Mısır’ın cunta lideri Sisi; “Sirte ve Cufra kırmızı çizgimiz, geçerseniz müdahale ederiz” diyor. Libya’yı tehdit ediyor, Türkiye’ye gözdağı veriyor.Hemen arkasından Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE); “Mısır’ın yanındayız” diyor. Çünkü konuşturan onlar.Suudi Muhammed bin Selman ve BAE’li Muhammed bin Zayed, Sisi’nin patronu. Onlar ne derse o onu söyler! Mecbur, çünkü Mısır’daki darbeyi Suudi Arabistan ve BAE yaptı.Arap dünyasındaki çöküşün nedeni Suudi Arabistan’dır.Bu ikili, Batı
Mısır’ın cunta lideri Sisi; “Sirte ve Cufra kırmızı çizgimiz, geçerseniz müdahale ederiz” diyor. Libya’yı tehdit ediyor, Türkiye’ye gözdağı veriyor.
Hemen arkasından Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE); “Mısır’ın yanındayız” diyor. Çünkü konuşturan onlar.
Suudi Muhammed bin Selman ve BAE’li Muhammed bin Zayed, Sisi’nin patronu. Onlar ne derse o onu söyler! Mecbur, çünkü Mısır’daki darbeyi Suudi Arabistan ve BAE yaptı.
Arap dünyasındaki çöküşün nedeni Suudi Arabistan’dır.
Bu ikili, Batı ve İsrail’den, bütün bölgeyi yeniden dizayn etme ihalesini aldı. Dizayn değil aslında bu. İsrail öncelikleri ve Batı hâkimiyeti için bütün bölge ülkelerini yeniden vesayet altına sokma, kabul etmeyenleri işgal ve parçalama ihalesi bu.
Dolayısıyla Libya’da başladıkları işi Tunus’la Cezayir’le, Fas’la devam ettirecekler. Irak’ı, Yemen’i mahvettiler, Sudan’da darbe yaptılar. Mısır’da büyük kıyımlara imza attılar, Sisi’yi iktidara taşıdılar.
Arap dünyasının bugünkü çöküşünün tek nedeni S. Arabistan’dır. Suud ailesi, 1991 Irak işgalinden bu yana karıştığı bütün savaşları kaybetti, Arap topraklarının işgalinin önünü açtı, birçok Arap ülkesinin çöküşüne imza attı.
Şimdi BAE’li ve Suudi iki prens üzerinden yeni bir sömürge haritası uygulanıyor. Bu sefer Arap milliyetçiliği kullanılıyor, İsrail, ABD ve Avrupa’nın önceliklerine göre yeni bir işgal haritası uygulanıyor.
Bunun Arap dünyasının en büyük çöküşü olacağı, bugünkü rejimler için bir son olacağı aşikâr. Onlar Batılı orduları bütün ülkelere taşırken, aslında bunun bir intihar olacağını göremiyorlar. Dünyadaki güç kaymalarını, eğilimleri göremiyorlar, savaşı ve işgali Arap topraklarına taşıyorlar.
Bu savaşı asla kazanamayacaklar. Muhammed bin Selman ve Muhammed bin Zayed, tarihe, Arap dünyasını imha eden kişiler olarak not düşülecek.
Neden, birkaç Arap ülkesi hariç, Arap devletleri çökerken, Arap olmayan Müslüman ülkeler güç kazanıyor? Sadece bu sorunun cevabı bile, bugün bütün bölgede yaşananları açıklamak için yeterli olacaktır.
Bu ülkelerin Libya’yı mahveden Fransa’ya tek cümle ettiklerini görmedik. Ülkedeki Rusya varlığına tek cümle ettiklerini görmedik. Yarın bütün Batılı ülkeler Libya’ya akın etse, ülkeyi paramparça etse ağızlarından tek cümle çıkmayacak, çıkamayacaktır. Bunu biliyoruz.
S. Arabistan, BAE ve ortakları, tam da İsrail Batı Şeria’yı ilhak ederken, Filistin’i haritadan silmeye çalışırken, ABD ile birlikte ilhak için son hazırlıkları yaparken çıkardıkları kuru gürültü bir ABD/İsrail taktiğidir.
Kalkmışlar Libya’ya, Türkiye’ye tehditler savuruyorlar. Bu tehditlerin Batı Şeria’yı ilhakla aynı zamana denk getirilmesi sizce de bir “karartma” değil mi, sizce de Arap/Müslüman kamuoyunun dikkatini başka yerlere çekme değil mi?
Kudüs’ün İsrail başkenti ilan edilmesi için de böyle gizli gizli pazarlıklar yapmışlardı. Şimdi Batı Şeria’nın ilhak edilmesi için de benzer bir pazarlık yürütüyorlar.
Suudi Arabistan, BAE, Muhammed bin Selman ve Muhammed bin Zayed işte bu pazarlıkların içindeki isimler. Türkiye’ye kafa tutarak kahramanlık yapacaklar, ihanetlerini gözleyecekler, tek dertleri bu.
Birinci Dünya Savaşı’nda karşımıza kim çıkmışsa; Mekke’yi, Medine’yi, Kudüs’ü, Filistin’i kim İngilizlere teslim etmişse, bugün yine aynı güçler, aynı Arap aşiretleri Türkiye’nin karşısında. Yine “efendileri”yle birlikte.
