|
"Arapça Ezan" ihtilal gerekçesi değil miydi?

Sami Küçük, 27 Mayıs Darbesi''ni yapan Milli Birlik Komitesi''nin önde gelen subaylarından biriydi…

CHP yanlısıydı…

Küçük''ün “Rumeli''den 27 Mayıs''a: İhtilalin Kaderini Değiştiren Köşk Harekatı” adlı anı kitabı kısa bir süre önce okuyucusuyla buluştu. (Mikado Yayınları)

MBK''nin çekirdek kadrosundaki darbeci subay, anılarında “ihtilal acemiliği”nden bahsediyor:

“Yalnız bende değil, hepimizde vardı. Cemal Gürsel''in ertesi günkü toplantıda hadi arkadaşlar herkes işinin başına dönsün, demesi başka nedir? O gece ne olduğunun, ne yaptığımızın farkında değildik…

İhtilalin ne demek olduğunu neler yapabileceğimizi biz de tam manasıyla anlamamışız…”

Sami Küçük''ün “ihtilal acemiliği” dediği hadisenin ardında aslında bambaşka bir gerçek yatıyor…

Baksanıza, ihtilalci subay MBK üyelerinin başlangıçta ne yaptıklarının tam manasıyla farkında olmadıklarını kendi ağzıyla söylüyor...

Peki, ya 27 Mayıs''ta MBK''ya darbe yaptırtan bir “gizli güç” mü vardı?

Sami Küçük elbette böyle bir yapılanmadan bahsetmiyor.

Hangi mekanizma tarafından (ve nasıl) kullanıldıklarını muhtemelen bilmiyordur da…

Kaldı ki, bilse de itiraf edecek değildir: “ABD''ye tam bağımlı bir darbeydi, yaptığımız” falan diyecek hali yok ya:

İhtilalciler için de geçerlidir, Suskunluk Yasası!

Tarihe kuvvetli bir not düşelim, nasıl olsa hiçbir sarsıcı gerçek gizli kalmayecak, filmin sonunda:

27 Mayıs''ı “Başlarına Cemal Gürsel''i geçirmek suretiyle Genç Subaylara” yaptırtan Gizli Güç, Türkiye''yi 1944''ün 11 Haziran''ından itibaren perde arkasından yönetmeye başlayan “Washington''a bütün hücreleriyle bağlı” Ankara''daki Gizli Baronlar Konseyi''nden başkası değildi!

İhtilal bildirisi, 27 Mayıs''ta radyoda okunurken özenle vurgulanan o cümle neydi:

“NATO''ya inanıyoruz ve bağlıyız!”

* * *

Hasan Pulur, Sami Küçük''ün hatıratından söz ederken (Dünkü Milliyet) diyor ki:

“O günleri yaşayanlara sorsanız, ''MBK laiklikten ödün verir miydi?'' deseniz, cevap kesin ''hayır'' olurdu…

Oysa, Sami Küçük camilerde verdiklerini söylüyor…”

Pulur, Küçük''ün anılarına dayanarak şu satırları yazıyor:

“27 Mayıs darbesini müteakip MBK''nin hiçbir telkin ve müdahalesi olamadan, ezan Türkçe okunmaya başlanmıştı, kimi içten kimi ihtilalcilere yaranmak için…

Bir MBK toplantısında, yine komite üyesi olan Mustafa Kaplan birkaç arkadaşıyla içeriye girer…

Bir tebliğ hazırlamışlardır. Ezanın Arapça okunmasını önermektedirler. Hemen bu akşam! Sami Küçük ve arkadaşlarının muhalefetine rağmen tebliğ kabul edilir ve ezan Arapça okunmaya başlanır.”

Sami Küçük anılarında bu olayı “Laiklik ilkesinden verilen ilk ödün” diye yorumluyor!

* * *

İşte tam bu noktada, tarihi bir hinliği yakalıyoruz:

27 Mayıs''ı yapanların “ana” gerekçelerinden biri neydi?

DP iktidarının 1950''den itibaren ezanın Arapça aslına uygun olarak okutulmasına izin vermiş olması…

Bu durumda, Darbeci MBK''nin “Ezanın Türkçe okutulmasında ısrarcı olması gerekiyor” değil mi?

Üstelik, ihtilalle birlikte vakit geçirmeden Türkçe ezana başlanmışken…

“Sami Küçük ve arkadaşları Arapça ezana karşı çıkmışlar” ama MBK''nin diğer üyeleri onları dinlememiş!

Oysa, MBK''da hakimiyet Sami Küçük gibi CHP yanlısı olanların elindeydi:

Mesela, 27 Mayıs''ın en güçlü adamlarından Cemal Madanoğlu, Arapça ezana duyduğu husumeti ve bu hususun “ihtilal gerekçesi olduğunu” yıllarca anlatıp durdu…

Sami Küçük, kendi pozisyonu itibarıyla tarihte tahrifat yapıyor olabilir…

Yapmıyor olsa bile, temeldeki gerçek değişmiyor:

Yani, MBK''ya alacağı kararları sufle eden derindeki bir gücün var olduğu gerçeğinden söz ediyorum!

* * *

Bu satırları yazarken, 17 Haziran 1950 tarihli Hürriyet gazetesine bakıyorum: Manşette “Ezanın Arapça okunma yasağı kalktı” cümlesi okunuyor. Spotta ise “CHP de müzakerenin başlangıcında bu karara muhalif olmadığını bildirdi” deniliyor...

CHP''li Cemal Eyüboğlu Meclis''teki konuşmasında aynen şöyle demiş: “Türkçe-Arapça ezan üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraftar değiliz. Milli şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız.”

Arapça ezana CHP''nin destek verdiği tarihi bir gerçek iken, bu olay DP iktidarı aleyhine ihtilal gerekçesi olarak tepe tepe kullanılmıştı:

27 Mayıs gerekçelerinin ne denli mizansen olduğuna en iyi örneklerden biri “Arapça Ezan” tartışmasıdır.

16 yıl önce
"Arapça Ezan" ihtilal gerekçesi değil miydi?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı