|
İtiraf sırası Aslı Aydıntaşbaş’ta
Terör örgütü PKK’nın Kandil’deki elebaşlarından Duran Kalkan’dan önemli bir itiraf geldi. Kalkan’ın
“Ateşkes ilan etmeyecek, savaşı sürdüreceksiniz diye bize defalarca dayatmalarda bulunuldu. Bu dayatma açık oldu-gizli oldu, sözle oldu-fiiliyatla oldu ama bize dayatılan çatışmaydı, çözümsüzlüktü”
ifadeleri itirafın ötesinde anlamlar taşımaktadır.

Terör örgütü PKK’nın kimler tarafından yönetildiğini ve kimler için savaştırıldığını gözler önüne seren bu itirafların zamanlaması da manidar. Türkiye kısa süre önce büyük siyasi riskler alarak, terör örgütü PKK’nın silah bırakması için bir yol haritası ortaya koydu.

Duran Kalkan’ın itirafları, adına Çözüm Süreci denilen ve 2015 yılında PKK’nın yeniden şiddet olaylarına sarılmasıyla neticelenen sürecin nasıl bitirildiğinin de itirafıdır aslında.

Türkiye’de terörün son bulması, silahların susması ve geçmişte Kürt halkına karşı uygulanan yanlış politikaların düzeltilmesi için başlayan Çözüm Süreci’nde ilk zamanlar ciddi mesafeler alındı.

Yapılması gereken yasal düzenlemeler, atılması gereken atımlar tek tek atıldı. Tek parti zihniyeti dönemlerinden kalan anlamsız yasaklar, vesayetçi anlayışlar nedeniyle ortaya çıkan anlamsız dayatmalara son verilmesi için gerekli düzenlemeler yerine getirildi.

Terör örgütü tarafından istismar edilen birçok eksikliğin ve yanlışın düzeltilmesi çalışmaları devam ederken, PKK’dan da şiddete son verilmesi isteniyordu. Ne yazık ki PKK kendisinden beklenilene hiçbir zaman yanaşmadı. Ve şiddete son vermek bir yana şiddeti arttırdı.

Duran Kalkan’ın itirafından anlıyoruz ki PKK’nın şiddete yeniden başvurmasının arkasında bazı Avrupa devletleri varmış. Çözüm Süreci bitirilmeden önce aslında bunun ön sinyalleri geliyordu.

PKK’nın Avrupa’daki bazı önde gelenleri, Türk yetkililere “Bize devlet vadediliyor” demişlerdi. Yani Avrupalılar PKK elebaşlarına, “Savaşmaya devam edin, size devlet kurduracağız” demişler.

Suriye’de terör koridoru kurabileceklerine o kadar inanmış ki Batılılar, PKK’nın Türkiye’ye karşı savaşı sürdürmesi için her türlü dayatmada bulunmuş. Peki, Duran Kalkan şimdi niye bunu itiraf ediyor, çünkü PKK şu an zorda ve Avrupa’dan gerekli destek gelmiyor.

Duran Kalkan’ın itirafını görünce aklıma hemen Aslı Aydıntaşbaş’ın 1 Mart 2015’teki yazısı geldi. O zamanlar Milliyet Gazetesi’nde yazan Aydıntaşbaş, PKK’nın silah bırakma ihtimalini içeren Dolmabahçe Mutabakatı’ndan telâşlananların duygularını kaleme almış.

“Kürtler bizi sattı mı” başlıklı bir yazı kaleme alan Aslı Aydıntaşbaş, devamında şu ifadelere yer vermişti: “Dün, HDP ve hükümet arasındaki ortak açıklamadan sonra telefonlarım susmadı. Eş dost, benim HDP’yi yakından izlediğimi bilen tanıdıklar, hep aynı kaygıya kapılmıştı: HDP, Çözüm Sürecinin yüzü suyu hürmetine AK Parti’yle anlaştı mı?”

Evet, Aslı Hanım! PKK’yı Avrupa’nın savaştırdığını Duran Kalkan’dan öğrendik, Kürt çocuklarını kendi kirli çıkarlarına kurban etmek isteyenleri de sizden öğrenebilir miyiz?

Anıtkabir’de Kur’ân okumanın vakti gelmedi mi?

  • Son yıllarda her milli gün ve bayramlarda yeni bir tartışma konumuz oluştu. Milli gün ve bayramların denk geldiği haftada Cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün adı anılmadı tartışması. Birkaç yıldır devam eden tartışma bu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda çok daha hararetli oldu.
  • 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı bu yıl tam Cuma gününe denk geldi, Meclis’te HDP’nin isteğine boyun eğerek tezkereye ‘Hayır’ oyu veren CHP, ulusalcılar nezdinde bayağı zorda kaldı. CHP, bu ezikliği üzerinden atmak için geçtiğimiz yıllara oranla daha fazla abandı “Hutbede Atatürk’ün ismi anılmadı” konusuna.
  • CHP’li yetkililer birbiri ardına açıklama yaptı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkanı’nı hedef aldı. Diyanet’in Atatürk tarafından kurulduğu vurgulandı, hâsılı kıyamet koparıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün camilerde devlet yetkililerinin isimlerinin anılmaması hususundaki genelgesini hatırlattı, Başkan Ali Erbaş’ın çeşitli törenlerde Atatürk’ün ismini anarak yaptığı duaları hatırlattı, videolarını paylaştı. Bunların hiçbiri CHP’lileri kesmedi.
  • Bu tartışmaları bitirecek tek bir hamle var: Evet, Atatürk’ün camilerde devlet yetkililerinin isimlerinin anılmamasına ilişkin bir genelgesi var, doğru. Ama Anıtkabir’de Kur’ân-ı Kerim okunmayacağına ilişkin bir genelge var mı? Hayır yok.
  • Atatürk’ün isminin camilerdeki hutbelerde, dualarda, vaizlerde anılması isteniyor mu, isteniyor, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dualarla yâd edilmesi gerekiyor mu, gerekiyor. O halde yapılacak en güzel şey, bugün 8 Kasım, çarşamba günü 10 Kasım. Bu yıl Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 83’üncü yıl dönümü.
  • Sizce de Anıtkabir’de Kur’ân okumanın vakti gelmedi mi?
#PKK
#Duran Kalkan
#Aslı Aydıntaşbaş
2 yıl önce
İtiraf sırası Aslı Aydıntaşbaş’ta
Maşaları tutan el
İki zafer iki hapishane
Kara dinlilerle milletin savaşı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?