|
Finali görmeden hiç kimse paçaları sıvamasın!

Dikkat buyurunuz, bugünkü yazımı tarihe not düşmek üzere "özellikle" yazıyorum.

Kafaların taammüden karıştırıldığı böylesine bir vasatta…

Üstüne üstlük…

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"nın Adli Tıp"ta hazırlanan Turgut Özal raporu bağlamında dün açıkladığı "Zehirlenme bulgusu yok, ölüm nedeni net değildir" şeklindeki kararına rağmen…

Bir defa daha, ısrarla söyleyeyim…

Ya da, rahmetlinin tabiriyle "açık seçik" ifade edeyim:

-Turgut Özal, zehirlenerek öldürülmüştür.

Nokta.

*

Yani?

Henüz maç bitmedi.

Hakem maçın nihai sonucunu ilan etmeden hiç ama hiç kimse zafer şarkıları falan söylemesin:

Özelikle de "Özal"ın zehirlenerek öldürüldüğü iddiası safsatadır" diyen Süleyman Demirel!

Savcılığın beyanından sonra…

Gayet tabii, Süleyman Bey Güniz Sokak"taki evinde keyiflenmiştir…

Ancak…

Bakın, buraya yazıyorum:

Henüz, filmin son sahnesine gelmedik!

Şimdilik, "Özal Soruşturması"nın devam ettiğini" hatırlatmakla yetiniyorum.

*

Peki ya, geçen haftadan beri bu "Zehir var ama ölüm nedeni değil" yollu, sağlı sollu "bir dolu yayın" neyin nesiydi?

Gündemin zehirlenmesiydi.

Hakikati karartabilmek hesabıyla hareket edenler ön almak istediler, zihinleri itina ile bulandırma gayretine giriştiler.

Savcılığın açıklamasından itibaren de…

"Bakın, gördünüz mü? Ne demiştik?

İşte Turgut Özal"ın zehirlenmediği kesin olarak anlaşıldı, öldürüldüğü iddiası kocaman bir yalandan ibarettir" demeye başladılar.

*

Hayattaki şu kaçışı mümkün olmayan temel hususu ise unutmuş görünüyorlar:

Gerçeğin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi "kötü" bir huyu vardır!

*

Medyamızda geçen haftadan bu yana hangi başlıklar atılmıştı, birlikte okuyalım:

-Özal"da zehir var, zehirlenme yok. (Sabah)

-Adli Tıp raporunu yazdı, bir şehir efsanesi çöktü: Özal zehirlenmemiş (Posta)

-Özal zehirlendi iddiası fos çıktı (Sözcü)

-Zehir var, zehirlenme belli değil (Milliyet)

-Zehir var, ölüm nedeni değil (Hürriyet)

-19 yıllık şehir efsanesi çöktü (Star)

*

Bu başlıkları artı bugünden itibaren atılacak benzerlerini, ayrıca köşelerde yazılmış olanları ve dahi yazılacakları ihtimamla saklayınız.

Siz saklamasanız da ben saklayacağım!

Özellikle de…

Mehmet Ali Birand"ın Posta"daki "Özal"ın mezarı boş yere açılmış" başlıklı yazısı ile…

Bir başka kesin hüküm bildiren…

Taha Akyol"un Hürriyet"teki "Özal"ın ölümü zehirden değil, peki neden?" başlıklı yazısını itina ile saklayacağım!

*

Ha, bu arada unutmadan…

Siz, asıl "işbu yazıyı" saklayınız:

Lazım olacak!

11 yıl önce
Finali görmeden hiç kimse paçaları sıvamasın!
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?