|

Çalıkuşu’na sansürü ortaya çıkarmıştı: Dostları N. Ahmet Özalp'i anlattı

Geçtiğimiz cumartesi kaybettiğimiz N. Ahmet Özalp, edebi ve fikri eserlerinin yanında arkeolojik kazı misali yaptığı inceleme çalışmalarıyla Reşat Nuri ve Refik Halid’in eserlerindeki sansürü ortaya çıkarmasıyla da biliniyor. “Çalıkuşu” romanının 1939’da yapılan altıncı baskısında dini bir anlamı çağrıştıracak unsurların ayıklandığını Özalp’ten öğrenmiştik.

Sevda Dursun
00:00 - 29/09/2022 Perşembe
Güncelleme: 22:02 - 28/09/2022 Çarşamba
Yeni Şafak
N. Ahmet Özalp
N. Ahmet Özalp

Geçtiğimiz cumartesi günü Hakk’ın rahmetine kavuşan N. Ahmet Özalp, 69 yıllık hayatına öğretmenlik, yayıncılık, gazetecilik ve ansiklopedi yazarlığı gibi birçok ince işçiliği sığdırdı.

Osmanlı dönemi kültür, edebiyat ve fikir eserlerinin bugüne kazandırılmasında önemli katkıları olduğu gibi, arkeolojik kazı misali yaptığı inceleme çalışmalarıyla Reşat Nuri ve Refik Halid’in eserlerindeki sansürü de ortaya çıkarmıştı. Hazreti Ali Cenkleri’nden Amak-ı Hayal’e birçok zor metni sadeleştiren Özalp, Said Halim Paşa, Filibeli Ahmed Hilmi, İzmirli İsmail Hakkı ve Şemseddin Sami gibi pek çok kıymetli fikir ve ilim adamlarının eserlerini yeniden yayınladı. Bir dönem Yeni Şafak’ta da yazan Ahmet Özalp’i onunla yolları kesişen dostları anlattı.

Birçok eserinin yayıncısı olan Büyüyen Ay Yayınları’nın sahibi Mustafa Kirenci, “müdekkik” bir aydın olarak tanımladığı Özalp’in çalışmalarını herkesin göze alamayacağını söylüyor. “Ona ancak saygı duyulabilirdi. Beyefendiliği, sahip olduğu düşünceleri temsil etmesiyle; tutum, davranış ve sözleriyle özü sözü bir büyüğümüzdü. Şairin ‘uyandırmazsan uyanacak değil’ demesi gibi eğer o yapmasaydı yapılacak da değildi” diyen Kirenci, Ahmet Özalp’in ortaya koyduğu iki dirijizim/müdahale/yönlendirme örneğini de anlattı. Biri Reşat Nuri’nin “Çalıkuşu” romanı, diğeri ise Refik Halit Karay’ın “Kirpinin Dedikleri” isimli eseri.

DİNİ ÇAĞRIŞIMLAR SANSÜRLENDİ

Özalp, Çalıkuşu romanının 1939’da yapılan altıncı baskısında şu değişikliklere uğradığını anlatır: “Osmanlı döneminin tarihsel ve sosyal koşullarını yansıtan ögelerin, olumlu izlenim edindirecek tüm olguların ayıklanması ve dini bir anlamı çağrıştıracak ögelerin ayıklanması.” Aynı şekilde Refik Halid’in kişiliğinin ve entelektüel hayatının en başat özelliklerinden olan muhalifliğinin somut göstergesi ve bu yönüyle de yazarını büyük bir üne kavuşturan eseri “Kirpi’nin Dedikleri” kitabının 1940 yılından sonra yayınlanan yeni baskılarında sansüre uğrayarak muhalif özelliklerinin ortadan kaldırılmasını “Okları Kırılmış Kirpi” eserinde anlatır.

SIKINTILARIMIZLA İÇTEN İLGİLENİRDİ

N. Ahmet Özalp’le 1980’lerin başında, öğrenciyken tanışmıştım. Okul çıkışı sıklıkla Yeryüzü’ne uğrar, orada hem her tür işe koşturur hem de oradaki benzersiz edebî, entelektüel ortamı soluma imkanı bulurdum. O yoğunluğu arasında en küçük bir sıkıntımızla bile hemen ilgilenir, çözüm üretir ya da içten ilgisiyle bir şekilde ferahlatırdı. Ev arıyorsanız ev, kitap arıyorsanız kitap bulurdu ve bütün bunları kolayca yapıyormuş gibi size hiç hissettirmezdi. Bir gün söz arasında, Ergin Günçe’nin kitabını bir türlü bulamadığımdan bahsetmiştim. Birkaç gün sonra yanına uğradığımda masanın üzerine “Gencölmek” kitabını koydu ve sakince “Bu senin” dedi. O andaki hali, tavrı, inceliği ve cömertliğiyle hatırlıyorum Ahmet ağabeyi.

