15 yıl önce bugün hayata gözlerini yuman bağımsız Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, yaşamı boyunca ülkesindeki Müslümaların hakları için mücadele eden bir lider oldu. Bilge kişiliğiyle de tanınan Boşnak lider, "Doğu ve Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu" gibi önemli eserler kaleme aldı. Aliya İzetbegoviç, Türk halkının gönlünde her zaman ayrı bir yere sahip oldu.
Bağımsız Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzetbegoviç, vefatının 15. yılında anılıyor.
Hayatı boyunca ülkesindeki Müslümaların hakları için mücadele eden Aliya, 8 Ağustos 1925'te Bosna Hersek'in kuzeyindeki Bosanski Samac şehrinde dünyaya geldi. Mustafa ve Hiba çiftinin beş çocuğundan biri olan Aliya, henüz 3 yaşındayken ailesiyle Saraybosna'ya taşındı ve eğitimine burada başladı.
İkinci Dünya Savaşı devam ederken, Hırvatistan'daki faşist Ustaşa rejimi, Bosna Hersek'i ilhak edip Bağımsız Hırvatistan Devleti'ni (NDH) kurdu. Ülkedeki Müslümanlar, resmen Hırvat kabul edildi. Yahudi, Sırp ve Romanlar büyük bir zulme maruz kalırken, Müslüman Boşnaklar ve rejimle aynı fikirde olmayan Hırvatlar da bundan kurtulamadı.
Öte yandan, milliyetçi Sırpların oluşturduğu Çetnik hareketinin etkin olduğu bölgelerde de yine Müslüman Boşnaklar üzerinde katliamlar yapılıyordu. Çetniklerin birincil hedefi, Sırp olmayan tüm unsurları bu bölgeden tamamen temizlemekti.
"Onun gibisi yüz yılda bir gelir"
Emekli Boşnak general İsmet Hadzic, bağımsız Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı olan merhum Aliya İzetbegoviç'in ülkesini ve içinde yaşayan halkları anlayan bir lider olduğunu belirterek, "O, Bosna Savaşı'nın mucizesiydi." dedi.
Hadzic, Aliya İzetbegoviç gibi insanların dünyaya 100 yılda bir geldiğini ifade ederek, "Onun gibi bir Boşnak'ın dünyaya gelmesi için daha çok bekleyeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Genç Müslümanlar" kuruluyor
Aliya İzetbegoviç, eski Yugoslavya Krallığı döneminde, ana hedefi ülkedeki Müslüman Boşnakları dini ve milli konularda bilinçlendirmek olan "Genç Müslümanlar" teşkilatının kurucuları arasında yer aldı. 1939'da kurulan teşkilatın hedeflerinden biri ülkedeki Müslümanların eşit haklar elde etmesiydi. Teşkilat ayrıca, Müslümanların Çetnik ve Ustaşa zulmünden korunması, yıkılan ev ve camilerin yeniden inşası için çalışmalar yapıyordu.
İkinci Dünya Savaşı'nın akabinde kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti, faşizme galip gelse de dini ve milli konularda Boşnakların sorunlar yaşamaya devam etmesine engel olmadı. Aliya'nın da aralarında bulunduğu "Genç Müslümanlar" teşkilatının bazı üyeleri, din bilincinin uyandırılması yönünde faaliyetlerinde bulundukları gerekçesiyle 1946'da tutuklandı. Aliya, 3 yıl hapse mahkum edildi.
Hapisten çıktıktan sonra ziraat fakültesine kaydolan Aliya, 2 yıl sonra hukuk fakültesini geçti ve buradan mezun oldu.
Halida ile 1949'da evlenen Aliya'nın Leyla, Sabina ve Bakir adlarında üç çocuğu oldu.
Müslüman hakları için mücadeleye devam etti
Marksist-Leninist görüşlere sahip Josip Broz Tito liderliğindeki Yugoslavya'da da Müslümanların hakları için mücadele eden Aliya, "Preporod", "Takvim" ve "Glasnik" gibi gazete ve mecmualarda yazılar yazdı. Kimliğini ifşa etmek istemeyen Aliya yazılarını, çocuklarının baş harflerinden oluşan "LSB" mahlası ile yayınlıyordu.
İslam dünyasının içinde bulunduğu durumla yakından ilgilenen Aliya İzetbegoviç, 1960'lı yıllarda yazmaya başladığı "İslam Deklarasyonu" isimli kitabını 1970'te yayınlandı.
Yeniden hapis hayatı
Tito'nun 1980'de ölmesiyle Yugoslavya'da milliyetçilik yeniden sahneye çıktı. Tam da o yıllarda ceza kanununa "ifade suçu" eklenmişti. Aliya, kaleme aldığı "Doğu ve Batı Arasında İslam" isimli kitabı yayınlanmadan hemen önce, 1983'te beraberindeki 12 Müslüman aydınla tutuklandı. "Saraybosna Süreci" olarak adlandırılan dava başladı.
Aliya ve diğer aydınlar, ifade suçundan ve organize örgüt kurarak düşmanca faaliyette bulunmaktan suçlu bulundu. Aliya'nın mahkumiyet kararı, "İslam Deklarasyonu" kitabındaki ifadelerine dayandırıldı ve 14 yıl hapse mahkum edildi.
Hapiste geçirdiği dönemde Aliya, daha sonra yayınlanacak olan "Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar:1983-1988" isimli eserini kaleme aldı.
