|

Hayati sorunlar hayali umutlar

Kapitalist sistem bütün değerlerin içini boşalttığı gibi, dini değerlerin de içini boşaltmıştır. İslam nesneleştirilmiş, metalaştırılmıştır. Her şey piyasanın mantığı doğrultusunda şekillenmektedir. Hayali umutlar peşinde hayatımızı tükettiğimiz için, fırtınalı/sarsıcı ve kirli bir dönemin hayati sorunlarıyla hiç ilgilenmiyoruz.

Yeni Şafak
04:00 - 23/03/2015 Pazartesi
Güncelleme: 21:35 - 22/03/2015 Pazar
Yeni Şafak
Hayati sorunlar hayali umutlar
Hayati sorunlar hayali umutlar
ATASOY MÜFTÜOĞLU


Medeniyetleri, iç içe geçmiş, farklı kültürler, farklı renkler, düşünce biçimleri ve gelenekler oluşturur. Medeniyetler insani bütün boyutları içeren bütünlüklerdir. Parçalanmalar, ayrımcılıklar, tek boyuta indirgenmiş düşünceler/yorumlar medeniyet bütününden uzaklaşıldığını gösterir. Parçalara kapanmak, bütünlüğe ilişkin dönüşüm yeteneğini/birikimini/ufkunu yitirmekle ilgilidir. Parçalara kapanmak, derin anlayış/kavrayış yoksunluğuna da işaret eder. Bu nedenledir ki, günümüzde kendilerini İslam'a nisbet eden her parça, İslam'ı kendi çıkarlarına/yorumlarına tabi kılmaya çalışıyor.


Dünya ve tarih içerisinde somut durumumuz düşünüldüğünde, modern zamanlar boyunca maruz bırakıldığımız, ithal ettiğimiz yabancılaşmaların neden olduğu ağır sonuçları görebiliriz. Farklı olana hayat hakkı tanımayan Aydınlanma mutlakıyetçiliği, bugün eksiksiz bir emperyalizm biçiminde İslami olana hayat hakkı tanımıyor. Avrupamerkezci kültür/siyaset/ekonomi/bilgi/eğitim/hukuk modelini nihai bir model olarak kabul etmek, Müslümanlar için bundan böyle yapılabilecek hiçbir şey kalmamıştır anlamına gelir.



Yabancılaşmaya açık olmak


Bugünün dünyasında Müslümanlar çok karmaşık bir etkileşim içerisinde bulunuyor, seküler bilgiyle bütünleşmenin, İslam'dan büyük bir uçurumla uzaklaşmak anlamına geldiğini bilmek ve öğrenmek istemiyor. Hayali umutlara/beklentilere/popülizmlere/romantizmlere/hamasete/duygusallıklara önem veren toplumlar-kültürler, büyük düşünürler, büyük kültür adamları, büyük aktivistler, büyük filozoflar yetiştiremiyor. Günümüzde de, büyük sayılara dayalı iktidarlar, düşünsel/ kültürel/ entelektüel kaygılara/inşalara karşı büyük bir kayıtsızlık/ilgisizlik ve kibir içerisindedir. Düşünsel-kültürel-entelektüel ahlaki içeriğe sahip olmayan, yalnızca popülist/hamasi içeriğe sahip olan siyasal yapıların her tür yabancılaşmaya/çölleşmeye açık olduklarını bilmek-anlamak-görmek gerekiyor. Biz Müslümanlar için bilinç merkezi bir kavramın adıdır. Bilinçli inanç, bilinçli varoluş, bilinçli bilgi her şeyin temelidir.



Bilinçsiz bir varoluş, insani varoluş olmaktan çok, şeylerin, nesnelerin, araçların varoluşudur. Bilinçsiz varoluşlarımız sebebiyle bugün, dışarıdan dayatılan hayat tarzlarıyla kültür ve siyaset tarzlarıyla bütünleşmiş bulunuyoruz. Bilinçsiz varoluşlarımız sebebiyle sıradan varoluşlarımız sebebiyle, kararsız/tutarsız/bütünlükten yoksun varoluşlarımız sebebiyle, biz Müslümanların umutlarımız sömürülüyor, umutlarımız ellerimizden alınıyor, umutlarımıza ihanet edilebiliyor.



