|

Ayasofya iç meselemiz: Diğer ülkelere de ancak alınan karara saygı göstermek düşer

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya’nın statüsüyle ilgili nihai karar merciinin başkaları değil Türk milleti olduğunu söyledi. Erdoğan, “Bu, bizim iç meselemizdir. Diğer ülkelere ancak alınan karara saygı göstermek düşer” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi
03:07 - 13/07/2020 Pazartesi
Güncelleme: 03:25 - 13/07/2020 Pazartesi
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan
, Kriter Dergisi’nin yeni sayısında, SETA Vakfı Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran’ın sorularını cevapladı. Ayasofya’nın cami yapılması, FETÖ ile mücadele, 15 Temmuz ruhu, Doğu Akdeniz ve
salgını konularında önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, dünyayı Türkiye’nin
kararına saygı göstermeye çağırdı. İşte Erdoğan’ın mesajlarından önemli satır başları...

İÇİMİZİ ACITIYORDU

“(Ayasofya kararı) Burası, Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethettiğinde ilk cuma namazını kıldığı ve fethin sembolü olarak camiye dönüştürdüğü bir mekândır. Bu yüzden toplum hafızamızdaki yeri vazgeçilmezdir. 1934’te Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesi, milletimizin içini acıtan bir karardı. Ayasofya’nın tekrar asli hüviyetine kavuşturulması gerekiyordu. Danıştay, yapılan başvuru sonucu nihai kararı verdi. Danıştay’ın kararını hukuk devleti adına, maşeri vicdanı rahatlatma adına müspet bir adım olarak görüyoruz. Dava sürecinde içeriden ve yurt dışından çıkan çatlak seslerin ise hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Ayasofya’nın statüsüyle ilgili nihai karar mercii başkaları değil Türk milletidir. Bu, bizim iç meselemizdir. Diğer ülkelere de ancak alınan karara saygı göstermek düşer.”



BİR DİRENİŞ DESTANI

“(
) 15 Temmuz, tarihimizin en büyük direniş destanlarından biridir. O gece milletimiz, kadını-erkeği, genci-yaşlısıyla iradesine, geleceğine ve devletine sahip çıkmıştır. 15 Temmuz, milli irade üzerindeki vesayet zincirlerinin kırılması açısından da bir milat olmuştur. Türkiye’yi esaret altına almak isteyen güçlerin 40 yıldır beslediği, büyüttüğü FETÖ’nün gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. O gece vatan için can veren aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, cesaret timsali gazilerimize sağlıklı uzun ömürler temenni ediyorum. Minnet borcumuzu asla ödeyemeyiz. Bugün topraklarımızda özgürce yaşıyorsak şehitlerimizin ve gazilerimizin sayesindedir.”

ORDUMUZ KENDİNİ BULDU

  • “(Devlette FETÖ temizliği) 15 Temmuz’la birlikte FETÖ’cü unsurlar Silahlı Kuvvetlerimiz’den büyük oranda temizlenmiş oldu. İçerideki hainler tasfiye edilince ordumuz adeta kendini yeniden buldu. Silahlı Kuvvetlerimiz’in terörle mücadeleden yurt dışı operasyonlara kadar farklı cephelerde imza attığı başarıların altında, bünyesinde yapmış olduğu işte bu temizlik vardır. Silahlı Kuvvetlerimiz asıl görevine yoğunlaşmış ve vazifesini bîhakkın yerine getirmeye başlamıştır. Emniyet teşkilatımızda da benzer durum söz konusu. Bu insicamı korumakta kararlıyız. Kefenimizi giyerek çıktığımız bu yolculukta, milletin emanetine sahip çıkma noktasında her türlü mücadeleyi verdik. 15 Temmuz bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz, Türkiye’de gerçek anlamda millet egemenliğinin tesis edildiği gündür.”

4 YILDA TEMİZLEMEK ZOR

“Darbeye karışanlarla ilgili davaların önemli bir kısmı tamamlandı. Örgütün gizli yapılanmasına yönelik operasyonlar ise devam ediyor. Elbette 40 yıl boyunca devlete sızan sinsi bir yapıyı 4 yılda tamamen temizlemek mümkün değildir. Nitekim güvenlik ve yargı birimlerimiz, her gün yeni bir bulguya ulaşarak, örgütün kripto yapılanmasını deşifre ediyor. Firari şahısların ülkemize iadesi konusunda da Adalet Bakanlığımız gereken çalışmayı titizlikle yürütüyor. Burada kimi ülkelerin tavırlarıyla ilgili şu hususu ifade etmek zorundayım. Lafa gelince sürekli demokrasiden bahsedenler, bize hukuk dersi verenler maalesef demokrasi düşmanlarına kol kanat germekten çekinmiyorlar. Birçok Batı ülkesinin FETÖ’cüleri himaye ettiğini, bunlara aleni destek verdiğini görüyoruz. Ancak Antifa örneği herkes için bir ibret vesilesi olacaktır. Daha birkaç yıl öncesine kadar romantik sözlerle desteklenen bu yapı şimdi terör estiriyor, sokakları ateşe veriyor. Bu taşkınlıklar karşısında Sayın Trump, Antifa’yı terör örgütü olarak ilan edeceklerini açıkladı. Benzer tehdit FETÖ için de geçerlidir.”

