1709 yılında
beraberindeki yaklaşık 2 bin kişilik grupla birlikte Osmanlı İmparatorluğu'na sığındı.
Macar Özgürlük Savaşı'nı kaybeden Prens LajosKossuth ve beraberindeki 3 bin Macar 1849'da Osmanlı İmparatorluğu'nda yer buldu.
1917
ardından Vrangel yaklaşık 135 bin kişiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu'ndan koruma talep etti.
Cumhuriyet döneminde 1922-1945 yılları arasında
'dan yaklaşık 1 milyon 185 bin kişi Türkiye'ye geldi.
1988-2000 yılları arasında
yaklaşık 900 bin kişi geldi.
Son üç yılda Suriye ve Irak'ta gelenlerin sayısı da 3 milyona yaklaştı.
*
Biz
demeyen bir milletiz. Bu topraklar yüzlerce yıl milyonlarca muhtaç insana ev sahipliği yaptı.
Türkiye, bulunduğu coğrafyası itibariyle göçmenlere kapılarını açan, ihtiyaç duyanları koruma altına alan ve dünya kamuoyu tarafından da saygı duyulan bin yıllık köklü bir göç geleneğine sahip.
20'nci yüzyılın ikinci yarısı toplu nüfus hareketlerine şahit oldu. Göçmen nüfusu son yarım yüzyılda hızlı bir artış gösterdi.
verilerine göre göç son 20 yıldaki hızıyla artmaya devam ederse, dünyadaki uluslararası göçmenlerin sayısı 2050'de 405 milyona ulaşacak.
*
Üsküdar Üniversitesi, Hacı Habibullah Geredevi Vakfı ve CEIPES(İtalya)'in ortaklığıyla yürütülen
adlı proje kapsamında düzenlenen sempozyumda iki gün boyunca yerli ve yabancı çok sayıda bilim insanı göçün çocuklar üzerindeki etkilerini masaya yatırdı
Psikiyatriyle ilgili acil birimlerde afet ikiye ayrılır. Biri doğal afetler, diğeri insan eliyle oluşturulan afetler.
Suriye insan eliyle oluşturulan bir afet.
Son rakamlara göre 600 bin kişinin öldüğü söyleniyor.
Bu sayıdan daha fazla da mülteci var.
Büyük çoğunluğu Türkiye'de olmak üzere savrulmuş bir toplum,
.
Kurbanları ise en zayıflar çocukları, hastalar ve yaşlılar.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan'a göre yaşanan büyük bir
Toplumda başta gençler olmak üzere bir kesim sığınmacılara “Ekmeğimizi bu insanlarla niye paylaşalım? Bu insanlara bakmak zorunda mıyız? Bu bize ne getirecek?” gibi kapitalist kafasıyla bakıyorlar.
*
“İnsan zaman zaman sınavdan geçer. Bu da bir insanlık sınavıdır. Bu sınavda insanlar ikiye ayrılır,
şeklinde.
Dezavantajlılar yaşanan krizde dezavantajı fırsata çevirmeye çalışır, tahammül eder, sabreder, o krizden kazanımla çıkmaya çalışır.
Dezavantajlı kimseler kendini güvende hissederlerse avantajlı kesimin geleceği güvende olur.
Bir toplumda
diye düşünüyorsa o toplumda huzur olmaz, o toplum dağılır.
Batı dünyası, bu sınavı ciddi şekilde kaybetti.
İnsanlığı yok sayan bir durum, hiçbir sosyal dinamik bu durumu tolore edemez.
*
Ne demiş şair;
Sular yükselince, balıklar karıncaları yer.
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer.
Çünkü kimin kimi yiyeceğine.
Gidene kal demeyeceksin.
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
*
Balkanlardan İstanbul'a
İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un hayal ettiği Asım'ın nesli isek ülkesini kaybetmiş bu insanlara el uzatacağız, en azından hor görmeyeceğiz.
Sadece
dizisini izleyerek Asım'ın nesli olunmaz.