Suud, BAE ve Sisi, akılları sıra Türkiye’yi bir kaç cephede birden vuracaklar. Libya ile aynı anda Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde cephe açıyorlar. PKK ve bazı Kürt gruplarla pazarlıklar yapıyorlar. Barzani-PKK anlaşmasının arkasında sadece ABD ve Fransa yok. S. Arabistan ve BAE de var.
Türkiye’nin Pençe-Kartal, Pençe-Kaplan operasyonları işte Irak’ın kuzeyinde hazırlığı yapılan Suud-BAE-PKK cephesine yönelikti. Onlar vazgeçmeyecek, Türkiye de vurmaya devam edecek.
Türkiye’ye karşı Libya’da, Akdeniz’de, Suriye’de, Irak’ta, Basra Körfezi’nde, sınırlarımızın dibinde hatta bir takım uzantılarıyla içeride ortak cephe kuruluyor, kurulmaya çalışılıyor.
Artık içeriden vuramıyorlar. Türkiye’yi sınırlarında vuramıyorlar. Onlar düşmanlık ettikçe, Türkiye’yi vurdukça savaş daha güneye iniyor. Bundan sonra her saldırıda daha da güneye, kendi topraklarına taşınacak.. Abu Dabi, Dubai de buna dâhil.
ABD ve İsrail, S. Arabistan, BAE, Mısır ve Körfez ülkelerinden bir “eksen” kurdu. Onlara; “İran sizi tehdit ediyor. Ortak cephe kurun. Biz sizi koruyacağız” dediler. Görünüşe göre Şii yayılmasına karşı Sünni eksen kuruluyordu!
Daha o zaman bu eksenin asıl hedefinin Türkiye olacağını çok yazdım. Mesele İran değil, mesele “Türkiye’yi durdurma” planıydı. Bu da Batı’nın hesaplarını içeriyordu. Türklerin tarihe dönüşünü engellemeye çalışıyorlardı. Şimdi işte bunun için Arap rejimlerini sahaya sürüyorlar.
15 Temmuz dâhil, bütün darbe girişimleri, bütün terör saldırıları hep bu amaca yönelikti. Bu yüzden FETÖ’nün PKK kadar BAE ile ilişkileri de masaya yatırılmalı. Tabi BAE-PKK ilişkileri de.
Türkiye; Ege’de, Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de, Irak’ın kuzeyinde, coğrafyanın tamamında büyük bir mücadele veriyor. Bütün bu bölgelerden gelen saldırıları, kuşatmaları, çevrelemeleri savuşturuyor.
Yüz yıl önce bizi bu toprakların ve tarihin dışına atmaya çalıştılar. Bunu bir kez daha deniyorlar. İşte biz bu yüzden bu kadar çok cephede mücadele etmek zorundayız.
Sisi: Sadece bir kuru gürültü.
Sisi’nin yapabileceği çok şey yok. Etiyopya ile baraj problemini bile çözemeyen, Mısır’ı fakirliğe mahkûm eden, doğalgaz kaynaklarını İsrail’e peşkeş çeken o. Sina Yarımadası hızla İsrail nüfuzuna giriyor. Sisi’nin sözleri kuru gürültü, blöf sadece.
S. Arabistan, 1991 Irak işgalinden bu yana girdiği bütün savaşları kaybetti. Elini uzattığı her ülkeyi mahvetti. Yemen’i eline yüzüne bulaştırdı. BAE’nin gazına gelerek attığı her adım, savaşı kendi ülkesine daha da yaklaştırıyor. Bu coğrafyada en büyük tuzak S. Arabistan’a kurulmuştur. Ama bunu zerre kadar anlamış görünmüyorlar.
BAE, Muhammed bin Zayed, bütün bölgede, her türlü yöntemle, terör örgütlerini de sahaya sürerek Türkiye ile savaşıyor. Artık Türkiye, BAE ile ilişkilerini “savaş hukuku”na göre tanzim etmeli. Libya’da, Suriye’de, Irak’ın kuzeyinde bu ülkenin fitnelerine dur demek yetmez. Muhammed bin Zayed’in “canını acıtacak” bir şey yapılmalı.
Sakın bu savaşı içeri taşımayın. Osmanlı’yı vuran Arap aşiretler,
PKK ile aynı cepheye düşersiniz!
İçeridekiler. Size sesleniyorum.
Böyle bir durumda, Türkiye’yi yavaşlatacak, zora sokacak, bu ülkeye sıkıntı verecek, içeriyi karıştıracak bir tavır içine girerseniz 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’yı vuran Arap aşiretlere dönersiniz..
İstiklâl Savaşında Türkiye’yi durdurmak için harekete geçirilen isyancılara dönersiniz.
Osmanlı dağıtılırken İngiliz safında yer alan vatan hainlerine dönersiniz.
Türkiye ile meselesi olan her ülke ile ortaklık kurup, ne zaman başımız sıkışsa arkadan vuran PKK ile aynı cepheye döşersiniz.
Kimse Ege’de, Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de, Irak’ın kuzeyindeki cepheleri içeriye taşımaya kalkışmasın. Çok ağır bir bedel öder. Tarihe, coğrafyaya, çöken ve yükselen güçlere dikkatli bakın!
Sirte’yi de alırız. Konuştuklarıyla ortada kalırlar!