|

Yirminci yüzyılı inşa eden “Egoistler”

James Huneker, 20. yüzyılın seçtiği kültür ve edebiyat insanlarının hayatı ve eserleri üzerinden kaleme aldığı portre yazıları ile hem türe farklı bir perspektif kazandırıyor hem de günümüz batı kültürünün bazı temel dinamiklerini okuma imkanı sunuyor.

04:00 - 15/05/2019 Çarşamba
Güncelleme: 11:00 - 14/05/2019 Salı
Yeni Şafak
James Huneker
James Huneker
SUAVİ KEMAL YAZGIÇ

18. yüzyılda yaşayan İngiliz ressam Sir Joshua Reynolds “Büyük adam, bir milletin beğenisini şekillendiren kişidir; ondan sonraki büyük ise bu beğeniyi yıkandır.” diyor. James Huneker’in “Egoistler” ismiyle Türkçe’de yayınlanan kitabında portrelerini bir araya getirdiği edebiyatçılar, tam da bu tanımın iki yönüne de sahipler.

Elbette “egoist” kelimesinin hiçbir zihinde olumlu bir karşılığının olmadığının farkındayım. En “egoist” kişiler dahi bu nitelemeyi bir iltifat olarak kabul etmeyecektir. James Huneker, bu negatif anlamı tam tersine çevirerek kullanıyor bu tabiri. Kendini gerçekleştirmeye cüret edebilen, özgün olmaya gayret eden insanlardan oluşuyor kitapta bir araya getirilen kişiler. İşte isimler… Stendhal, Baudelaire, Flaubert, Anatole France, Huysmans, Barrès, Nietzsche, Blake, İbsen, Stirner ve Ernest Hello. 20. yüzyılın entelektüel boyutunu inşa eden belli başlı “egolar” bu kişiler.

Evet bu “egoların” üzerinden iki dünya savaşı ve bir soğuk savaş geçti, 11 Eylül ve sonrası yaşandı. Yani köprünün altından çok su aktı. Yine de bahse konu olan kişiler eserleriyle farklı okumalara ve eleştirilere değebilecek şahsiyetler. Zira tarihçiler tarafından “kısa bir yüzyıl” olarak anılsa da 20. yüzyılın modern ve post-modern dinamiklerinin eleştirisi üzerinden devam eden yaşadığımız fetret dönemi henüz tam anlamıyla bitmedi. Her ne kadar bir “hız çağında” yaşasak da fetret döneminin bitişi belki de geriye dönüp bakarak anlaşılabilecek bir şey olacak. Önceki fetret dönemlerini okuyarak bugünü anlamımızı kolaylaştırabiliriz. “Egoistler” böylesi okumalara açık bir kitap. Zihinleri felç eden sonuçları olan aydınlanmanın modernitesi ile günümüzün anlamla bağımızı yitirmemize sebep olan alacakaranlığı arasındaki fetret dönemini anlatıyor “Egoistler”. Peki, kimileri romantik, kimileri gizemci bu cins kafaları tanımamızın bize faydası ne?


HEM ESER HEM BENLİK İNŞA ETMEK

Öncelikle “ben” denen o binbir yüzlü prizmanın farklı cephelerine şahit olma fırsatı veriyor bu kitap. Yazarların sanatlarını icra ederken hem eserlerini hem de benliklerini inşa ettiğini hesaba katmamıza imkan veriyor. Aydınlanma çağının alabildiğine dışa dönük insanını eleştirerek alabildiğine içe dönek, keyfi ve bireyci egolarının inşa edildiği 19. yüzyıla şahitlik eden bu insanların çocukları önceki yüzyıllarda emsali olmayan yıkıcılıkta savaşlara imza attılar. Bu yazıda bahsetmeye çalıştığım fetret dönemi tam da o savaşların sebep olduğu yıkıntıların arasında yaşanıyor. Huneker ise rengarenk bir karakter paleti ortaya koyuyor “Egoistler” ile… Evet, bu paleti delik deşik edebiliriz. Ancak bu bile bir anlama mesaisini gerektiriyor. Yeni bir yıkım ve inşa kuşağı yetişecekse -ki yetişecek- bu mesaiyi vermemiz şart.

Huneker’in seçtiği kişiler arasındaki benzerlik ve farkları ince ince işleyerek anlatması kitabı art arda gelen biyografiler yığını olmaktan kurtarıp bir bütünlüğe kavuşturuyor. Sırf bu özelliği bile “Egoistler”i ilham verici kılmaya yetiyor bence.

Belki de kitabın son bölümüne ilham kaynağı olan Max Stirner’in hayatına göz atmamız gerekir bu noktada. Yabancısı olmadığımız bir isim Stirner. Zira İsmet Özel’in “Üç Frenk havası” adlı şiirinde adını anar. “Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için/çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir/ama Fanya Kaplan/nasıl öldü diye sorarsak sanırım/işimiz fazlasıyla ciddileşir.” der. Ben olmayan her şeyden kurtulmanın felsefesini yapan Stirner’in böyle bir kitapta yer almaması elbette büyük bir eksiklik olurdu.

BENZER METİNLER YAZMA İSTEĞİ

Huneker, portesini kaleme aldığı yazarların hayatlarını, eserlerini incelerken ve analiz ederken bizim ezberleyegeldiğimiz “hayatı ve eserleri” klişesine başvurmadan gerçekleştiriyor bunu.

“Üstinsanların Kitabı” altbaşlığı ile yayınlanan “Egoistler”, insanda hem bahse konu olan kişilerin eserlerini okuma hem de benzer metinler yazma isteği uyandırıyor.

Batının beğenisini şekillendiren ve yıkan “egolar” elbette bu kitapta adları geçenlerden ibaret değil. Ancak parça bütünden haber verir. Bütün bireyciliklerine, fildişi kulede yaşamış olmalarına, sadece kendilerini gerçekleştirmek için uğraşmalarına rağmen bu egoistler batının kolektif egosunun haritasından enteresan paftaları tanımamızı sağlıyorlar.

Kendinize bir iyilik yapın, “Egoistler”i okuyun...

#egoist
5 yıl önce