|

Saraybosna’da bir Manastırlı: İsmail Enver Paşa

İki binli yılların başlarında, Saraybosna’da Başçarşı’daki dükkânlar arasında dolaşırken, karşıma çıkıverdi. Selanikli editör N. G. Vicopoulos tarafından hazırlanmış, Binbaşı rütbesindeki İsmail Enver Bey’in fotoğrafının yer aldığı bir kartpostal.

04:00 - 23/03/2024 Cumartesi
Güncelleme: 23:33 - 23/03/2024 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Ayhan Demir

B
azen olur: Hiç umma-dığınız bir zamanda ve yerde, hiç ummadığınız bir hikâye karşınıza çıkar. Uzun zamandır görmediğiniz bir akrabanızla, dostunuzla, arkadaşınızla karşılaşmış gibi. Önce bir şaşkınlık. Ardından sevinç ve heyecan…

Yıllar evvel, böyle bir olay yaşadım.

İki binli yılların başlarında, Saraybosna’da Başçarşı’daki dükkânlar arasında dolaşırken, karşıma çıkıverdi. Selanikli editör N. G. Vicopoulos tarafından hazırlanmış, Binbaşı rütbesindeki İsmail Enver Bey’in fotoğra-fının yer aldığı bir kartpostal.

Böylece, birkaç milyonda bir ihtimal gerçekleşmiş oldu. Ziya Osman Saba’dan ilhamla: “İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı.”

Kartpostalın ön kısmında, eski Türkçe ile şu ifade yer alıyor: “Yaşasın vatan, millet, hürriyet, yaşasın Enver bey.” Arka kısmında ise gönderen ve alıcıya ait bilgilerin yanı sıra, kısa bir mesaj var.

14 Mayıs 1910 tarihinde Yunan kökenli olduğunu düşündüğüm Zanfir Gorgoljatos tarafından, Selanik’e bağlı Agustos postanesinden gönderilmiş. Yani suların ısınmaya başladığı ama Selanik’in halen bizim olduğu zamanlar.

Alıcı da Husein aga Pasyaliç isimli bir Boşnak. Adres olarak, Saraybosna’daki Hotel Europa yazılmış. Mesaj ise Boşnakça olarak yazılmaya çalışılmış: “Mahsus selam.” Yazılmaya çalışılmış diyorum çünkü Boşnakçadaki “maksuz selam” yerine “maskus selyam” ifadesi yer alıyor.

Gelelim kartpostalın başrolüne…

Enver Paşa, İstanbul’da dünyaya gelmiş olsa da Manastırlı bir ailenin evladıdır. Askeri okulu bitirdikten sonra aynı bölgede görev almıştır. Manastır, Koçana, İştip, Üsküp, Tikveş, Köprülü. Çetelerle çarpışır, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ve birleşmenin ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir mensubu olur. Dağa çıkar ve indiğinde ‘hürriyet kahramanı’ olur.

Uzun uzadıya hayat hikâyesini anlatacak değilim. Ancak şunu söylemeliyim: Enver Paşa, Berlin’deki diplomatik temsilcilik deneyiminin yanına, Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye reisliğini de eklemiştir. Nâciye Sultan ile yaptığı evlilik, onun için, devletin kapılarını ardına kadar açmıştır.

Bir de şu: Bizzat en ön hatlardaki avcı çukurlarında yer aldığı Sarıkamış İhata Harekâtı’ndan sonra son kez İstanbul’a dönmüştür. Ömrünün geri kalanı Odesa üzerinden gittiği Berlin, Moskova, Bakü, Buhara hattında gidiş gelişler ile geçmiştir. Basmacı Hareketi ile Bolşevik Ruslara karşı savaşırken şehit düşmüştür.

Şehit Enver Paşa’nın, elbette, sevmeyenleri vardır. Bununla birlikte, benim gibi, seveni daha çoktur. Doğrudur, her kul gibi, onun da hataları, kusurları olmuştur. Bunları konuşabiliriz ama samimiyetini tartışmayız.

Enver Paşa, ideallerinin askeridir. Zeki ve azimlidir. Vatanını seven, milli menfaatleri önceleyen kişilerdendir. Her şeyden öte, Rus kâfirler tarafından şehit edilmiştir. Şehitlik, Allah katında bütün kusurların, hataların üstünü örter.

Aziz milletimiz, üzerinde hakkı ve emeği olan isimleri asla unutmaz. İyi niyetli cesareti ve imandan gelen dirayeti her zaman takdir eder. Onca hatasına rağmen Enver Paşa’yı hâlâ seviyor oluşumuzun temelinde bu vardır.



#Tarih
#Aktüel
#Hayat
1 ay önce