Piyasa Ne İşe Yarar?

00:005/08/2008, Salı
G: 2/09/2019, Pazartesi
Melikşah Utku

İnsanoğlu sosyal bir varlık. İnsanoğlu birey olarak değil, topluluk olarak tarih sahnesinde kendini gösterebilmiş. İnsan topluluklarının gelişimi ise kemiyetle, yani aynı nitelikteki bireyleri bir araya getirmekten değil; nitelikleri farklı fertler arasında belli bir toplumsal düzene göre görev dağılımı yaparak sağlanmış. Görev dağılımı ise, herkesin yaşamak için ihtiyacı olan her şeyi üretmeyip, sadece belli konularda üretim yapmasını, muhtaç olduğu diğer mal ve hizmetleri toplumun diğer kesimlerinden

İnsanoğlu sosyal bir varlık. İnsanoğlu birey olarak değil, topluluk olarak tarih sahnesinde kendini gösterebilmiş. İnsan topluluklarının gelişimi ise kemiyetle, yani aynı nitelikteki bireyleri bir araya getirmekten değil; nitelikleri farklı fertler arasında belli bir toplumsal düzene göre görev dağılımı yaparak sağlanmış. Görev dağılımı ise, herkesin yaşamak için ihtiyacı olan her şeyi üretmeyip, sadece belli konularda üretim yapmasını, muhtaç olduğu diğer mal ve hizmetleri toplumun diğer kesimlerinden sağlamasını gerektirir.

Toplum içinde birey, toplumun diğer fertleriyle iletişim kurmak ve ihtiyaç değişimi yapmak durumunda. Bu ihtiyaç mübadelesi, gerek tarihin akışı içinde, gerekse ihtiyaçların mahiyetine ve çevresel şartlara göre farklı şekillerde gerçekleşmiş. Mesela, gelenek ve kanunlar bireyin güvenlik ve adalet gibi belli bazı ihtiyaçlarını devletten vergi karşılığı temin etmek zorunda olduğunu dayatmış. Burada bir piyasa mekanizması yok. Piyasa, özellikle milli para gibi ortak bir değer vasıtasının yaygınlaşmasıyla birlikte, üretim ve emeğin piyasaya yönelik işletilmesiyle ortaya çıkmış.

Tüm mübadelelerde ortak olan en önemli özellik fiyattır. Fiyat, takası yapılan malların birbirlerine karşı mübadele değerlerini tespit eder. Piyasalar, hem ortak bir değer ölçütü olan paranın varlığından dolayı, hem de aynı malı arz ve talep eden pek çok kişiyi bir araya getirdiği için tüm taraflara ortak bir fiyatı dayatır ve böylece alıcılar ve satıcılar için bir sinyal görevi görür. Tam rekabetçi (alıcı ve satıcıların miktarının fiyatı etkileyemediği, tam enformasyonun hâkim olduğu ve ticarete konu malın kalite olarak çeşitlenmediği) piyasalarda piyasa fiyatı, tüm taraflar için veri niteliğindedir. Alım ve satım değiştikçe fiyat değişir ki bu da, piyasada yeni dinamikler oluşturur.

Tam rekabetçi piyasa ancak çok kısıtlı birkaç sektör dışında fazla gerçekçi bir model değil. Gerçekte karşılaşılan, alıcıların ve satıcıların fiyat üzerinde doğrudan bir etkisinin olduğu piyasalardır. Satıcıların veya alıcıların sayısının kısıtlı olduğu (tekel, oligopoli, monopsoni) ve arzı yapılan malların alıcıların gözünde (reklam, mahiyet farklılaşması, kalite vs. gibi sebeplerle) çeşitlendiği gerçek dünyada, fiyatlar daha ziyade arz edenler tarafından belirlenen ve alıcılar tarafından aşağı ve yukarı çekilen bir görünümdedir. Satıcılar, arz ettikleri mal ve hizmetlerin fiyatını, rakiplerinin fiyat ve satış politikalarıyla piyasa şartlarını da hesaba katarak sabit ve değişken maliyetleri üzerine uygun gördükleri kar marjlarını ekleyerek belirlerler. Böylece hesap edilen fiyatın tutmaması durumunda, indirimler gibi çeşitli yöntemlerle fiyatlar geçici olarak düşürülür ve bu daha sonraki fiyat tespitleri için bir ölçü oluşturur. Alıcılarsa, reklamların ve çevrelerinin şekillendirdiği ihtiyaçları, arz edilen malların kalite – fiyat bilgileriyle karşılaştırarak bir arama – sorgulama sürecine girerler. Tam enformasyonun olmadığı ortamlarda, bu arama – sorgulama süreci zaman tüketici ve maliyetlidir. Alıcı bilgi toplama aşamasında belli bir eşiği aştıktan sonra alıp almama, alırsa hangi malı alacağı ve eğer mümkünse fiyat pazarlığına girip girmeyeceği yönünde bir karara varır. Satıcıların temel pazarlama stratejileri, hem ihtiyaçları oluşturma, hem de bu arama – sorgulama sürecini kendi lehlerine etkileme noktasında yoğunlaşır.

Görüldüğü gibi, mübadele süreci oldukça çeşitli unsurların karmaşık etkileşimin bir sonucu olarak gerçekleşir. İşte piyasalar, özellikle tam enformasyonun eksikliğini asgariye indirmek, arama – sorgulama işlemini kısaltmak ve kolaylaştırmak amacıyla tesis edilmiş ve bu sayede fiyatların gerçekten de bir sinyal vazifesi olarak algılanmasını sağlayan, pratik ihtiyaçların doğurduğu kurumlardır. Dahası alıcılarla satıcılar arasındaki bilgi eksikliğinden kaynaklanan mübadele maliyetlerini azaltıcı bir etkiye de sahiptirler. Bu anlamda, mübadele sürecini hızlandıran, maliyetleri azaltan ve rahatlatan yapılardır.

Paranın da yaygın kullanım kazanmasıyla birlikte piyasaların mübadeleyi etkinleştirici gücü artmış ve modern toplumda iktisadi değerin hemen hemen tümü piyasa ekonomisi bünyesinde oluşmaya başlamıştır. Fiyat kavramı hayatın her köşesine girmiş, her şeye bir paha biçilir olmuş ve tabir caizse, hemen her şey metalaşmıştır.

Piyasalar kutsal değildir. İhtiyaçtan doğmuş insan icadı kurumlardır. Ve her kurum gibi, toplumun ve çağın dinamiklerine göre yeni biçimlere bürünebilir.