|

Çocuk düş görmez yetişkin kabustadır

Murat Çeri’nin ilk uzun metraj filmi Bir Düş Gördüm vizyona girdi. Film, bir çocuğun ailesi ile geçirdiği trafik kazası sonrası yalnızlığını ve yalnız bırakılmayışını anlatıyor. Köyde edindiği arkadaşlıklar, karıştığı kavgalar, köyün delisi ile kurduğu ilişki Tarık’ın kendisine dönmesine ve ailesi ile alakalı hatıralarına ulaşmasına yardımcı olacak mıdır? Sorumuz bu mudur? Evet. Fakat yetmez.

Abdulhamit Güler
00:00 - 14/05/2022 Cumartesi
Güncelleme: 19:24 - 13/05/2022 Cuma
Yeni Şafak
Bir Düş Gördüm
Bir Düş Gördüm

Hayat, gerçek ile düş arasında bir tel köprüde sallanmaktan öte bir şey midir? Karamsar bir soru gibi gelse de esasında düşünmeye ve derine sevk eden her soru umudun ışığıdır. Film yapmak da böyle bir şeydir. Dert edilen meseleye dair umut ışığı yapmaktır. Zorlaştırmayıp kulaylaştırma düsturu istikametinde hayata dair hemen her şey bu gayeye hizmet etmeli. Murat Çeri’nin ilk uzun metraj filmi Bir Düş Gördüm, bir grup çocuğun başrolü ile Anadolu’nun güzel yörelerinden birinde hayata geçirilmiş.

ÇOCUK DÜŞ GÖRMEZ,YETİŞKİN KABUSTADIR

Çocukluk ve ebeveyn ilişkileri nazarından, çocuklarla beraber çocuklara ulaşmaya çalışan, çocuklarla iletişim esnasında yetişkinlere yol gösteren hikaye trafik kazası geçiren bir çocuğun hayatına odaklanıyor. Filmin ana karakteri Tarık (9) ailesi ile birlikte geçirdiği trafik kazası sonrası köydeki büyüklerinin yanında kalmaya başlar. Babasını kaybetmiş, annesi komadadır. Tarık, sık sık düş görmektedir. Anlaşılan o ki kaza sonrası hafızasını kaybeden çocuk, hayat ile arasındaki sıkı bağı bırakmamaya çabalamaktadır. Köyde edindiği arkadaşlıklar, karıştığı kavgalar, köyün delisi ile kurduğu ilişki ve yavru hayvanların varlığı, Tarık’ın kendisine dönmesine ve ailesi ile alakalı hatıralarına ulaşmasına yardımcı olacak mıdır? Sorumuz bu mudur? Evet. Fekat yetmez. Hiçbir soru kafi gelemez. Hele çocuklar söz konusu olduğunda cevabın bir önemi de kalmaz.

Düş ile gerçek arasında gidip gelen bu zikzaklı yolun düzgün olan tek aşaması geri dönüşler ve yeniden başlamalardır. Bütün mesele de belki budur. Filmin başlangıcında gördüğümüz sahnelerin sonunda da aynı şekilde bağlanması, insanoğlunun yaşadığı döngüye ve çıkış yoluna işaret ediyor. Filmin sonundaki cenaze namazının imamı da musalla taşında yatan mevta da bitmeyen soruların dillendirildiği mecranın toprağını suluyor.

METAFOR ZENGİNLİĞİ VE DİDAKTİZM

Anadolu kültürünün nüanslarını hikayenin hemen her aşamasında kullanan yönetmen Murat Çeri, bazen klişenin bazen de didaktizmin tuzaklarına düşüyor. Esasın buna aldırmıyor gibi de... Duyguya odaklanmış bir film ve anlamı ortaya çıkaracak argümanların yükünün altında kalma tehlikesiyle cedelleşen bir dilden söz ediyoruz. İlk film dezavantajlarından kurtulmaya çalıştığı noktalarda birbirine çarpan taşların çıkardığı kıvılcımlarla karşıkarşıya gelen yapımın yumuşak karnı ise oyunculuk gibi... İsmail Hakkı ve Ferda İşil’in zaman zaman doğal oyunculuk sergilemesi izleyiciyi filme bağlayacak olsa da özellikle çocuk oyuncular sahiciliği ciddi şekilde zedeliyor. Doğal olmalarını beklediğimiz noktalarda oyunculuk devreye giriyor ve filmin sahici gayesine eşlik edemiyor. Recep Çavdar’ın büyük oyunculuğu da klişe yapının zeminini oluşturuyor.

DÜŞ GÖREN BİR SİNEMACI VE İZLEYİCİ

Düşü kimin gördüğü kadar nasıl gösterildiği meselesi mühim. Sinematografi ve kurgudaki kendinden eminlik, müzik kullanımındaki cesur yaklaşım ve her ne pahasına olursa olsun film yapmak isteyen bir insanın emeği... Murat Çeri, uzun süredir hayalini kurduğu filmi için uzun süre çaba sarf ettikten sonra bazı destekler ile yolculuğunu tamamlar. Festivallerde boy gösterip ödüller aldıktan sonra şimdi gişede izleyiciyi bekler. Her filmin hakkı mutlaka ama mutlaka sinema salonunda izleyici ile buluşmaktır. Sinema sektörünün dağıtım meselesi sorununun neticesi olarak Bir Düş Gördüm filmi çok az salonda izleyici ile buluşuyor. Vizyondan kalkmadan izlemeli ve destek ile eleştirimizi izledikten sonra hep birlikte yapmalıyız.

#​Murat Çeri
#Anadolu
#düş
#sinema
#film
#uzun metraj
2 yıl önce