında yer alması vahim sonuçlara yol açabilme ihtimalini artırmaktadır. Şimdiden bir kısım havalandırma tertibatının rutubete maruz kalmış olması da bunun işaretidir. Arşiv binaları için seçilen sahaya bakıldığında, nerdeyse en düşük değeri haiz, kesinlikle konut, işyeri, turizm alanı olarak kullanılamayacak işe yaramaz bir mevkinin seçilmiş olduğu izlenimi edinmekteyiz. Böylesine çok önemli bir arşiv için konut alanı olabilecek bir mevkiin bile tahsis edilmemesinin, arşivlere neyin reva görüldüğünü göstermesi açısından düşündürücüdür.

Yetmişe yakın ülke/devletin, birçok topluluğun yüzyıllara varan hafızasını/tarihini, "hard disc"ini barındıran böylesine devasa bir arşiv koleksiyonu çok çok daha fazla önemi hak etmektedir. Bu arşivlerin ticâri amaçlı bir gökdelen kadar, Mecidiyeköy"deki ikiz kuleler kadar değeri yok mu? Bu arşivler, belki aktif ticaret alanı olarak planlanmış mahaller gibi kısa vadeli bir kazanç getirmeyebilir. Ancak geçmişten geleceğe uzanan bir hafıza/tarih köprüsü olarak diğer tüm maddi/ticari kazanç alanlarından çok daha kalıcı/uzun vadeli kazanç zeminidir.

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, rutubet başta olmak üzere birçok mahzurları barındıran Kâğıthâne deresine kesinlikle taşınmamalıdır. Bu arşivlerin taşınabileceği çok daha sağlıklı/uygun başkaca alanlar mevcuttur. Alternatif alan önerilecekse, Eyüp ilçesinde yer alan Rami Kışlası"nın alanı Arşivler için gayet uygun bir mevkidir. Bu yüzden, yıllardır, "Araştırmacı" kimliğiyle bu arşivlerde çalışıp araştırma yapan, yazan bir kimse olarak, alternatif olarak Rami Kışlası"nın hayati önemi haiz Osmanlı arşivlerine tahsisini hükümetten açıkça talep ediyorum.

٪d سنوات قبل
Başbakanlık Osmanlı Arşivi"nin akıbeti…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi