
Kokoreç ile AB’ye giremezsiniz dediler. AB istedi diye biz bundan vazgeçtik mi? Hayır. Sonra gün geliyor. Bir de bakıyoruz, baklavayla başladığı sahiplenmelere kokoreç ile devam ediyor komşumuz Yunanistan. İşin garabeti de birkaç harf farkla, yani kokoretski ismiyle.
Bir gün kokoreçi savunan bir yazı yazacağım aklıma gelmezdi. Benim ağız tadıma uymasa da mesele milli bir mesele olunca tutumumuz değişir. Tabii, bir de işin içinde Avrupa Birliğinin (AB) tam üyesi olma avantajıyla mutfağımıza ait bir ürüne göz göre göre tescil etme uyanıklığı varsa. Oysa AB’ye üyelik müzakerelerimizde kokoreç üzerine çekilecek kırmızı çizgi uzun süre konuşuldu. Hatta o dönemde televizyonların ve gazetelerin gündeminde bu konu vardı.
Kokoreç ile AB’ye giremezsiniz dediler. AB istedi diye biz bundan vazgeçtik mi? Hayır. Sonra gün geliyor. Bir de bakıyoruz, baklavayla başladığı sahiplenmelere kokoreç ile devam ediyor komşumuz Yunanistan. İşin garabeti de birkaç harf farkla, yani kokoretski ismiyle.
Kokoretsi ile kokoreç aynı mı? Tabi ki değil. Yoğurt, baklava, cacık, kahve, lokum derken sıra geldi kokoreçe. Mutfağımıza ait lezzetleri sahiplenmesine bir yenisini daha ekledi Yunanistan. Kokoreç ile kokoretsi aynı şey değil diyen de var, ne alakası var sadece birkaç harf dışında tarifi ve malzemeleriyle tıpatıp aynı diye haklı olarak isyan eden de.
İşin en tuhaf tarafı da şu bence. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde bir engel olarak gösterilen kokoreçin birlik üyesi bir başka ülke sözkonusu olduğunda bir engel olarak görülmemesi. Bu durum ise başlı başına çifte standart demektir.
Ağızları tatlandırma yarışı
Her bayram bizde ağızları tatlandırma yarışı başlar. Çünkü geleneğimize göre bu günlerin tatlı geçmesi esastır. Her bölgemizde bayram gelmeden tatlılar hazırlanır, pişirilir, tepsi tepsi dizilir, misafirlere sunulur. Başta baklavanın fıstıklısı ve cevizlisi olmak üzere her yöreye özgü tatlı çeşitleri sofraları süsler. Baklava bayramların değişmez lezzeti olsa da tatlının envai çeşidi var.
Coğrafi tescilli Antakya künefesi de arasına konulan özel tuzsuz peyniri ile bayram sofraları için hazırlanıyor. Diyarbakır’da da bayramların vazgeçilmez tatlısı burma kadayıfıdır. Coğrafi tescilli olan bu lezzetin fıstıklı, cevizli, kaymaklı ve peynirli çeşitleri mevcut. Ayrıca yaz aylarında da soğuk olarak tüketilmek üzere hazırlanıyor. Kadayıf demişken buna Afyonkarahisar’ın tescilli lezzeti ekmek kadayıfını da eklemek gerekir. Şehrin özel tatlıları arasında yer alan bu lezzete kuruyan ekmeklerin israfının önlenmesi için tatlıya çevrilmiş hali de denebilir.
En güzel kurban âdeti
Kurban Bayramı denince doğup büyüdüğüm ve çocukluğumun geçtiği Artvin’deki köyüm gelir aklıma. Eskiden beri devam eden güzel bir âdet var. Dedelerimizden kalma bir gelenek. Hatırladığım bu manzara gerçekten örnek olacak cinsten bir manzara. Kurbanı paylaşmak olarak anlayan ve bunu bu şekilde uygulayan güzel bir uygulama. Köyün iki merkezinde kurbanlar hep birlikte yardımlaşarak kesiliyor. Hisse sahipleri tarafından üçte bir pay alındıktan sonra bir araya toplanan etler her aileye tartılarak dağıtılıyor. Dağıtılırken de aile kalabalık ise veya misafiri varsa ona göre fazla et veriliyor. Önce alanın da sonra alanın da et miktarında ne eksik ne fazla olmamasına azami dikkat ediliyor. Köy ahalisinin hep bir arada bir ibadet aşkıyla yaptığı bu uygulama her nesil devam ediyor.
