Yol çeşitlemesi

04:0015/12/2025, Pazartesi
G: 15/12/2025, Pazartesi
Gökhan Özcan

Bizden öncekiler, hayatı öğreten bir şey olarak bakardı yollara. Yol boyu yaşanan tecrübeler paha biçilemez hayat dersleriydi. Yollar ve yol tecrübeleri üzerine sadece seyahatnameler yazılmadı; nice şiirler, hikayeler, romanlar yazıldı. Çünkü yola çıkanlar, kendi dar gerçekliğinden geniş alanlara çıkar, başka gerçeklikleri tecrübe ederek görüşlerini hem geliştirir hem zenginleştirirdi. Her insanda, her mekânda, her uğrakta, her menzilde tecrübe edilmemiş hayat parçaları, duyulmamış hikayeler vardı.

Bizden öncekiler, hayatı öğreten bir şey olarak bakardı yollara. Yol boyu yaşanan tecrübeler paha biçilemez hayat dersleriydi. Yollar ve yol tecrübeleri üzerine sadece seyahatnameler yazılmadı; nice şiirler, hikayeler, romanlar yazıldı. Çünkü yola çıkanlar, kendi dar gerçekliğinden geniş alanlara çıkar, başka gerçeklikleri tecrübe ederek görüşlerini hem geliştirir hem zenginleştirirdi. Her insanda, her mekânda, her uğrakta, her menzilde tecrübe edilmemiş hayat parçaları, duyulmamış hikayeler vardı. İnsan sadece fizik varlığıyla yol almakla kalmaz, iç alemiyle de mesafeler katederdi.

İnsanları hakikate ulaştırması umulan da yine yollardı. Her insandan hakikatin merkezine uzanan bir yol vardı ve o yol adımlanarak kemale doğru gidilirdi. Tarikat da yollar demekti zaten. Yol hayat demekti, yol almak yaşamak demekti, yolun götürdüğü yer de vuslatın yaşandığı yer demekti.

Yolları kısaltmak, yolculukları daha da hızlandırmak için araçlar icat ettik; jet uçaklar, hızlı trenler, rüzgar gibi giden otomobiller… Bu adımlar, aslında yolda olmanın niteliğini tamamen değiştiren radikal bir dönüşümün adımlarıydı. Hız arttırmak için geliştirilen teknolojiler, insanları çıkış ve varış noktaları arasında kısa ama içeriksiz bir yolculuğa ikna etti. Bir yerden çok da yakın olmayan başka bir yere elimizdeki kitaptan üç beş sayfa okuyabilecek ya da kulaklığımızdaki birkaç şarkıyı dinleyebilecek kadar bir sürede ulaşmak hoşumuza gitti. Yolun bir meşakkati kalmadı diye düşündük çoğumuz. Doğru, yolculuklar kolaylaşmış, çok daha kolay göze alınabilir hale gelmişti. Peki ama sadece meşakkatten mi ibaretti yolculuklar? Ya yolda olmanın evvelki insanlara seyahatnameler, şiirler, hikayeler, romanlar yazdıran zenginlikleri? Yolda olmakla öğrendiğimiz paha biçilmez hayat dersleri, insanlık tecrübeleri? Yeni yüksek hızlı yolculukların bizden aldığı hayat görgüsünü, insanlık tecrübelerini, bizi çoğaltan, büyüten, zenginleştiren bütün o tanıklık ve farkındalıkları gözden çıkartırken ne kadar eksik kalacağımızı hiç düşündük mü? Hızın bize kazandırdığı vakti çarçur ederek tüketmenin ya da boşa harcamanın onlarca yolunu buluyoruz. Ya yolculuklardan koparıp aldığımız hayat tecrübelerini edinip kendimize katabileceğimiz bir hal çaresi biliyor muyuz?

Artık yola çıktığımız yer ve vardığımız yer var; arası narkoz almış bir hastanın belleği gibi bomboş! Yeni tip hızlı yolculuklar kısa ama çok daha uzun metrajlı, çok daha dolu, anlatacak çok daha fazla şeyi olan hayat tecrübelerini alıyor elimizden!

Michael Ende, meşhur kitabı ‘Momo’da yol alabiliyor olmanın aslında mesafelerden bağımsız düşünülebileceğine işaret ediyor: “Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor. O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor…. İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı, her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır”

Bir de şunu düşünün; yanı başından hızlı tren geçen bir kaplumbağa ne hisseder?

“Adım atmaya gönlü olmayana” dedi beyaz saçlı adam, “her yer zaten çok uzak!”


#insan
#hayat
#yol