Burjuva modernitesi


Emperyalist çıkarlara hizmet etmeleri koşuluyla Müslüman halklar için ülkeler icat ediliyor, kurgulanıyor. Modern-seküler-emperyal zamanlar boyunca bütün yapılar yalnızca güç yapıları olarak şekillendirildi. Güç ideolojisi, güç yapıları, ahlaki sistemleri, ahlaki hayatları imkansız hale getirmiştir. Güç yapıları, bütün dünyada ayrıcalıklıların refahına hizmet ederken, kitlelerin sefaletine yol açmaya, bu sefaleti derinleştirmeye devam ediyor. Güç yapıları, güç ideolojileri, güç ilişkileri, Batıdışı dünyayı istikrarsızlaştırarak, kontrol altında tutarak, güçsüzleştirerek, modern-sek üler sistemin güvenliğini sağlamaya çalışıyor. Modern burjuva uygarlığı azınlıklar için, azınlıklar tarafından tasarlanmıştır. Burjuva modernitesi de, elit azınlıklar tarafından üretilmiş hegemonik bir modernliktir.



Burjuva uygarlığı ve burjuva modernitesi bugün zihin dünyamızı, davranış ve duygu dünyamızı baskılıyor. Bu nedenledir ki, bugün, zihin dünyamız İslami anlamda büyük altüst oluşlar savrulmalar yaşıyor. Bugün, ilahi hakikat adına dostlukların yerini çıkar birliğine dayalı dostluklar, zevk ve beğeni birliğine dayalı dostluklar alıyor. Çıkar/menfaat/yarar mülahazalarının, hak ve adalet ilkelerinin/kaygılarının yerine geçtiği, geçirildiği bir dünyada/zamanda/toplumda yaşıyoruz. Çıkar/menfaat/yarar mülahazalarının öne çıkaran her tercih adalete yabancılaşmış bir tercihtir.


Karşı karşıya bulunduğumuz tarihsel gelişmelerin, olguların derinlikli analizlerini yapamadığımız için, üzerinde hiç düşünülmemiş kolaycı yorumları tüketiyoruz. Düşünüce hayatımız, dini hayatımız, sanat/edebiyat hayatımız ucuz, duygusal ve kamusal bilinci yansıtmayan özel bir dil kullanıyor, suya sabuna dokunmuyor. Politik hayatımız partizanlıkla malul bulunduğu için, nitelikler her durumda göz ardı ediliyor. Üretkenliğe yabancı bir kültür ikliminde yaşadığımız için tekdüzeliklerle bütünleşiyoruz.



Emperyalizm propagandası


Bütün bunların dışında, kitlesel medya dünyası, kültürel/düşünsel alanları olumsuz yönde etkiliyor. Bir binadan, bir başka binaya baktığımız boğucu kentlerde yaşıyoruz. Niteliksel-eleştirel kadrolardan mahrum olduğumuz için popülist politik retorik, tahammül edilemez hale geliyor. Herkes, duygusal ve abartılı romantik bir dille ilgi uyandırmaya çalışıyor.


Küresel/emperyal diktatörlük, siyasal özne olmayı başaramayan ülkeleri/toplumları istediği anda ikna edici bir gerekçeye ihtiyaç duymaksızın terörize edilebiliyor. Sözünü ettiğimiz emperyal terörizm bütün yaptıklarını “barış ve özgürlük” adına yaptığını savunabiliyor, kendi emperyalizmini propaganda yoluyla meşrulaştırabiliyor. Batı'nın çıkarlarını tehdit edebileceği düşünülen bütün unsurlar şüpheli muamelesi görüyor. Aydınlanma mutlakıyetçiliğinin dokunulmaz kıldığı bütün put kavramlar adına her tür katliam/soykırım pervasızca gerçekleştirilebiliyor. İdeolojik/ırkçı, sloganlar-klişeler adına toplumlarımız/kültürlerimiz ve bütün medeniyet varlıklarımız acımasızca imha ediliyor.



Toplumlarımız derin bir başkalaşma yaşıyor. Anlamların yerini, bilgeliklerin yerini, biyolojik arzular, biyolojik dürtüler alıyor. Mal ve hizmet üreten sermaye, günümüz dünyasında, sermayenin çıkarlarına hizmet edebilecek inançlar, düşünceler ve değerler de üreterek, bunları pazarlayabiliyor. Kapitalist sistem bütün değerlerin içini boşalttığı gibi, dini değerlerin de içini boşaltmıştır. İslam nesneleştirilmiş, metalaştırılmıştır Her şey piyasanın mantığı doğrultusunda şekillenmektedir. Hayali umutlar peşinde hayatımızı tükettiğimiz için, fırtınalı/sarsıcı ve kirli bir dönemin hayati sorunlarıyla hiç ilgilenmiyoruz.


#modernizm
#kapitalizm
#toplum
9 yıl önce