Bayram tebriği
Son olarak içinde olduğumuz ve ihya ettiğimiz Kurban Bayramı vesilesiyle herkesin bayramını tebrik ederim. İslam dünyasının ağız tadıyla bayram geçirmesini dilerim. Müslümanların önümüzdeki yıllarda bütünlük ve kardeşlik içinde gerçek bayramlara da kavuşması ümidini taşıyorum.
Sağlıklı ve ucuz lokanta reklamı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi icraatlarından sayısı dokuzu bulan Kent Lokantaları için sağlıklı ve ucuz diye reklamı yapılıyor. Üstgeçitlere bu şekilde afişler asılıyor. Burada bir terslik var. Eğer gerçekten ucuz ve sağlıklıysa bu kadar reklama ne gerek var. Yok eğer reklamın iyisi kötüsü olmaz diye göz boyayan bir reklam aracına dönüştürülmüşse o zaman iş değişir.
Restoranlar da ihracatçı olsun
Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) restoranların ihracatçı kategorisinde yer almasını istiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe’den bu konuda destek talebinde bulunan TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl’e göre, gastronomi ihracatı yapan işletme sahiplerine yeşil pasaport ve benzeri imtiyazlar, işletmelere de teşvikler sağlanmalı.
AB’den yeni patent sistemi
Avrupa Birliği’nin (AB) yeni patent koruma sistemi olan Üniter Patent Sistemi 1 Temmuz itibarıyla uygulanmaya başlandı. Bu sistem sayesinde AB Komisyonu Avrupa’da şirketlerin yeniliklerini korumalarını ve fikri mülkiyet haklarından yararlanmalarını daha basit ve kolay hale getirecek. Şimdilik 17 ülkeyi kapsayan bu sisteme gelecekte yeni katılımlar olabilecek.

Geleneksel konsantre meyve suyu içeceğimiz: Korava
Artvin’in yöresel ve geleneksel içeceği “korava” hem doğal hem şifa kaynağı. Gürcü mutfağının içeceği olarak da bilinen efsane lezzet ile ilgili Şavşat Belediyesinin coğrafi işaret çalışmaları devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı kültür portalında korava maddesi maalesef birkaç kelimeyle, “Artvin” ve “Kızılcıktan yapılan koyu marmelat” açıklamasıyla anlatılmış.
Kızılcık, erik, elma, armut... Aklınıza gelen her meyveden korava yapılır. Ancak sadece kızılcık ile yapılırken suyunu buharlaştırma aşamasında gereğinden fazla olan ekşiliği dengelemek için şeker katılabilir. Kaynatılan meyve suyunun tadımı yapıldıktan sonra şeker ilavesi yapılmalı. Her meyvenin de içinde bulunan şeker miktarına göre korava az veya çok tatlı olacaktır.
Taşınması ve marmelatın içeceğe dönüştürülmesi oldukça kolay. Bunun için toplanan kızılcıklar önce yıkanarak kirlerinden arındırılıyor. Büyük bir tencere veya kazana koyup yumuşaması için bir müddet pişiriliyor. Pişirirken karıştırmayı unutmamak gerekir. Yumuşadıktan sonra teşti denilen yayvan, geniş çaplı ve yüksek olmayan kaplara kevgir veya elek yardımıyla alınıyor. Suyu buharlaşıncaya ve konsantre hale dönüşünceye kadar kaynatılıyor. Koyu bir kıvam alıncaya kadar kaynatmaya devam ediliyor. Elde edilen kıvamlı malzeme soğuduktan sonra kavanozlara veya cam kaplara dolduruluyor.
Yörede yaygın olarak içecek halinde tüketilirken marmelat olarak tüketimine şahit olmadım. Bu ürünün kızılcık şerbetiyle karıştırılmaması gerekiyor. Çünkü kızılcık şerbetinin hazırlığı ve karışımı koravadan çok farklı.
Tüketilirken koyu ve katılaşmış pelteyi bir kap içinde ezerek sulandırın. Ekşiliğine göre tercih ederseniz biraz şeker katabilirsiniz. Ama siz siz olun, meyve tadını yok edecek kadar şeker ilave etmeyin. Her mevsim tüketileceği gibi özellikle yaz mevsiminde serinletici bir lezzet olarak yemekle birlikte veya ayrı olarak içmenizi tavsiye ederiz.