1988'de afla serbest kalan Aliya, 1990'da bugün de ülkedeki Boşnakların en büyük partisi konumundaki Demokratik Eylem Partisinin (SDA) kuruluş oturumunda genel başkanlığa seçildi. SDA, ilk çok partili seçimde Bosna Hersek'te en çok oyu aldı. Aliya, eski Yugoslavya'daki Bosna Hersek Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkanı oldu.
Yugoslavya'nın dağılması ve Bosna Savaşı
Yugoslavya, 1990'ların başında dağılma sürecine girdi. Yugoslav Halk Ordusu (JNA) 1991'de Slovenya'da çatışmaları provoke ederken, kısa bir süre sonra Hırvatistan'da da çatışmalar başladı. Çatışmalar, 1991 yılının ekim ayında Bosna Hersek'in Ravno ve Popovo köylerine de sıçradı.
Aynı tarihlerde Bosna Hersek'te de bağımsızlık meselesi gündeme geldi. Meclisteki tartışmalarda milliyetçi Sırp politikacı Radovan Karadzic, savaş olması durumunda Müslümanların yok olacağını savundu. Aliya ise Karadadzic'e verdiği cevapta, Müslümanların yok olmayacağını vurguladı.
Bosna Hersek'te 29 Şubat-1 Mart 1992'de bağımsızlık referandumu yapıldı. Sırpların boykot ettiği referanduma katılanların yüzde 99'undan fazlası "bağımsız" Bosna Hersek'in için "evet" dedi. Referandumun ardından JNA ve Sırp paramiliter grupların farklı şehirlerde saldırıları başladı.
Boşnak lider Aliya, tüm Bosna Hersek vatandaşlarını ülkeye karşı yapılan saldırılara karşı koymaya davet ediyor, Boşnaklar Aliya'nın liderliğinde çetin bir mücadele veriyordu.
Sırp güçler, sivillere karşı büyük katliamlar gerçekleştirdi. İnsanlar evlerinden sürüldü, kadınlara tecavüz edildi, tarihi miras yok edildi, ülke genelinde kurulan toplama kamplarında sivillere türlü işkenceler yapıldı.
Bosna Hersek'in bağımsızlığını ve bütünlüğünü savunanlar, kuzeyde ve doğuda Sırplara karşı savaşırken, güneyde ve batıda ise Hırvatlarla çetin bir mücadele veriyordu.
3,5 yıl boyunca Sırp güçleri tarafından kuşatma altında tutulan başkent Saraybosna'nın yanı sıra Prijedor, Bijelina, Zvornik, Visegrad, Srebrenitsa, Foça gibi birçok şehirde büyük katliamlar yaşandı.
Aliya, yaşanan tüm zulme rağmen hiçbir zaman içinde kin ve intikam barındırmayan politikasından ödün vermedi. "Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır." sözü, Boşnak liderin bu politikasını gösteren en önemli ifadelerinden biri olarak bugün de hatırlanıyor.
Dayton Barış Anlaşması
200 bine yakın insanın öldüğü, 1 milyondan fazla insanın evini terk etmek zorunda kaldığı savaş, 1995'de imzalanan Dayton Barış Anlaşması ile sona erdi.
Aliya, silahları sustursa da ülkeye karmaşık bir siyasi yapı getiren bu anlaşmaya ilişkin, "Bu adil bir barış değil, ancak savaşın sürmesinden daha iyidir." ifadelerini kullanmıştı.
Anlaşma ile Bosna Hersek iki entite (Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti) ile Brçko Özerk Bölgesi'ne ayrıldı. Bosna Hersek Federasyonu da 10 kantondan oluşacaktı.
Savaşın ardından yapılan ilk seçimde, Aliya "bağımsız" Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı ve daha sonra da Devlet Başkanlığı Konseyinin ilk başkanı oldu.
Aliya, 2000'de sağlık sorunları nedeniyle Devlet Başkanlığı Konseyindeki görevinden istifa ederken, partisinin 2001'deki kongresinde de genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı.
Bosna Hersek halkına uluslararası arenada tanınan, bağımsız ve egemen bir devlet bırakan Aliya, 19 Ekim 2003'te Saraybosna'da vefat etti. Aliya'nın ölmeden önce son görüştüğü devlet adamı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Cenazesine farklı ülkelerden 150 binden fazla insanın katıldığı Aliya, vefatından önce "şehitlerin arasında mütevazi bir mezara defnedilmek istediğini" vasiyet etmesi üzerine Saraybosna'daki Kovaçi Şehitliği'ne defnedildi.
Türkiye'de "Aliya"
Aliya İzetbegoviç, Türk halkının gönlünde her zaman ayrı bir yere sahip oldu.
Gerek liderlik vasıfları gerekse felsefi kişiliği nedeniyle Türkiye'de "Bilge Kral" olarak da adlandırılan Aliya hakkında belgeseller ve televizyon dizisi çekildi, birçok konferans, sempozyum ve panel düzenlendi.
Boşnak liderin kaleme aldığı "Doğu ve Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu", "Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar:1983-1988", "Tarihe Tanıklığım" ve "Köle Olmayacağız" gibi eserleri Türkçeye de tercüme edildi ve her dönem okurun ilgisini çekti.
Son olarak TRT, Aliya'nın hayatını anlatan bir mini diziyi izleyicisiyle paylaşmıştı. Senaryosunu Ahmet Tezcan'ın yazdığı, yapımcılığını Muhammed Hakan Sancaktutan'ın üstlendiği dizide Aliya karakterini ise oyuncu Yurdaer Okur canlandırmıştı.