Emeğini bilen bilir

Ahmet Özalp’le yolumuz Yeryüzü Yayınları’nda kesişti. Satış sorumlusu olarak görev aldığı halde, adeta bir editör gibi yayınevinin kitaplarıyla yakından ilgilendi. Titiz bir araştırmacı, aynı zamanda alçak gönüllü bir arkadaşımızdı. Güzel işler yaptı. Hep gölgede kaldı ama emeğini bilenler biliyor zaten. Mükemmeliyetçiydi, o da tabii piyasa koşullarında kolay kolay takdir edilebilen bir şey değil. Piyasa büyük ölçüde günübirlik başarılara daha çok prim verir. O bakımdan mizaç olarak da geride kalmayı her zaman tercih etmişti.

BOŞLUĞUNU HİSSEDECEĞİZ

Cihan Aktaş:
Cağaloğlu’nda ilk tanıdığım yazarlardandır Ahmet Özalp. Yeni Devir gazetesinde karşılaşırdık. Metinlerine gösterdiği titizliği ve çalışkanlığını hep hayranlık verici bulmuşumdur. Bunun yanı sıra dostlarına ve bir metinle yanına gelenlere ayıracak vakti de hep bulunurdu. Mütevazı ve müdanasızdı. Şüphesiz boşluğunu hissedeceğiz. Kültürel süreklilik bilinci konu olduğunda mutlaka onun eserlerinden biri akla gelecektir. Genç kuşaklar mutlaka eserleriyle tanışmalı. Onun 80’lerin başlarında gazete yazılarımdaki dilimin öyküye yatkınlığı konusunda söylediklerinin öykü yazma konusundaki kararlılığıma güç kattığını da belirtmeliyim.

KİTAP BİLE İMZALAMAZDI

Sedat Anar:
Ahmet Özalp hocamı merak etmemin sebebi albümünü yaptığım Amak-ı Hayal kitabını hazırlamış olmasıydı. Sonra dost olduk. Fırsat buldukça buluştuk. Santurname kitabımın editörü oldu. Onunla en unutamayacağım hatıram, Amak-ı Hayal kitabını bana imzalamasıdır. Hocam kitap imzalamaya karşıydı. Ona sorduğumda, “Ben kimim ki kitap imzalayayım” demişti. İşte o kadar mütevazı gerçek bir kamil insandı. Bana imzalamasının sebebini albümü çok severek dinlemesi olarak açıklamıştı.

BABIALİ’DE REHBERİM OLDU

Lütfullah
Göktaş:
N. Ahmet Özalp ile ilk tanışmam 1981’de Ribat Yayınları’ndadır. Yayınevi, Cağaloğlu’nda Güncer Han’da küçücük bir odadan ibaretti. Kısıtlı imkanlarla itinalı bir yayıncılık peşindeydi. Dil konusunda çok titizdi. Gelen çalışmaları redakte ederek daktiloda temize çeker, prova baskıların tashihlerini de kendi yapardı. Sıkı bir okur, tam bir münevverdi. İlkeli ve seçiciydi. İdeolojik bağnazlığa prim vermez, çalışmaların niteliğine bakardı. Tevazu abidesiydi. Sakin ve cömertti. Paylaşmayı da dinlemeyi de çok severdi. Sohbetiyle ufkunuzu genişletir, umut aşılardı. Babıali’de adeta rehberim olmuştu. Genç yaşta entelektüel ortama katılmamda ciddi pay sahibidir. Kadri pek bilinmese de hakikaten değerli biriydi.

İLKELİ VE BÜTÜNCÜL BAKARDI

İbrahim Demirci:
Okuma ve yazma ilgimiz bizi kaynaştırdı diyebilirim. Kars’ın Arpaçay ilçesinde öğretmenken ziyaretine gittiğimizde bize gösterdiği konukseverliği şükranla anarım. Birlikte bir yurt dışı yolculuğumuz da oldu: N. Ahmet’in “Nûr-i Ahmet” olduğunu o zaman öğrendim. Ciddiyetin, tutarlılığın, nezaketin ve genelgeçer kabullere bilinçle ve dirençle karşı koyuşun çok güzel örneklerini vermiş, meselâ, çocuklarını ve öğrencilerini dershane yerine kitap okumaya yönlendirmiştir. Okurken de yazarken de çok titiz ve özenliydi. Ülkemizde ve yeryüzünde olup bitenlere ilkeli ve bütüncül bakmayı bilir, bu yaklaşımı sözlerinde ve davranışlarında da özenle korurdu.


#N. Ahmet Özalp
#Reşat Nuri
#Refik Halid
#sansür
#Çalıkuşu
#Nabi Avcı
#Cihan Aktaş
#Lütfullah Göktaş
#Sedat Anar
2 yıl önce