İSTİKLAL HARBİ KADAR ÖNEMLİ

“(Cumhur İttifakı) Türkiye, Libya’dan Doğu Akdeniz’e, Suriye’den Irak’a kadar çok farklı cephelerde beka mücadelesi veriyor. Bu mücadelenin başarısı en az İstiklal Harbimiz kadar önemlidir. Ülkemizin zaferden başka şansı yoktur. AK Parti ve Cumhur İttifakı ise bu mücadelenin sancaktarıdır. Zira bu ittifak 15 Temmuz gecesi sokaklarda, meydanlarda omuz omuza yürütülen bir mücadeleyle kurulmuştur. Bu ittifak, pazarlıkların ve gizli-kapaklı anlaşmaların olmadığı şeffaf bir ittifaktır.”


ADİL PAYLAŞIM TEKLİFİNE AÇIĞIZ

“(Doğu Akdeniz’deki mücadele) Açık ve net söylüyorum; biz tarih boyunca farklı medeniyetlere beşiklik etmiş Akdeniz’de gerilim istemiyoruz. Bilakis burada var olduğu düşünülen hidrokarbon kaynaklarının tüm bölge için bir fırsat teşkil ettiğine inanıyoruz. İşbirliğini ve adil bir paylaşımı esas alan her türlü teklife kapımız açıktır. Bu prensipler temelinde herkesle çalışmaya hazırız.”

İLAÇTA KLİNİK AŞAMAYA AZ KALDI

“(
salgınıyla savaş) 40 bin yoğun bakım yatağı, 246 bin yatak kapasitesi, 1213 bilgisayarlı tomografi cihazı, 4 bin tedavi kurumu, 1 milyon 100 bin sağlık çalışanımızla hamdolsun salgını en rahat karşılayan ülkelerden biri olduk. Bunun yanında 140 ülkeye tıbbi malzeme gönderdik. Yine bu süreçte Türk firmalarınca üretilen solunum cihazları yaptık. Kendi hastanelerimizin yanısıra Brezilya’dan Somali’ye kadar birçok ülkede Türk malı solunum cihazları kullanılıyor. 8’i aşı olmak üzere 17 ilaç geliştirme projemiz devam ediyor. Yıl sonundan önce, hatta daha erken bu projelerde klinik öncesi aşamaya geçmeyi planlıyoruz.”

O sorular hâlâ cevapsız

“(Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz tavrı) Demokrasiyi ve milli iradeyi savunmak sadece iktidarın değil, herkesin görevidir. Ancak 1960’tan beri CHP’nin darbeyi destekleyen, müdahaleye çanak tutan bir politika izlediğini görüyoruz. 27 Mayıs’ın da, 28 Şubat’ın da, 15 Temmuz’un da en büyük destekçisi CHP’dir. CHP Genel Başkanı tankların üstüne çıkmak yerine darbecilerle anlaşıp tankların arasından kaçmayı tercih etti. Sığındığı Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde, milletin mücadelesini kahve içerek televizyondan takip etti. Tabii ortada çok ciddi bir muamma var. 4 yıl geçmesine rağmen açıklığa kavuşturulmamış sorular var. CHP Genel Başkanı 15 Temmuz gecesine dair şüphe bulutlarını artık dağıtmalıdır. O gece kimlerle konuştuğunu, kimlerle hangi pazarlıkları yaptığını öncelikle kendisinin anlatması gerekir. 15 Temmuz sonrasında kullandığı FETÖ jargonu ile o gece yaşananlar arasında bir irtibat olup olmadığını açıklığa kavuşturmalıdır.”

CHP’nin ekseni yok

  • “(Muhalefetin eleştirileri) 18 yıllık iktidarımız döneminde, ülkemizi, milletimizi ve demokrasimizi güçlendirmek için attığımız tüm adımlarda, CHP’nin saldırılarına ve ithamlarına muhatap olduk. Suriye’nin kuzeyinde kurulmaya çalışılan terör koridorunu, CHP’ye rağmen akamete uğrattık. Hendek ve çukur terörünü CHP’ye rağmen engelledik. İdlibli kardeşlerimize yine CHP’ye rağmen sahip çıktık. 15 Temmuz sonrasında FETÖ’ye karşı mücadelemizi yine CHP’ye rağmen sürdürdük. Aynı şekilde Libya ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımızı CHP’nin muhalefetine rağmen savunduk ve savunuyoruz. 40 yıllık siyasi hayatımızda edindiğimiz tecrübe, bize CHP’nin millet ve memleket gibi bir derdinin olmadığını, Türkiye’nin çıkarları konusunda herhangi bir hassasiyetlerinin bulunmadığını göstermiştir. Şu an CHP eksenini kaybetmiş bir partidir. Rüzgar nereden eserse oraya yöneliyorlar. Sürekli bocalamalarının sebebi budur. Milli meselelerde CHP ve şürekasının ne dediğine değil, milletimizin ne dediğine, neyi talep ettiğine bakıyoruz.”



#Recep Tayyip Erdoğan
#Ayasofya
#15 Temmuz
#Koronavirüs
4 yıl önce