|
Anayasa ne oldu?

Ziya Paşa Merhum''un uyarısını unutmayalım: Onlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât/ Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde. Hukuk ve Ahlâk''ın ortak temel ilkeleri vardır ki bunlar bütün insanlık içindir. Bu ilkelerin koyucusu da Alemlerin Rabbi''dir. Bu temel ilkelerin bilinci toplumda düştükçe yozlaşma ve çökme tehlikesi büyür. Haleb ve Şam sorununun çözülmesini niyaz edelim ve kendimize dönelim, yanlış öğretilerin meş''um etkilerinden kendimizi kurtaralım. Haleb oradaysa, arşın her yerdedir, İstanbulve Ankara''da da bulunabilir, yeter ki elimize tutuşturulan ve ilahi damga yerine Şerr''in damgasını taşıyan arşınları elimizden atmasını bilelim.

Piyasamıza nice sahte arşınlar sürüldü, toplatıldı, yeni moda sahteleri sürüldü. ''Milletlerin dostlukları yoktur, çıkarları vardır, Dünya bir yaşam savaşı alanıdır'' meş''um sloganını taşıyan arşın her topluluğa dağıtıldı. İlahi damga taşıyan arşın unutturulduktan sonra, şimdi en eski sahte arşının ''çağdaş zevke göre dizayn edilmiş'' modeli Amerikan Piyasasına hakim olmuş durumda: - Tanrı bir varsayımdır, bu perdenin ardında ''biz'' varız. Bizim koyunlarımız olmadıkça birbirinizin kurdu olmaktan kurtulamazsınız. Kurtuluşunuz köleliğinizdedir!

Ne dersiniz ey Azizan? Kurtuluşumuz köleliğimizde midir? Hâşâ, ''hayye alel-felâh''ın anlamı bu mudur? Oysa arada sırada hatırlar gibi olup sonra tekrar hafıza kaybıyla unuttuğumuz, gerçek arşınların değişmez damgasında mı anlamı aramalıyız? Bu damgada ''lâ ilâhe illallah!'' cümlesi yok mu idi? ''-Vardı galiba, daha da birşey olacaktı, hatta ''kula kul oldum aman kurtarınız!'' diyerekten bir şarkı da terennüm ederdik amma bende hafıza mı kaldı?''

İlâhi damgalı arşını insanlığa tekrar getiren büyük Sevgi elçilerinden Musa (a.s), ''yalnızca kendi soydaşını seveceksin!'' demedi, Yaratıcı''nın ''ülkenizde yaşayan ve başka soydan olan kimselere zulmetmeyecek, onları da kendin gibi seveceksin!'' emrini tebliğ etti. (Levitikus, 19, 33-34) Musa''ya tabi olduklarını söyleyenler bu emri tamamen tersine çevirerek anlamıyorlar mı? İslâm ümmeti de çoğunlukla böyle yapmıyor mu? Emir-ul mü''minin, ''dini ters yüz edilmiş bir giysiye döndürdüler'' buyurmadı mı?

Kuşaklarına sokulmuş sahte arşınlarla dünyayı arşınlayıp ''arşın mal alan!'' diye bağıran çerçiler çok! Ne var ki sahte olmayan ilâhî damgalı arşın da Kitab''da yerinde duruyor. İsa Mesih de Musa''nın tebliğ ettiğini tebliğ etmedi mi? (Matta, 5,43 -48)

Resûl-i Ekrem (S.A) de nihai olarak Kur''ai Kerim ile aynı temel ilkeleri tebliğ etmedi mi? ''iki çok değerli emaneti'' bize vasiyet etti: Kur''an-i Kerim ve Kur''an-ı Nâtık olan Ehli- Beyt. Kur''an-i Kerim 657 de, Kur''an-ı Nâtık 680 de mızrağa geçirildi. Bu mızrak, sahte arşını temsil ediyordu. Sefine-t-un -Necât''ı, Nuh''un gemisini bu mızrakla deldiklerini zannettiler. Oysa Mizan''ın Rabbi şerrin sahtekar çerçilerinin ''ebter''olduklarını, Sevgi''nin Adaleti''nin Arz''a hakim olacağını bütün Sevgi elçilerinin dilinden bize bildirmişti. İki yetimin hazinesinin yakında günışığına çıkacağını ümid ediyoruz.

Çifte ölçütlülük, Şerr''in sahte arşınını tek ve gerçek ölçüt olarak kabul etmekten pek farklı değildir, Ahlâk alanında metaryalizm yerine politeizmi ikame etmek demektir. Çifte ölçütlülük hiçbir inanç topluluğu, hiçbir halk topluluğu için caiz değildir. Habl-ul-Metin-i ilâhiyi cambaz ipiyle karıştırmayalım. Kur''an-i Kerim''i cambaz ipiyle karıştıran ve bu alanda oyun çevirmeye kalkışan herkes, husran zeminine düşüp yoğun bakım birimine kaldırılmaya mahkumdur. Meleklerin ''derhal in aşağı'' uyarısına kulak vermezse, şuurunu yitirmeden son duyduğu ses, İblis''in kahkahası olur.

Şimdi ben de bazı kahkahalar duyuyorum. Ne yapalım? Ko gülen gülsün / Hakk bizim olsun/ Gafil ne bilsin?/ Hakk''ı sever var! Yunus; ''bu halk içinde bize güler var!'' dedikten sonra böyle söylüyor.

Anayasa ne oldu? 1982 Anayasası, muhteşem Başlangıcıyla yerinde duruyor ve özellikle Başlangıç bölümü uygulamada bütün gücünü koruyor.

Şam ve Haleb sorunu ne olacak?

Uzmanlar, ''Barzani ikili oynuyor'' demişler. Günaydın! Uğur mumcu (20) yıl önce bunu söylediği için bertaraf edilmedi mi?

Sadr-ul- Müteellihin-i Şirazi (Molla Sadrâ), ''insanların çoğu bil-kuvve (potansiyel olarak) akla sahiptirler, ne var ki bil-fiil akıllarını kullanacak yerde kendi mesnedsiz hayalleriyle, kurgularıyla davranırlar''demişti. Garb cephesinde değişen bir şey yok! El-âne kemâ kân!

Şam''da bir de ''Seyyide Zeyneb'' var, bilenlere selâm olsun! Rabbimiz de Hayrulmakirin''dir. Mevla görelim neyler/Neylerse güzel eyler!

12 years ago
Anayasa ne oldu?
En iyisi Livakovic en kötüsü Numanoğlu
"Terör"le savaşta kim ne hesaplar yapıyor?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı