Global ekonomide bütün ezberler değişiyor. Covid19 salgını ile değişen sosyal hayatla birlikte öncelikler de güncelleniyor

Çok yakın bir zamanda eski ticari alışkanlıklar yerini yeni kurallara bırakacak.

İş dünyası ya mevcut duruma ayak uydurarak kendini güncelleyecek ya da çekilecek ve yerini yeni dünyaya uyum sağlayanlara bırakacak.

Küreselleşen dünyada, “Eski hal muhal, ya yeni hal veya izmihlal” denilen yerdeyiz. Küreselleşen bir kriz, iş dünyasını rekabet yerine iş birliğine, dayanışmaya zorluyor.

Çünkü rekabet ederek, tek başına bu krizden çıkış yolu yok.

Dayanışma ve iş birliğinin her alanda zorunlu olarak öne çıkacağı bir döneme giriyoruz.

Yani Ego sistemden eko sisteme geçiş çoktan seçmeli tercihimiz değil.

Tek tercih var; Yaşamak için yaşatman gerekiyor.

**

KAGİDER’in (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) son online buluşmasına katılan konuk girişimci, melek yatırımcı, mentor ve Türkiye’nin en büyük çevrimiçi yemek siparişi portalı Yemeksepeti.com’un kurucu ortağı ve CEO’su Nevzat Aydın’a göre böyle zamanlar girişimciler için bulunmaz bir ortam ve fırsat doğuruyor.

Salgınla birlikte değerini katlayan yemeksepetinin kurucusu Aydın’ın fikirleri değerli.

Yeni girişimcilere model ve ilham olması açısından anlattıkları da önemli.

Şöyle anlattı hikayesini; “Benim babam noter, annem ise öğretmen. Yani, ikisi de devlette çalışan insanlar, buna rağmen beni girişimcilik yolculuğumda çok desteklediler.

Amerika’da özel bir üniversitede okuyordum ve bu sürecin çok ciddi maliyetleri söz konusuydu.

Henüz öğrenime devam ederken, aileme internetten yemek satma projemi anlattım.

Bana ‘Bir dönem daha okuyup yapsan olmaz mı’ dediler.

Adevam edeceğim’ dedim.

Altı sene boyunca Yemek Sepeti’nden para kazanmadık.

Bu altı sene boyunca teyzemlerle yaşadım ve onlar beni desteklediler maddi olarak.

Bu zor dönemleri atlatmamda ailemin çok büyük desteği oldu.”

**

Bugün Türkiye genelinde 50 binden fazla restoranla çalışan ve 21 milyon kullanıcıya hizmet veren Yemek Sepeti’ni ilk kurduğu yıllarda yaşadıklarını şu sözlerle aktarıyor:

“Yemek Sepeti 2001 yılında kurulduğunda zamanın ilerisinde bir fikirdi.

Her girişimcinin her zaman yaşayacağı sorunlarla karşılaştık.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve e-ticaret alt yapısının yetersiz olması zorluklardandı.

İnternetin kitle interneti olmasına varıncaya kadar yaklaşık altı sene çok zorlandık.

Girişim ve rekabet sermayesi piyasası aktif değildi.

Şimdiki girişimciler daha şanslılar. Melek yatırımcılar, sivil toplum kuruluşları, hızlandırıcı servisler, üniversite bünyelerindeki girişimcilik merkezleri var.

O zaman hiçbiri yoktu hatta ‘girişimcilik’ diye bir kelime bile yoktu.

‘Ne iş yapıyorsunuz?’ diye sorduklarında ‘Kendi işimizi yapıyoruz’ derdik.”

**

“Teknoloji değişirken tüketici trendleri de aynı hızla değişmeye devam ediyor. Başarılı olabilmek için bu değişimleri aynı hızla belki daha da hızlı takip etmeliyiz.

Türkiye önemli bölgesel start-up merkezi haline geldi.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın Türkiye’den yatırımcı aradığını görüyoruz. Başarılı olunca daha fazla para start-uplara akıyor.

Start-uplardan ortaya çıkan başarı hikayeleri görülünce daha fazla zeki ve yaratıcı beyinler girişimci olmak için uğraşıyorlar. Bu döngü bu şekilde devam ediyor.”

**

Zihinlerdeki negatif ve pozitif kavramını bile yer değiştirdi Covit19 salgını.

Pandemi sonrasında yeni bir sosyal hayat ve yeni bir eğitim anlayışı ile birlikte yeni bir ekonomik düzen kurulacak.

Yeni ekonomik düzen siyaseti ve kurumları da şekillendirecek.

Yani klasik tabirle; Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

İnsanların ücretli olmak istemediği, kendi işinin patronu olmak istediği yeni bir döneme salgınla birlikte hızlı bir geçiş yapılacak.

Bu dünyada yerini almak isteyenler salgının geçmesini beklemesin. Şimdiden fikirlerinizi projelendirin.

İşinizi kurmak için mükemmel zamanı beklemeyin, bugünden daha mükemmelini bulamazsınız” diyor yemeksepetinin fikir babası.