Seçim Siyasi yasakları halk kaldırdı: 1987 Referandumu

Siyasi yasakları halk kaldırdı:
1987 Referandumu

Türkiye için 1970'li yıllar ekonomik ve siyasal krizlerin, sokaklarda şiddet ve terör olaylarının baş gösterdiği buhranlı yıllar oldu. Siyasi istikrarın bir türlü sağlanamadığı Türkiye'de darbecilerin yönetime el koyması için bütün şartlar oluşturmuştu adeta. Gerginlik ve kaos ortamında kendine vazife çıkartan Türk Silahlı Kuvvetleri, 12 Eylül 1980 günü emir komuta zinciri içinde kanlı bir darbe gerçekleştirerek Türkiye demokrasisini bir kez daha askıya aldı.
Darbenin ardından siyasi partilerin liderlerini "gözetim altına" alan cunta yönetimi, 1982'de halka zorla kabul ettirdikleri Anayasaya ekledikleri 15. Maddeyle çıkardıkları yasaların 'Anayasaya aykırılığının iddia edilmesinin' yolunu kapattı. Bununla yetinmeyen Kenan Evren başkanlığında ülkeyi yöneten 5 cuntacı general siyasi partilerin genel merkez yöneticilerine 10 yıl, il ve ilçe yöneticilerine ise 5 yıl siyaset yasağı getirdi.
Siyaset yasağına rağmen 1983 sonrasında kendi partilerini kuran liderler perde arkasından partilerini yönetmeye devam etmesi siyaset yasağının toplumda tartışıldığı bir zemin oluşturdu. Bu tuhaf tabloyu ortadan kaldırmak ise halkın iradesi ile oldu. 6 Eylül 1987 günü yapılan referandumdan "evet" sonucu çıktı ve siyasi yasaklar 75 bin oy farkla kaldırılmış oldu. Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'ın önündeki siyasi yasaklar Turgut Özal'ın karşı çıkmasına artık kalkmıştı. Bu referandumun en önemli sonucu ise Başbakan Özal’ın baskın seçim kararı oldu.

Referandumun iki rengi

Turgut Özal, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan... Bugün hiçbiri hayatta değil. 1987 seçimlerine gidilmeden önce gündem siyasi yasakların kaldırılmasıydı. Halktan gelen baskıları da dikkate alan Meclis yasakların kaldırılması için yapılan anayasa değişikliğini referanduma götürdü. Dönemin Başbakanı ve ANAP lideri Turgut Özal meydanlarda siyasi rakiplerinin yasaklarının neden devam etmesi gerektiğinin nedenlerini anlatırken, diğer dört lider de ‘imkanlar elverdiği ölçüde’ halka ulaşıp ‘demokrasinin bir gereği olarak siyasi yasakların kaldırılması gerektiğini’ anlatmaya çalıştılar.

Siyasetçilerin önünü halk açtı
OYNAT 01:27
Siyasetçilerin önünü halk açtı
Yeni Şafak
1982 darbesinin ardından siyasetçilere getirilen yasakların toplumda tartışılması referandumun kapısını araladı. Bu toplumsal tartışma 1982 Anayasası'nın geçici 4. madde ile getirdiği siyasi yasakların 1987'de referanduma sunulması ile sonuçlandı.

Referandumda “NO NO” yazılı turuncu tişörtler ilgi çekiciydi.
Referandumda “NO NO” yazılı turuncu tişörtler ilgi çekiciydi.

Doğru Yol Partisi’nin basın danışmanlığını yapan Berin Aksoy’un giyimi kampanyanın rengiyle ters düşünce gazetelere “Gönlü mavide ama elbisesi turuncu” diye haber olur. Referandumun en iz bırakan siyasetçilerinden birisi de “NO NO” yazılı turuncu tişörtlerle dolaşan Güneş Taner’di.

Dönemin en öne çıkan olaylarından biri de Turgut Özal’ın Yalova’da gazetecileri bırakıp, bindiği lastik botu ile soluğu plajda alması oldu. Hoparlörle ‘hayır kampanyası’ yapıp bir de canlı canlı anket gerçekleştiren Özal'ın bu girişimini gazetelere “plaj politikası” başlığıyla haber yaptı.

ANAP ve DYP’nin kitaplı referandum kampanyası dönemin öne çıkan diğer bir olayıdır. İki parti de kendisine yakın gazetecilere kitap yazdırıp, teşkilatlarda dağıttı.

ANAP’lı gazeteci Acar Tuncer ‘Belgeler ve Olaylarla Demirel’in Gerçek Yüzü’, DYP’ye yakın gazeteci Nimet Arzık ise ‘Yasaklı Liderlerin Dönüşü ve Özal’ kitabını kaleme aldı.

Referanduma günler kala gazeteler yayımladıkları anket sonuçlarıyla halkın politikaya ilgisinin arttığını belirtiyordu. Kızışan siyaset meydanında Başbakan Turgut Özal, 12 Eylül öncesi kaotik ortamın müsebbibi olarak gösterdiği yasaklı liderlerin tekrar siyasete geri dönmemesi gerektiğini savundu. Süleyman Demirel ise esasen yasakların Meclis'teki oylama ile kalktığını halkın sadece bunu referandumla onaylayacağını söyledi. Siyasi üslup ve tartışma açısından bu dönem çok eleştirildi. Bu tartışmaların arasında millet 6 Eylül 1987'de sandığa gitti.

Süleyman Demirel'in televizyon konuşmasından bir kare.
Süleyman Demirel'in televizyon konuşmasından bir kare.
Necmettin Erbakan'da yasaklı liderler arasındaydı.
Necmettin Erbakan'da yasaklı liderler arasındaydı.
Bülent Ecevit referandumdan sonra DSP’nin başına geçti.
Bülent Ecevit referandumdan sonra DSP’nin başına geçti.

Siyasetçilerin önünü halk açtı

Yüksek Seçim Kurulu, halk oylaması sonuçlarını 12 Eylül 1987'de açıkladı. Halk oylamasına 24 milyon 436 bin 821 seçmen oy kullandı ve katılım oranı 93,6 idi.
Sonuçlar ise referandumun ruhunu yansıtırcasına birbirine çok yakın çıktı. "Evet" yüzde 50,16, "Hayır" ise 49,84 oranında çıktı. Aradaki fark ise sadece 75 bindi. Böylece, Geçici 4. madde yürürlükten kalktı ve siyasi Demirel, Ecevit, Türkeş ve Ernakan'ın siyasi yasağı halkın kararı ile son erdi.

Bu referandumun en önemli sonucu ise Özal’ın baskın seçim kararı oldu.

Bülent Ecevit Demokratik Sol Parti'nin, Alparslan Türkeş Milliyetçi Çalışma Partisi'nin, Necmettin Erbakan ise artık Refah Partisi'nin genel başkanı oldu. Anayasa değişikliği ile seçmen yaşı 20'ye indirilirken milletvekili sayısı da 450'ye çıkarıldı. Süleyman Demirel referandumun ertesinde şu açıklamayı yapacaktı: “Bir devle yarıştık”

Bu referandumun illere göre dağılımına bakıldığında, belki de ilk kez kıyı bandı boyunca oluşan siyasi haritayla Anadolu’nun iç kesimleri arasında bariz bir renk farkı oluştu.

Bu referandumun en önemli sonucu ise Özal’ın baskın seçim kararı oldu. 29 Kasım 1987’de yapılan erken seçimlerde oyları yüzde 36 seviyesine düşse de ANAP tekrar tek başına iktidara gelmeyi başardı.